Sultanla Sultan Olmak

Sultanla sultan olabiliyor muyuz? Kır atın yanında duran, ha huyundan, ya suyundan etkilenir. Mübarek bir ay geldi geçiyor. Bu zaman dilimlerinin hakkını veriyor muyuz? Başımızı ellerimizin arasına alarak; "bu gün tuttuğum oruç, yerine vardı mı? Oruç beni tuttu mu? Bir bal küpüne düşüp de, bal olmadan çıkmak, ne kadar talihsizlik değil mi? Sultanla oturacaksın, onunla muhabbet edeceksin, sultanlaşmayacaksın!

Evet, Kur'an'ın, insanı okuması; orucun, insanı tutması; namazın, insanı kılması…ne kadar önemli bir husustur. O yüzden; "namazı ikame edin” denir de, "namazı kılın” denmez. Sevgili peygamberimiz; "nice Kur'an okuyucular vardır ki, Kur'an ona lanet eder” der.

İslam'da aklı terletmek, tefekkür çok büyük bir öneme sahiptir. Tefekkür etmeyen, düşünmeyenler; esfeli safilinde olurlar.

Yine mübarek bir ay içindeyiz! Bu ayda Kur'an hatimleri yapacağız! Kendimize çeki düzen vereceğiz! Daha önceki, hata, günah, yanlışlar, çirkinlik ve ahlaksızlık… gibi kişisel ve toplumsal olumsuzluklara girmeyeceğiz! En azından girmemek için çaba göstereceğiz! Onun için bu aya, "11 ayın sultanı” deniyor.

Oruç bize ne anlatıyor? Yapılan hatimlerden ne gibi istifade ediyoruz? Kıldığmız teravih namazları ve beş vakit namazlar bizi ne kadar kötülüklerden alıkoyuyor? Oruçla verilen; sabır, fakirleri düşünme, veren el olma, diğergam tavırlarımızı geliştirme… duyguları ne derece etkili?

Her yıl Ramazan ayı geldiğinde bu tür sözleri söylüyor ve yazıyoruz. Vaizlerimiz vaaz kürsülerinde dile getiriyor! Bakıyoruz, anlatılanlar, bir kulaktan girip diğerinden çıkıyor! Hiç mi hiç etkili olmamış ve olmuyor! Hani bir söz var, "çayca gidip, yolca gelmek” veya, "konuş konuş faydasız!” evet, böylesine bir aymazlık, böylesine bir neme lazımcılık, böylesine bir vurdumduymazlık, "ben kesemi, kasamı doldurmaya bakarım, başkası beni ilgilendirmez” hamakatı, gelen ağam giden paşam… beyinsizliği içinde yüzüyoruz!

"Sakın, Allah'la beraber başka ilahlara yalvarma!” (Şuara/213) uyarısı kime söyleniyor? Sen alınmayacaksın, ben alınmayacağım, o alınmayacak! Pekiyi Allah bunu havaya mı söylüyor? Taşa, toprağa, kayaya, oduna mı anlatmaya çalışıyor!

İbrahim'leri yetiştirmeyen toplumlar, Nemrut'ların çoğalmasına sebep olur! Diyoruz. Peygamberlerin hayat mücadelelerini okuyoruz. Çektikleri çileleri, yaptıkları reformları, tek başlarına, topluma yön vermeye çalıştıklarını, anne ve babası da olsa Allah'ı inkâr eden, tevhid'e aykırı davranışlar karşısında asla taviz vermeden, yılmadan, kimseye eyvallah etmeden, gözünü budaktan sakınmadan, ölümüne kavga ediyor ve gerekirse savaş yapıyorlar! Tek amaçları var; toplumda huzuru, barışı, kardeşliği, sevgiyi ikame etmek! Bunları bildiğimiz halde kılımız kıpırdamıyor olaylar karşısında!

 

Ne Güzel!

 

"La"lardan, "illa"ya uruç edip,

Esfelden, batıldan huruç edip,

Gayyadan, semaya buruç edip,

Aşk ateşinde yanmak ne güzel!

 

Hamlıktan çıkıp, pişmeye doğru,

Zulmü ve cehli aşmaya doğru,

Kabından dışa taşmaya doğru,

Hak kelamını almak ne güzel!

 

Dünya seninle çok hoş olacak,

İnsan, imanla hep hoş kalacak,

Dostluk, sevgiyle sefa bulacak,

Sevilen insan olmak ne güzel!

 

Her yerde, her zaman var olan O,

Her demde, yarlara yar olan O,

Her anda "illa” ya kâr olan O,

Hu deryasına dalmak ne güzel!


Yazarın Diğer Yazıları