KURBAN MI ETTİK? KURBAN MI OLDUK MU?

Rabbime hamdolsun, bir bayramı daha geride bıraktık. Aslında "bayram” da demeyecektim ama hiç olmazsa elimizde bir bu kelime kaldı, hiç olmazsa söylemle, yazıyla da olsa adını unutmayalım diyerek söyledim. Zira kurbanlarımız kurban olmuyor. Kurbanı kurban mevkiinden uzaklaştırdık.

Kurban alım yerlerini seyrettim de içim dışıma çıktı. Kurbanlık hayvana eziyet edilmez, şiar budur ama adamlar, ayaklarına ip doluyor, boynuzundan tutup kafasını kırarcasına çevirmeye çalışıyor. Hayvan da bu acıyla o zalim, insafsız adamı aldığı gibi atıyor. Ama yine de üstüne abanıp kesiyorlar. Bu hayvan kurban değil, kesimlik oluyor.

Biliyorsunuz büyükbaş hayvanlar en çok yedi kişi ortak olarak kurban edilir. Ortaklardan birisi bile "kurban niyetini bozarsa” o hayvan kurban olmaz, etlik olmuş olur. böyle bir ortaklık hikayesi anlatayım, yedi kişinin ortak olduğu birbirini bilmeyenler arasında; "sana etli kısım, bana kemik geldi” diyerek ortalığı birbirine katıyor ve üç kişinin yaralanmasına sebep oluyorlar. Şimdi siz buna kurban diyebilir misiniz? Kurban bir ibadettir. İbadette niyet şarttır. Yanlış ve bozuk niyetle yapılan ibadet olmaz. Bunun için tanıdık insanlar ortak olurlarsa her hangi bir niza ve kavga olmaz.

Bir başka önemli husus da, kurban; fakirlerin, yoksulların, evlerine et girmeyen, ete hasret olanların yararlandırılacağı bir sosyal dayanışma ibadetidir. Değilse; "kurbanı keseyim, bir yıl doyasıya, çatlayasıya et yiyelim…” değil. Zaten hali vakti yerinde olanlar eti her zaman ve zeminde buluyor. Hafta sonlarında pikniklere gidip mangal yaparak, pirzolalarla gününü gün ediyor!

Müslüman; sadece kendini düşünen, yalnızca kendi menfaati söz konusu olunca ayağa kalkan, diğer insanlarla ilgilenmeyen, "ben yiyeyim sen yeme, ben iyiyim sen fena” anlayışında olan insan değildir. Müslüman; sosyal insandır, etrafıyla ilgi kuran, başkasının derdi kendi derdi olan şerefli bir varlıktır. Zaten şerefi buradan gelir. Bu yüzden sevgili peygamberimiz; "Komşusu aç iken tok yatan, bizden değildir” derken bu hususa parmak basıyor. Müslüman bencil olamaz, vurdumduymazlık Müslümanın lügatında yoktur.

 

 

 

 

Kurban Olunca!

Ezelden ebedi çizen yolcular,

Ruh iklimlerinde gezen yolcular,

Şeytan oyununu bozan yolcular,

Hakikati görür kurban olunca!

 

Nefsini öldüren halis kul olur,

Dünyaları yakan ateş gül olur,

Hasretin gözyaşı akar göl olur,

Umuduna erer kurban olunca!

 

İbrahim'ce kalan Rabbin izinde,

Halilullah olan mana özünde,

İsmail'i bulan gerçek sözünde,

Merhametle sarar kurban olunca!

 

Hacer'ler misali coşan cananlar,

Safa'da Merve'de koşan cananlar,

Özlem vuslatını aşan cananlar,

Yavrusunu arar kurban olunca!

 

 

Ensar Olamadık!

 

Ensar muhacirle, nasıl kardeşti?

Hepsi gerçek dosttu, akrandı eşti.

Elleri değil de, ruhlar birleşti,

Biz hala bir Ensar, olamadık ki!

 

"Müslümanlar kardeş”, der Kur'an'ımız,

"En güzelini ser”, der Furkan'ımız,

"Varın yoğunu ver”, der Rahman'ımız,

Biz hala Kur'an'la, dolamadık ki!

 

Mümini döveriz, dine söveriz,

Batıla; "gel, gel” der, Hakkı kovarız,

Helale hiç bakmaz, haram geveriz,

Samimi Müslüman, kalamadık ki!

 

İnançlar kâğıtta, uygulanma yok,

Gözyaşı ağıtta, duygulanma yok,

Gerçeğe bakıp da, sorgulanma yok,

Hakikati asla, bulamadık ki!

 

Nebiyi dinledik, ashabı da hep,

Tâbi'yi dinledik, ahbabı da hep,

"Veli”yi belledik, erbabı da hep,

Hiç birisinden ders, alamadık ki!

Yazarın Diğer Yazıları