Tahsil Arttıkça Azalan Huzur

Durkheim,

Fransa'da intihar artış sebebini incelerken,

Tahsil arttıkça intihar oranının da arttığını fark ediyor ama buna bir anlam veremiyor.

Olayı başka bir yönden araştırmaya koyuluyor ve görüyor ki,

Tahsil arttıkça dinî inançlarda azalma tespit ediyor, dinî inancın azalması da intiharı artıyor, sonucuna varıyor!

Hani din düşmanları,

”Okuyan, diploma sahibi olan, kitapla daha fazla haşır neşir olanlar dinden uzaklaşır, bu da dinin doğma olduğunu, insanı afyon gibi uyuşturduğunu dindar insanların da cahil olduğunu” öne sürerler.

Aydınlandıkça intihar edecekseniz,

İbadet yerine yoga gibi saçmalıklarla uğraşacaksanız,

İnançsız olmayı karizmatik bi'şey olarak görecekseniz buyurun görün sizi tutan mı var?

Ama unutmayın,

Hiçbir şekilde Allah'ın varlığına inanmayan kimi bilim adamları,

Kendisini gerçek anlamda bilime verip gurur denilen şeytanı alt ederse Allah'a inanmaya başlıyor.

Her zaman söylediğim gibi,

İlkokul mezunu babam ikindi ve yatsı namazının sünnetini kaçırmıyor da biz okuyan tipler bir bahane ile kılmıyorsak,

İlim öğrenenin mi yoksa samimi bir şekilde inananın mı Allah'a daha yakın olduğunu ayırt edebiliriz.

Üstüne basa basa tekrar etmekte fayda var!

Çok okuyan tipler çok bildiğini zanneden şeytanın kibriyle donatıyor benliğini!

Siyasette de öyledir bu!

Bilgi, Allah'a samimi bir şekilde inanmamıza engel oluyorsa canı cehenneme öyle bilginin…

Ki insan bilgiyi,

Kendisine çekidüzen vermek için edinir önce, sonra etrafına.

Biz önce etrafımıza çekidüzen vermek için bilgi ediniyor sonra da onun bunun yanlışlarına kafayı takıp intihara meyilli insanlar oluyoruz.

Sorgulayın, körü körüne inanmayın eyvallah da, Allah'a kafa tutmak için de okumayın!

Kendisini sorgulamayan insanın başkasını sorgulaması sizce de tuhaf değil mi?

Çok bilmişlerin bir kısmı da,

Allah niye mazlumların ölmesine izin veriyor, zalimlerden o zulmü niye almıyor? diye soruyor.

Güya okumuş ya Allah'a kafa tutuyor!

Sen o okumuş aklınla mazlumun yanında ol diyen Allah'ın dediğini yap önce sonra sorgulamaya geç.

Ben günümü gün edeyim ama Allah da mazlumun yanında yer alsın?!

Yok öyle bir dünya!

Eskiden psikologlar yoktu, her şeyi bildiğini zanneden tipler yoktu, yığınlarca kişisel gelişim kitapları yoktu ama samimi bir şekilde inanan insanlar, komşularıyla, akrabalarıyla, dostlarıyla dertleşir bunalıma girmeye fırsat bulamazlardı.

Erkekler eşlerine,

Allah'ın emaneti gözüyle bakarlar, onların tırnağını dünyaya değişmezler,

Kadınlar da kocalarına (Allah'a isyan etmeleri dışında) itaat etmenin Allah'ın emri olduğunu bilir ona göre davranırlardı!

Şimdi tahsil arttıkça bunların tam tersi olmaya başladı.

Ne kazandık?

Altımıza araba, ekonomik özgürlük, istediğimizi giyme, istediğimizi yiyip içme!

Huzur?

Huzur kitapların, diplomaların, kredi ve maaş kartlarının, lüks eşyaların arasında kayboldu!


Yazarın Diğer Yazıları