Maçı Beşiktaş kazanmadı, biz verdik
KIBRIS SEÇİM SONUCU VE KIBRIS TÜRK DEVLETİ
Kendi nefsinde ara..!
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Sıkı para politikası uygulamalarından vazgeçmek ekonomik sorunları çözer mi?
Her iki taraf da adaletten şikayetçi
REFERANSIMIZ: KUR’AN OLMALI!
ROL MODEL PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (S.A.S.)’İN AHLÂK’I KUR’AN İDİ
Bir varmış, bir yokmuş. Kıbrıs’ta federasyon masalı.
Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
ŞÜPHE
Kendi Ekseni (Egosu) Etrafında Dönmenin Usulü
Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
1 Ekim 1949 Unutulmuşların Çığlığı Doğu Türkistan 76 Yıldır Zulüm altında
HASTALIK BİR NİMET MİDİR?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Herkes yazdı, söyledi; ben yazmayayım, tekrar olur” dedim ama yüreğim söz dinlemiyor.
Bu dört gencin yüzüne bakıp sonra kalemi lâl eylersem; yutkunamam gibi geliyor.
Çok söylediğimiz bir marş vardı:
" Yürü hâla ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih'in İstanbul'u Feth ettiği yaştasın”
Yusuf Taha 21 yaşında. Fetih yaşı… Fatih yaşı… Ceddinin surları yıkan topu yaptığı yaşta düşmana korku, dosta güven veren İHA üreten bir makine mühendisi öğrenci… Hasan el Benna‘nın sözlerini kendine yaşam reçetesi kılan, gözü cennette, eli hayırda bir genç.
Tarık 26 yaşında. Henüz bir yaşında bir kız evladının cennet kokulu babası. O'nu Sİ-HA ekibinin hepimizi heyecanlandıran ilk gösteriminden tanıyoruz. Ekibin en ön safında şükreden bir yüz… Arkasında” nasıl genç yetiştirilir, evlat nedir?” sorusunun içini dolduran bir annenin; ders olacak notları…
Kaan talip 25 yaşında, Murat Can 21 . Yüzleri bu dünyaya ait değil, ötelere sevdalı. Ortak noktaları ektikleri tohumlar. Hayırda yarışmaları…
Kendi çocuklarını kucaklarına almadan Arakan'da, Filistin' de, Myanmar ‘ da ümmetin çocuklarına baba olmaları. Mazlum coğrafyalarda; ağlayan annelerin, kadınların, çocukların gözyaşlarını silme, durdurma sevdaları.
Zaman size 30 saat miydi? Bunca güzelliği kısa ömürlerinize nasıl sığdırdınız? diyesim geliyor. Hayranlığım artıyor, ümitlerim çoğalıyor. Dualarım aminlerle mühürlenip ardlarınca gidiyor.
Her günü topladığımız hasata değil, ektiğimiz tohumlara bakarak değerlendirelim.” der Stevenson. Sözün bayraklaştığı dört hayat!
Ektikleri tohumlar; hiç ölmemiş gibi hasatlarını katlayacak. Çıktıkları yolculukta liseli gençlere milli teknoloji hamlesini anlatmaya gidiyorlar. " Siz hayrın anahtarı, şerrin kilidi olmalısınız. Her günün, her saniyenin hakkını verip güzellikleri hayata hakim kılmak İçin uğraşmalısınız” demeye.
Yolculukları hedeflerine varmadan, Bursa'ya ulaşmadan bitiyor ama hayatları, sözleri, düşleri bizim yüreklerimize kazınıyor.
Hayatınız bir dersti, güzeldi. Ölümünüz de güzel. Ölümünüz bizlere; " nasıl yaşamalıyız?” sorusunun cevabı..
Bir cenneti özleyenler, bir de cennetin özledikleri var. Duam o ki; siz cennetin özledikleri olun….
ŞÜPHE
İKİ DEYİM
ZEHİR
VİCDAN
VİCDAN FİLOSU
GÖĞE BAKALIM
ERİNMEDEN
YÜREK YANGINI
İNSAN EDER
ÜMİDİMİZ VAR