DÜNYAYA YENİDEN GELSEM, YİNE ÖĞRETMEN OLURUM

Çocukluğumda idealimde olan bir meslekti. Oyunlarımda her zaman "öğretmencilik” oynamak hoşuma gider, bundan mutluluk duyardım. Bir an evvel okuyup bu mesleği kazanmak için çaba sarf etmeyi kendime prensip edindim, hamdolsun rabbim arzumu yerine getirdi. Ne kadar şükretsem, ne kadar hamt etsem azdır.

Gerçekten; öğretmek, insanlara bilgi sunmak, cehaletten… arındırmak kadar insana haz veren bir şey olamaz. Elbette her meslek kutsal, her meslek insana hizmet için. Hiç birisini diğerinden ayırmanın imkânı yok. Ancak bu mesleklere yönelten, bu mesleklere çocukları ve gençleri motive eden, ahlak, maneviyat, edep, erkân öğreten bir meslek var ki adına; "MUALLİMLİK veya ÖĞRETMENLİK” diyoruz. Hiçbir meslek erbabı yoktur ki öğretmen önünde diz çökmemiş, bir öğretmenden öğüt, nasihat, tavsiye, uzmanlık öğrenmemiş olsun.

Tasavvufta bir ilke var; "şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” denir. Denir de bu söz, çoğumuz tarafından yanlış anlaşılır. Buradaki şeyh; öğretici, usta, eğitmen ve yön veren, nasihatte bulunan, vaiz…demek. Eğer bir ustanın önünde diz çökmemişsek, bir eğitimcinin tedris halkasında bulunmamışsak, bir bilene sormamışsak o zaman bize şeytan yön verir. O zaman yolumuzu şaşırır ve yanlış yolları benimseriz. "ben bu mesleği kendi kendime öğrendim, kimsenin ustalığını görmedim…” diyen insan yoktur.

Bunu biraz daha açarsak şöyle bir durum çıkar karşımıza; sanayide bir motor üretmek veya tamir etmek için mutlaka ustaya gitmemiz, onun yaptıklarını örnek alıp o mesleği hatasız, kusursuz yerine getirmek zorundayız. Şayet ustalardan (Şeyhlerden), el almazsak, onların tavsiyelerine kulak vermezsek ne o mesleği yapabiliriz ne de toplumda bir yere sahip olabiliriz.

Durum böyle olunca; okumanın, öğrenmenin ve öğretmenin zarureti ortaya çıkmaktadır ki, sevgili peygamberimize ilk vahiy; "oku” emriyle gelmişti. Her şeyden önce ilk vahyin oku olarak gelmesinin büyük anlamı vardır. Dünyayı düzene sokmak, cehaleti gidermek, barışı, kardeşliği, huzuru, sevgiyi, saygıyı, hukuku temin etmek…okumakla mümkündür. Okuyan insanlardan zarar gelmez, okuyan insanların elinden çıkan icatlar dünyaya hizmet eder. Okuyan insan, topluma hizmeti ibadet bilir.

Bu yüzden; "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”, "Bir bilene sorun”, "Allah'tan ancak âlimler (Bilenler) korkar” denmiştir. Okuyan insan nefsini bilir, nefsini bilen de Rabbini bilir. Toplumun değer verdiği, saygı duyduğu, itibar ettiği insanlara baktığımız zaman; ilim erbabı olduğunu görürüz. İlim erbabı içine; Tasavvuf erleri, kanaat önderleri, İslam'ın temsilcileri, gönül fatihleri…girer. Hepsi öğretmendir, hepsi bilgisinin zekatını veren muallimdir.

Oku Emriyle

Kitapla biter, yobaz fikirler,

Batıl yok olur, oku emriyle,

Ayyuka çıkar, tüm tefekkürler,

Tagut çakılır, oku emriyle!

 

Rahmana çıkar, ihsani yollar,

Putları yıkar, İbrahim kullar,

"Hu”larla akar, irfani seller,

Nemrut yıkılır, oku emriyle!

 

Cehalet biter, hakkın sözüyle,

Gönle girilir, kulluk gözüyle,

Rabbe erilir akça özüyle,

Cana bakılır, oku emriyle!

 

Hakikat gelir, okunarak hep,

Tüm kitaplara, dokunarak hep,

Fikirsizlikten sakınarak hep,

Ödül takılır, oku emriyle!

 

Kitapsızlığa, kitaplar perde

Okuyup anla, perdeyi ger de

Aydınlık olsun, ufuk her yerde

İhsan dökülür, oku emriyle!

 

 

Öğretmen!

 

"Oku” emrini ışık eylerler,

Yakar melali can öğretmenler,

Her an doğruyu hakkı söylerler,

Aşkın timsali can öğretmenler!

 

Manevi hızla canlar eğitir,

Dünyaya edep ahlak öğretir,

Sevenlerini aşka bağlatır,

Kur'an'ca hali can öğretmenler!

 

Renk ve cinsine bakmazlar asla,

Gençleri narda yakmazlar asla,

Zehirli fikir sokmazlar asla,

Yunus misali can öğretmenler!

 

 

Âdem eğiten bak eğitmendir,

Hicret eyleten Hak eğitmendir,

Dosta yönelten ak eğitmendir…

Rabbin cemali can öğretmenler!


Yazarın Diğer Yazıları