TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE KONYA KİTABI
SÖMÜRÜ
Psikolojik Manipülasyon Nedir?
SEN YOLA ÇIK YOL SANA GÖRÜNÜR-2
Milletimiz adil ve güçlü devleti sever II
KUL HAKKI
IRAK ZİYARETİ NASIL OKUNMALIDIR
Şiir
OSMANLININ ARAPÇAYA İLGİSİ
Gerçekten ‘fahiş fiyat’ var mı?
Özeleştiri mi/Savunma mı?
NEDEN KAYBEDİYORUZ?
İSLAM DÜNYASI NEDEN DÜZELMEZ VE NASIL DÜZELİR? -2-
Yaz lastiği zamanı geldi
ÇANAKKALE GEÇİLDİ Mİ?
RAMAZAN AYINDA SAĞLIKLI BESLENME
Doğduğumuz andan itibaren ölüme adayız. Ana rahminden dünyaya gelen her canlının, nefes aldıkça ölüme biraz daha yaklaştığı, yaklaşacağı bir gerçektir. Şöyle desek daha doğru olur; her doğan, borçludur. Kimse; "kardeşim, benim kimseye borcum falan yok, kimseden ne para aldım, ne mal. Kimseyle de alışverişe girmedim. Öyleyse sırtımda yük yok…” deme lüksü yok.
Hepimiz borçluyuz Yaratanımıza karşı. Ne borcu mu; aldığımız ve verdiğimiz nefeslerin borcu. Dünyadaki güzellikleri görmemizin borcu. Güzellikleri şakıyan bülbülleri duymamızın borcu. Dostlara rahatça, sıkıntısızca, problemsiz bir şekilde gidebilmemizin borcu. Envai çeşit yiyecekleri yiyebilmemizin, lezzetine varabilmemizin borcu. Bütün olaylara, nimetlere kavuşabilmek, hareketlerimizi kontrol eden beynimizin, aklımızın çalışmasının borcu…
Allah dese ki; "Ey canlar, ey kullarım! Doğduğunuz andan itibaren aldığınız nefesin ücretini ödeyin” hangi birimizin gücü yeter? Veya; "Ey insanlar! Isındığınız, aydınlandığınız, enerjisinden yararlandığınız güneşin parasını verin” demiş olsa kim hakkından gelebilir? Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Halbuki yaratanımız, bütün nimetlerini bize peşinen veriyor. Hem de çok çok, sayısızca! Nefese para almıyor, güneş enerjisinden ücret istemiyor. Kalbimiz; "ben artık yoruldum, çalışmayacağım, istifa ediyorum”, midemiz; "benden bu kadar, ya parasını verirsiniz, ya da görevimi yapmıyorum, boykot ediyorum…” demiyor.
Pekiyi bu güzellikler karşısında ne yapmalıyız? Nasıl bir tutum içinde olmalıyız? Bu sorunun cevabı kendimizde, içimizde, ruhumuzda, gönlümüzde.
Ölüme Hazır mısın?
Gidiyorlar birer birer sevdiklerim,
Aynı sırada oturduğum, bildiklerim.
Selam verip aldığım, tüm gördüklerim…
Ölüm hepimize gelecek bir gün.
Birlikte ders çalışıp, yemek yediğim
Okul havasını teneffüs ettiğim,
Yokluklar içinde tahsile gittiğim…
Ölüm bizlere de gelecek bir gün.
Ağladığımda ağlayan ve de gülen,
İnsanlara hizmeti ibadet bilen,
Gözü bozulan, sağlığından olan…
Ölüm herkese gelecek bir gün.
Garantimiz var mı söyle, hiç burada?
Bakalım şimdi kimler vardır sırada?
İyi yaşayanlar, sevinir orada,
Ölümü de öldüreceğiz bir gün.
Saniye, belki salise geçmeyecek,
Bir sevdiğimiz daha toprağa girecek,
Toprak ona belki Cennet olacak,
Adam gibi adam olursak bir gün.
Dün güldüğümüz, merhaba ettiğimiz,
O dipdiri elimizle tuttuğumuz,
Sevinerek yanlarına gittiğimiz,
Dostlarımız da ölecekler bir gün.
Ne eller var şimdi ve ne de kitaplar,
Hayal oluyor, o bitmeyen hitaplar.
Çalışmalar, terlemeler ve bîtaplar,
Sona erecek, sıfırlanacak bir gün.
Garanti diye bakma hiç, bu dünyaya
Sarılma; faniye, batıla, hülyaya,
Uyanık ol, kendin kaptırma rüyaya,
Rüyadan uyanacaksın mutlak bir gün.
Her doğan ölüyor ve ölecek bir gün,
Dünyalıklar dünyada kalacak bir gün,
Herkes taş musallada olacak bir gün,
Dünyada ektiğini bulacak bir gün.
Ölüm güzel olur mu bu halimizle,
İnsanları acıtan şu dilimizle,
Hakk'a kafa tutan pürmelalimizle,
Nasıl varırız Hakka bu ahvalimizle?
NEDEN KAYBEDİYORUZ?
TEMİZ TOPLUM, İNSANCA YAŞAMAKLA MÜMKÜN
SÜNNETULLAH’TAN BİR GÖRÜNTÜ; BAHAR
ACI HAYATLAR
YARIN BAYRAM!
DÜNYANIN EN KISA VE HÜZÜNLÜ CUMA HUTBESİ
RAMAZAN İKLİMİ BİR ÖMRE BEDEL
KONYA’MIZIN KÜLTÜR ELÇİSİ
EMİR OLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL
KUR’AN’LA TEFEKKÜR EDEN ZARAR ETMEZ