HÂLLERDEN HÜKÜMLERE BİR YANILGIYI ANLATMAK
AKLIMA TAKILAN DELİ SORULAR
Olmaklık Üzerine Bir Aynadan
Sancımız GAZZE…
Görmemek için kör olmak lazım
DOHA SALDIRISI İSLAM ÂLEMİ’NİN 11 EYLÜL’ÜDÜR.
Zehirli gelecek gelmesin
AİLE; GÖZ AYDINLIĞI VE CENNET VESİLESİDİR
Piyasalarda öngörülebilir fiyat kavramını allak bullak ettiler
iPhone 17 almayın, TOGG alın
Basit hatalar ağır fatura
VİCDAN
Yeterli ve Dengeli Bir Eğitimle İki Kanatlı Çocuklar!
Kendine Yenilen Konyaspor
Milli Takım Konya’yı, Konya Milli Takımı sever
HAYATIN ANLAMINI KAVRAYAN İKİ ŞAHSİYET KUSS B. SAİDA VE EBU’L-BEKA ER-RUNDÎ
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Linç Edilen Hekim ve Sessiz Çoğunluğun Feryadı
Rakamlarla Otomobil Piyasası
BASIN DİLİ
Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef; çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş:
- Zavallılar! hiçbir zaman başaramayacaklar …
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. Seyirciler bağırıyorlarmış :
-Hiçbir zaman başaramayacaklar!
Sonunda, bir tanesi hariç ,diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış.
Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş:
- Bu başarının sırrı nedir dostum?
Ama yanıt alamamış. O anda farkına varmışlar ki; kuleye çıkan kurbağa sağırmış…
Bir cihan devletinin küçülmesine şahit olan atalarımız; tüm olumsuzluklara, kıtlığa, silahsızlığa, bitkinliklere rağmen vazgeçmeyip, yedi düvele karşı sarsılmaz bir irade gösterirken; onların torunları olan bu kuşağın bir kısmı tam bir ümitsizlik deryası..
Karadeniz'de milyonlarca küp doğal gaz buluruz” yok ya gazı bulsak da çıkartana kadar çok uğraşırız çok pahalı olur, ya bakalım yeterli olacak mı?” gibi sevinmemek için kendilerine bin türlü mazeret bulan bir anlayıştalar.
Akdeniz'de sismik araştırmalar yaparız,Si -ha üretiminde üçüncü ülkeyiz. Bu ümitsiz çevre:
- Ya; Avrupa'yı kızdırmayalım.IMF'ye gidelim.
Dünyanın içinde bulunduğu zor dönemde kalkınma hızında 13. Ülkeyiz. Millet maske üretemezken, solunum cihazı üretip, ihraç bile ediyoruz. Her gün bir hamlenin; açılan yolların, tünellerin, barajların, fabrikaların haberlerini görürken bile sevinemeyen bu yüreklerin yakalandığı bu hastalığı teşhis ve tedavi etmesi lazım.
"Bize bir haller oldu.” Der ya şair tam öyle bir durum. Birkaç basamak öne çıkan biri olduğumu; ayağı takılsa diye bekler olduk. Hastalansa; "oh! Ya” çekip; kötü bir şey yaşansa "eh, tabi pek bir öne çıktıydı” naraları atıyoruz. Bu bir afettir doğduğumuzda; kainatı içine sığdıracak kadar kocaman olan kalbimizin yaşadıkça hasetle, ben bilirimle ben daha lâyığımla ben varkenle kirlenip küçücük kalmasıdır. Ve eğer tedavi edilmezse; kardeşlerini sevmeyen, insanları sevmeyen, milletini sevmeyen bu kalbin içinde kendimize de yer kalmayacaktır…
Sürekli etrafını eleştiren; hayallerimizi ve ümitlerimizi küçümseyip -gerçekleştiremeyeceğimizi söyleyen hatta bunun nedenleri için binlerce bahane bulan bu tür insanlara karşı en güzeli sağır olmak galiba…
MİLLETÇE SAĞIR OLMAK…
VİCDAN
VİCDAN FİLOSU
GÖĞE BAKALIM
ERİNMEDEN
YÜREK YANGINI
İNSAN EDER
ÜMİDİMİZ VAR
DOĞRU
UNUT
NEHİR