DOLAR
38,87
EURO
43,82
STERLİN
52,15
GRAM
4.163,10
ÇEYREK
6.841,23
YARIM ALTIN
13.673,46
CUMHURİYET ALTINI
27.219,87

TEADDÜD-İ ZEVCÂT, POLİGAMİ, ÇOK EŞLİLİK

 

    Son günlerde özellikle sosyal medyada, İslam düşmanı batılılar ve içimizdeki beyinsizler; teaddüd-i zevcât, poligami, bir erkeğin birden çok kadın ile evlenmesi konusunda bilen bilmeyen ahkâm keserek hem İslam'a, hem de Rol Model Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'e saldırmaktadırlar. En son söyleyeceğim sözümü en başta açıkça belirtmek isterim. İslam evrensel bir dindir, hükümleri kıyamete kadar geçerlidir. İslam'a göre birden fazla kadın ile evlilik; ne farz, ne vacip ve ne de sünnet değildir. İslam bir evliliği teşvik etmiş, birden çok evliliği de mubah kabul etmiştir. 

   "Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o takdir de bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.” "Ne kadar üzerine düşseniz de kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bari birine büsbütün kapılıp da diğerini askıda imiş gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve Allah'a itaatsizlikten sakınırsanız bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, engin rahmet sahibidir.” (Nisa Sûresi âyet:3, 129)

     Âyetlerde; eşler arasında âdil davranamamaktan korkan kimselere bir kadınla yetinmeleri tavsiye edilmiştir. Ne kadar istense, üzerine düşülse, gayret edilse de birden fazla eş arasında her yönden âdil davranmanın mümkün olmadığı açık ve kesin bir ifadeyle dile getirilmiştir. Bu gerçek karşısında birden fazla kadınla evlenmek yasaklanmamış, emredilip teşvik de edilmemiştir.

      Yaratılıştan gelen kıskançlık duygusuna rağmen âyetin, erkeklere birden fazla kadınla evlenme izni vermesi öteden beri daha ziyade gayr-i Müslimlerce tenkit ve itiraza konu edilmiştir. Ancak İslâm'ın bu iznini, hayatın değişen şartları içinde ele almak gereklidir. İslâm'a göre zina kesin olarak haramdır; şu halde zinaya giden yolları tıkamak gerekir. Erkeğin güçlü, yeterli, kadının ise zayıf, isteksiz olması veya doğurgan olmaması halinde, savaş vb. sebeplerle erkeklerin azalması ve kadınların çoğalması gibi durumlarda, erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi zaruri olabilir. Böyle durumlarda erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi bir emir değil, bir izindir; ikinci ve üçüncü eş olacak kadın da buna mecbur değildir. Ayrıca bu izin kayıtsız şartsız olmayıp adalet şartına bağlanmış, buna riayet edemeyeceğinden korkanlara bir kadınla yetinmeleri emredilmiştir. Bütün bu kayıtlar ve şartlar bir arada düşünüldüğü zaman İslâm'ın bu izninin, zaman içinde değişen şartlara ayak uydurma bakımından en müsait yol olduğu açıkça anlaşılacaktır.

    "Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği câriyelerini, seninle birlikte hicret eden amca kızlarını, hala kızlarını, dayı kızlarını, teyze kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca Mü'min bir kadın kendini peygambere mehirsiz olarak bağışlar, peygamber de onunla evlenmek isterse, diğer Mü'minlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere, onu da sana helâl kıldık. Müminlere eşleri ve sahip oldukları câriyeleri hakkında hangi kuralları geçerli kıldığımızı biliyoruz. Sana mahsus olanı güçlük çekmeyesin diye meşru kıldık. Allah çok bağışlayıcı, pek esirgeyicidir.” (Ahzab Sûresi âyet:50)

     Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) yirmi beş yaşında iken kendisinden on beş yaş büyük olan kırk yaşındaki dul bir hanım olan Hz. Hatice annemizle evlenmiş, onunla yirmi beş yıl mutlu bir hayat yaşamış, çocuk sahibi olmuş, vefat edinceye kadar da başka hiç bir hanımla evlenmemiştir. Ömrünün son dönemlerinde on yıl gibi kısa bir zaman içinde birden çok eşle evliliği söz konusu olmuştur. Bu evlilikler cinsel arzuyla izah edilemeyecek sebepleri ve hikmetleri içinde barındırmaktadır. Fedakârlık eden bazı hanımların ödüllendirilmesi, evlilik yoluyla akrabalık bağı kurarak bazı fertleri, grupları kazanmak, onlarla yakınlık, dostluk oluşturmak, bu suretle İslâm'a karşı olan cepheyi zayıflatmak, özel hayatı ve aile ilişkileri başta olmak üzere ümmetin bilmesini istediği hususların eksiksiz zapt edilip başkalarına anlatılmasını, bu amaçla toplumun Peygamber hanımlarının bilgilerinden yararlanmalarını sağlamak bunlardan bazılarıdır. Hanımların da Peygamberimiz ile evlenmek istemelerinin birinci nedeni, Peygamber hanımı şerefine nâil olmaktır. Bu sebepledir ki, kendilerini, dünya nimetleri ile peygamberden birini seçmede serbest bıraktığında eşlerinin tamamı O'nu ve Allah rızasını seçmişlerdir. Bu evlilikleri sosyal, siyasal, ekonomik, eğitim amaçlı ve benzeri gerekçelerle değerlendirmek gerekir. Bu evliliklerin altında himayeye muhtaç kadınlar ve onların çocukları olduğu gibi, devletlerarası ilişkilerde etkinliği sağlamaya yönelik olanları da vardır. Ebu Sufyan'ın kızı Hz. Ümmü Habibe ile evlenmesi, dış siyaset açısından önemli olduğu gibi, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in kızlarıyla evlenmesi de iç siyaset açısından dikkate değerdir. Hz. Zeynep ile evlenmesi, toplumda var olan evlat edinme statüsünü ortadan kaldırmaya yönelik v.b. önemli bir durum söz konusudur. Peygamberimiz 'in, gençken değil de ihtiyarlığı döneminde çok kadınla evlenmesi bir takım hikmetleri de için de barındırmaktadır. İçinde bulunduğu toplum, çok kadınla evlenmeyi normal görüyordu. Efendimiz isteseydi gençlik dönemlerinde, 25 yaşına kadar ve gerekse daha sonraki hayatında birçok bakire kızla hayatını birleştirebilirdi. Hâlbuki böyle yapmayıp, ömrünün son yıllarında evliliklerini yapması, hizmet amaçlı olduğunun açık delilidir. İslam birden fazla evliliği yasaklamamıştır ama zorunlu olarak da herkes evlenecektir dememiştir bunu Müslümanların çok iyi anlayıp kavraması gerekir.

          Peygamber Efendimizin çok evliliğinin en önemli diyebileceğimiz hikmeti, Onun evinin eğitim yuvası olmasıdır. O, eğitim yuvasında yetişen eşleri, Mü'minlerin anneleri çok önemli bilgileri öğrenerek, kendilerine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmişlerdir. Çünkü dinin neredeyse yarıya yakını aile içi, özel hayat ve mahrem konularla ilgilidir. İnsanlığın yarısı da kadınlardan müteşekkildir. Elbette böyle konular adına bu kadar insana örnek olmak için birden çok ve farklı özelliklerde aile içi eğitimi alan kadınların bulunması gerekiyor. Bu eğitimi alacak eşlerin, haramlardan arınmak için nikâhlı olmaları gerekmektedir. Efendimizin çok evliliğinin asıl amacı, sahabe hanımlarına eğitim verebilecek muallimeler yetiştirmektir. Kadınlar kendileri ile ilgili mahrem soruları Efendimize sormaya çekinecekleri aşikârdır. Ay hali, Lohusalık, Cünüplük v.b. konular bu kabildendir. Efendimizin eşleri, hanımlarla ilgili dini hükümleri, diğer kadınlara öğretip, eğitmede, tebliğ etmede çok önemli roller almışlardır.

