İSTİYORUM

Baş döndüren bir hız çağındayız. İyiliğin de kötülüğün de yayılma hızı bazen çaresizlerimizi bazen de umudumuzu artırıyor.

Vicdanının sesini egolarının, menfaatlerinin, ya da neme lazımcılığının arkasına atıp; sesini duyamayacak hale gelenler ise ancak kameralara yakalanınca hesap verip, kendini kurtaracak bahaneler buluyor.

Arabasının arkasına bağladığı köpeği kanlar içerisinde sürünürken, yoldan geçen bir sürücünün bu olaya sessiz kalmaması ve nasıl böyle bir vicdansızlık yaptığını sorması üzerine adamın cevabı:

Ben onu çok seviyorum, o benim köpeğim, yazlığıma götürüyorum.

Kameraların önünde” isyannn” diye bağırıp, kendine binlerce takipçi bulan ama kendini bulma arayışları belliki sonuçsuz kalmış,halka örnek olması gereken bir insan;” beni sinir etti” diyerek kapı komşusu yaşlı bir adamı üstelik yanında arkadaşlarının da duyarsızca seyretmesi ile dövüyor.

Ama yok , vazgeçtim.. Ben, vicdanı körelenleri değil, merhametinin güneşiyle neredeyse tüm dünyayı ısıtanların hikayelerinden bahsetmek istiyorum. İstiyorum ki; güzellikler hızla yayılsın…

İstanbul trafiğinin en cilveli anında üstelik gökyüzünün içinde biriktirdiği tüm rahmeti yeryüzüne hediye ettiği müthiş yağmur da bütün kıyafetlerinin batması pahasına elleriyle rögarları temizleyen ve sürücüleri rahatlatan; şehrine ,insanına karşılıksız hiç tereddütsüz hizmet eden trafik polisinden bahsetmek istiyorum.

İzmir'de tekerlekli sandalyesi ile yokuştan aşağı inerken hakimiyeti kaybedip, hızla giden yaşlı adamı yola atlayıp önünü keserek sandalyesi ile birlikte kurtaran 22 yaşındaki gencin güzelliğini konuşmak istiyorum.

Allah'ın kendisine hediye ettiği ama sadece emanetçisi olduğu çocuklarına; içine düşmüş olduğu uyuşturucu, alkol bataklığı yüzünden işkenceler eden bir babadan değil, engelli olduğu halde ayakkabıcılık, maske satıcılığı yaparak kızlarını okutan; hatta tıp‘ı kazanmış kızını daha güzel imkanlar verebilmek için uğraşan babaların hikayesi dinlensin istiyorum …

Yaşadığı dünyanın güzelliklerini bakıp , hayran olarak imanını daha çok artıracağı yerde ; kişilerin hatalarını dinine aitmiş gibi gören ,dine ait her şeye düşman insanlara inat; yetiştirdiği hafızların birinci olmasıyla "bugün benim en mutlu günüm " diyen ve aynı gün denize giren o öğrencisini boğulurken görünce , yüzme bilmediği halde üzerindeki kıyafetleri ile hiç tereddütsüz denize atlayıp ; oniki yaşındaki öğrencisini suyun üstünde tutma pahasına kendi boğulan ; hafız, iki çocuk babası , on beş yıllık imam Mehmet Çıtak' ı konuşmak istiyorum…

Ormanları yanmış görünce” ne yapabilirim” kaygısına düşüp; yerel bir firma ile anlaşarak tonlarca portakal kabuğunu ormana döktüren ve yıllar sonra tamamen tahrip edilen bu bölgenin tam bir yeşil ve kuş cenneti haline geldiğini gören güzel insanları alkışlamak istiyorum…

Kim bir çiçeğe su verdi ise, kim bir hayvanın ıslanmaması için şemsiyesini açtıysa, kim bu hayata özünden bir güzellik kattıysa, kim insan için emek verdiyse onları alkışlamak istiyorum…

Yüzümüzü güldürdünüz, içimizi ısıttığınız, hayatın anlamının altını çizdiğiniz için binlerce alkış…


Yazarın Diğer Yazıları