YASAL KUMAR (!), YASA DIŞI KUMAR.
Faiz dışı fazla vermeye daha fazla odaklanmalıyız
Modern ihtiyar heyetleri: Sosyal medya ve ilişki danışmanları
DÜNYA İMTİHAN YERİ
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
SANDWİCH -EKMEK ARASI
Ağaların Arasında Bir Maraba
HAYATA KAZIM ÖZTÜRK’ÜN RUBAİLERİ MERCEĞİNDEN BAKMAK
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
KIBRIS NEREYE KOŞUYOR?
Dünya arayışta... Demokrasi artık en iyi yönetim şekli değil
Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Değişen Gerçeklik Algoritması
Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef; çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş:
- Zavallılar! hiçbir zaman başaramayacaklar …
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. Seyirciler bağırıyorlarmış :
-Hiçbir zaman başaramayacaklar!
Sonunda, bir tanesi hariç ,diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış.
Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş:
- Bu başarının sırrı nedir dostum?
Ama yanıt alamamış. O anda farkına varmışlar ki; kuleye çıkan kurbağa sağırmış…
Bir cihan devletinin küçülmesine şahit olan atalarımız; tüm olumsuzluklara, kıtlığa, silahsızlığa, bitkinliklere rağmen vazgeçmeyip, yedi düvele karşı sarsılmaz bir irade gösterirken; onların torunları olan bu kuşağın bir kısmı tam bir ümitsizlik deryası..
Karadeniz'de milyonlarca küp doğal gaz buluruz” yok ya gazı bulsak da çıkartana kadar çok uğraşırız çok pahalı olur, ya bakalım yeterli olacak mı?” gibi sevinmemek için kendilerine bin türlü mazeret bulan bir anlayıştalar.
Akdeniz'de sismik araştırmalar yaparız,Si -ha üretiminde üçüncü ülkeyiz. Bu ümitsiz çevre:
- Ya; Avrupa'yı kızdırmayalım.IMF'ye gidelim.
Dünyanın içinde bulunduğu zor dönemde kalkınma hızında 13. Ülkeyiz. Millet maske üretemezken, solunum cihazı üretip, ihraç bile ediyoruz. Her gün bir hamlenin; açılan yolların, tünellerin, barajların, fabrikaların haberlerini görürken bile sevinemeyen bu yüreklerin yakalandığı bu hastalığı teşhis ve tedavi etmesi lazım.
"Bize bir haller oldu.” Der ya şair tam öyle bir durum. Birkaç basamak öne çıkan biri olduğumu; ayağı takılsa diye bekler olduk. Hastalansa; "oh! Ya” çekip; kötü bir şey yaşansa "eh, tabi pek bir öne çıktıydı” naraları atıyoruz. Bu bir afettir doğduğumuzda; kainatı içine sığdıracak kadar kocaman olan kalbimizin yaşadıkça hasetle, ben bilirimle ben daha lâyığımla ben varkenle kirlenip küçücük kalmasıdır. Ve eğer tedavi edilmezse; kardeşlerini sevmeyen, insanları sevmeyen, milletini sevmeyen bu kalbin içinde kendimize de yer kalmayacaktır…
Sürekli etrafını eleştiren; hayallerimizi ve ümitlerimizi küçümseyip -gerçekleştiremeyeceğimizi söyleyen hatta bunun nedenleri için binlerce bahane bulan bu tür insanlara karşı en güzeli sağır olmak galiba…
MİLLETÇE SAĞIR OLMAK…
SANDWİCH -EKMEK ARASI
KALİTE
ŞÜPHE
İKİ DEYİM
ZEHİR
VİCDAN
VİCDAN FİLOSU
GÖĞE BAKALIM
ERİNMEDEN
YÜREK YANGINI