     Gerek tarihî, gerekse insan yaratılışı açısından Peygamberimizin evliliklerini incelediğimizde, 25 yaşına kadar, gençliğinin en heyecanlı çağında kavmi içinde bekâr yaşamış ve hiçbir kadınla ilişkiye girmemiş, iffet sahibi olduğu, dost ve düşmanın ittifakıyla sabit olmuştur. Dost, düşman herkes Efendimizin her yönüyle güvenilen biri olduğunu Muhammedül-Emin diyerek hakikati tespit etmişlerdir. Peygamberimizin evliliklerinde nefsaniyet olmadığının çok önemli delillerinden biri de, müşriklerin davasından vazgeçmesi için yaptıkları teklife verdiği cevapta saklıdır. Müşrikler, amcası Ebu Talip'e gelip, yeğenin eğer başımıza reis olmak istiyorsa onu reis yapalım veya en güzel kız ve kadınlarımızı ona verelim. Ta ki, bu davadan vazgeçsin dediler. Peygamberimiz; Ey amca! Eğer sağ elime güneşi, sol elime de ay'ı koysalar, vallahi ben bu davadan asla vazgeçmem. Verilen bu cevap aslında, ne yöneticilik, ne kadın v.b. peşinde olmadığını, İslâm için ne gerekiyorsa onu yapacağını açıkça ilan ediyordu.

     Bir insanın nefsanî ve şehevî arzularının en ateşli ve uyanık bulunduğu dönemler, hiç şüphe yok ki, gençlik dönemleridir. Efendimiz gençlik çağında çok evlilik yapmamış, tek evlilikle hayatını devam ettirmiştir. İnsaf içerisinde yaklaşım gösteren dost, düşman herkes bu durumdan hareketle, Hz. Muhammed (s.a.s.), nefsani ve şehevî arzuları için değil, bütün kadınların sorunlarına cevap verebilecek şekilde, eşlerini eğiterek insanlara faydalı olmaları için, birden çok kadınla evliliği, son on yıllık döneminde yapmıştır. Aksi düşünülseydi bu durumun tersi olması gerekirdi. Özet olarak ifade edecek olursak, 15-50 yaş dönemindeki evliliklerde nefsanî ve şehevî gaye aranabilir. Oysa Efendimiz, bu dönemde genç ve bakire kızlarla bile evlenmemiş, kendisinden büyük olan Hz. Hatice annemizle evlenmiştir.

    Birden fazla kadınla evlenme imkânı ve âdeti, İslâm'ın geldiği çağdan çok öncelere uzanmaktadır. O çağlarda Mısır, Hindistan, Çin, İran, eski Yunan,  Roma toplumlarında, Yahudilerde ve Araplar 'da ya nikâhlamak ya da evde veya evin dışında bir yerde dost tutmak suretiyle erkekler, birden fazla kadınla evlilik yapıyor veya evliliğe benzer ilişkiler yaşıyorlardı. Erkeğin birden fazla kadınla evlenme imkân ve uygulaması İslâm'dan önce var olan bir sosyolojik gerçekliktir. İslâm, mevcut sınırsız ve yanlış olan uygulamayı, kadının bir mal gibi alınıp satılmasını yasaklamış, hukuk kurallarına bağlamıştır. İslam; bir kadın ile evlenmenin esas olduğunu vurgulamış bir den çok kadınla evlenmeyi emretmemiş, teşvik etmemiş, bir nevi kısıtlayıp mubah kılmıştır.

     Ülkemizdeki mevcut yasalarda bir evlilik esas alınmış olmakla birlikte metres hayatı yaşayan, gayri meşru birlikteliklerin varlığı da anlaşmazlıkların, kavga, ölüm v.b. hususların yaşanması sonucu basına yansıyan haberlerden öğrenmekteyiz. Ahlaktan, edepten yoksun olanların İslam'ın fıtrata uygun kararına laf etmeye hakları kesinlikle yoktur.

      İslam'ı Kur'an ve Sünnet 'ten en doğru bir şekilde öğrenip yaşayan sonucunda kurtuluşa eren bahtiyar Mü'minlerden olmamız duâsıyla sıhhat ve afiyetler dilerim.

     omerlutfiersoz@gmail.com 


Yazarın Diğer Yazıları