Çevrem

Bir arkadaşım trafik kazası geçirmişti. Kazanın sebebi; çoğumuzun hiç dikkat etmediği, sıradanlaştırılmış ama bedelleri ağır olan bir hareket…. Önünde seyir halinde ki araçtan atılan plastik şişe camına isabet edince dikkati dağılıp ,refüje çıkıyor ve ağaca çarpıyor. Sonuç ;kırılan birkaç kemik, korku dolu anlar, pert haline gelen bir araba… Suçlu ?Suçunun farkında bile olmayan bir çevre katili…

İnsan sadece yaşadığı, nefes aldığı dış dünyaya karşı değil; bedenine , ruhuna, kullandığı araç- gereçe ve hatta ömrüne karşı sorumludur.” Bu benim evimin önü” diyerek,çöplerini oraya dökemez, arabasında yiyip içtiğini; arabasını temiz tutma adına dışarı fırlatıp atamaz. Yolda yürürken bir başka insanın yürüdüğü hatta hayvanâtın dolaştığı yollara tüküremez.

Allah(C.c) öyle zariftir ki; "halifem "dediği insanın da

zarif olmasını ister. Birbirine karşı, kullandığı atına, arabasına ,yaşadığı beldesine, evine karşı. Hatta göremediği meleklere karşı bile sorumlu tutar. Kötü kokulu (soğan- sarımsak) türü şeyler yiyerek sürekli yanınızda olan arkadaşlarınıza eziyet etmeyin, bunları yediyseniz; insanların toplu olduğu cami, otobüs, tramvay gibi mekanlara gitmeyin diye ihtar eder.

Yazın bazı yeşil alanların yanından geçerken mangalın

serbest olduğu yerlerde bunun abartıldığını görmüşsünüzdür. Bir duman bulutunun içinde kalır, keskin kömür kokusundan nefes dahi alamazsınız. Hepimizin sevdiği piknikleri yapmayalım mı?. Elbette yapalım. Ama pikniği herkesin toplu olarak mangal yaktığı ortak bir kıyıma dönüştürmek yerine; yeşilin, doğanın tadına vardığımız yürüyüşler, geziler yaptığımız hoş sohbetlerle taçlandırdığımız daha geniş bir mekan aralığında izin verilen yerlerde ve mangalı cefâ değil sefa eyleyerek yapalım.

Çevremize duyarlı olmamız gereken hususlardan biri de ses kirliliği.” Çin işkencesi” olarak literatüre giren daimi ve rutin ses ne kadar rahatsız edici ise kuvvetli ve ani seste o kadar huzur bozucu. Arkadaşını yolda görünce şiddetle kornaya basan kişi, diğer insanların da” acaba ne oldu, bana mı çalıyor?” diye tedirgin olmasına sebep oluyor

Mahalleye giren servisler öğrencilere kornayla haber veriyor. En kötüsü;” bu araba benim, istediğim tonda müzik dinlerim” düşüncesiyle müziğin sesini açarak tüm trafiğe dinletenler.

Tüketim toplumu olmaya karşı reklamlarla, uyarıcılarla sürekli desteklenen insanlık; tüketirken aşırıya gidip, nesilleri çevreyi yok etmektedir. 1700 ‘lü yıllardan beri 110'u geçen hayvan nesli bir o kadar da böcek nesli yok

olmuştur. Çevre sadece bize ait olan değil, neslimize güzel bırakmamız gereken bir emanettir. Ama çevreye verilen zararın %50'si son 35 yılda gerçekleşmiş .Eee… hani biz gelişmiştik?.Gelişmişliğin ölçüsü sorumluluk ve zerafettir

.Benim içimi en çok acıtan tüketimlerden biri de gereksiz ışık kirliliği. Reklam panoları, alışveriş sitelerinin her duvarını, tavanını donatan letler, aydınlatmalar o kadar fazla ki; geceyle gündüz

arasındaki fark gitgide azaltıyor. Bu farkın azalması hayvanların bile doğal döngülerini etkiliyor. Son zamanlarda dünyanın tamamının ortak bir kader de içinden geçmekte olduğu COVID-19 salgını da kirliliği epeyce artırmakta. Tıbbi atıkların fazlalığı, herkesin kullandığı maske, eldiven gibi plastik ürünlerin yoğunluğu ciddi bir sonuç oluşturmakta. Hatta Whan'da salgın başladığında hastanelerden önce 46 mobil atık üretme tesisi kurulduğu duyurulmuştu.

Ülkemizin taşı, toprağı ,havası altın değerinde. Her bir yeri ayrı kıymetli .Son zamanlarda yapılan hizmetler tüm insanlık için paha biçilmez. Her ile açılan millet bahçeleri; yeşillikleriyle o şehrin akciğerleri, barajlar kuraklığın çareleri .Ama sadece devletin değil bizim de gayretli olmamız gerekir. Kullandığımız plastikleri sağa sola atmamalı, denizleri ve nehirleri bizim çöplüğümüzmüş gibi düşünmemeliyiz.

- Evimizde iş yerimizde de su, kağıt ve elektrik tüketimini bilinçli yapmalı, hayatımızı minimalize etmeye çalışmalıyız.

-Kullandıklarımızın geri dönüşümünü sağlamalı, bunu yaparken de dikkatli olmalıyız. Kırık bir cam şişeyi çöpe öylece atarsak, onu çöpe yerleştiren görevlinin elinin yaralanması uzak bir ihtimal değildir.

Açtığımız konserve kutularını yarım açarsak ve öylece çöpe atarsak hayvanların ağızlarının yaralanmasına sebep olmakta öyle …

-Hepimiz bahçeli bir evde oturamayız ama balkonlarımızı yeşillendirebilir ,hem güzelleştirip hem doğaya katkıda bulunabiliriz.

- Alışverişlerimizde gereksiz plastik poşet harcamamalı bez torbaları tercih etmeli ve onu da yıkayarak defaatle kullanmalıyız.

- Kağıt havlu çılgınlığını da biraz azaltmalı, yeterli olanı tercih etmeliyiz .Yeter ki karar verip ,gayret edip ,uygulayalım. Çünkü en iyi vaaz ,ders, hakikat dudaklarımızdan dökülen değil; yaşamımızda görülendir…

Yazarın Diğer Yazıları