DOLAR
39,93
EURO
46,76
STERLİN
54,86
GRAM
4.229,78
ÇEYREK
6.947,45
YARIM ALTIN
13.895,90
CUMHURİYET ALTINI
27.662,72

Postmodern Dönemin Müslümanlara Sunduğu Fırsatlar

 

"Kedi kabahati üzerinde terbiye edilir” şeklinde bir eğitim yaklaşımı var.

Son 2 asırdır dünyanın direksiyonun tutmaya çalışan batıda gelişti modernist yaklaşımlar.

1680 de John Locke (1632-1704) öncülüğünde İngiltere kralı II. James (1633-1701)'e karşı gerçekleştirilen "muhteşem devrim” in sembolü gemilerin yelkenlerinde "Adalet-Protestanlık-Parlamento” yazıyordu.

Kilise'nin prangalarından Protestanlık ile kurtulduğunu düşünen batılı kafalar Grek-Latin-Kilise üçlüsünün oluşturduğu derinliği ilk planda kavrayamadılar.

O derinlik onları kuşatarak "dışlama/ötekileştirme/zorbalık” merkezli modernizmi netice verdi.

Modernizm başta iki dünya savaşı olmak üzere, bahsi bu yazının hacmini aşan ağır sonuçlarla tarihten çekildi.

Ödediği ve ödettiği büyük bedeller modern kafaların süngüsünü düşürdü ve bir kedi gibi kabahatlari üzerinde terbiyeye müsait hale getirdi.

Yerine gelen postmodern dönem insanlığa büyük imkânlar sunuyor.

İnsanın eğitime/öğrenmeye en açık olduğu zaman kendi yanlış ve kabahatini gördüğü, hatasından dolayı başına gelen musibeti yaşadığı vakittir.

"Dışlama/Ötekileştirme” mantığıyla "zorbalık” üzerinden hareket eden modern dönemin ulus devletleri hem kendi halklarına hem muhataplarına ağır bedeller ödettiler.

Postmodern dönemde "dışlama/ötekileştirme” nin yerini "dayanışma”ya, "zorbalık” pozisyonunu "hoşgörü” ye terk etti.

Grek-Latin-Kilise'nin dibinde olduğu batının günümüzde her zamankinden daha fazla doğuya ihtiyacı var.

Postmodernlik dünyanın eksenini batıdan doğuya doğru kaydırıyor ve bu engellenemez, önlenemez bir sonuç

"Gönül” kelimesinin lügatlerinde olmayan "Grek-Latin-Kilise” merkezli batılılar "dayanışma” ve "hoşgörü” için doğunun önünde diz çökmek zorundalar.

Maddi gelişmeler için fen bilimlerine yani akla ihtiyacımız olduğu kadar manevi tarafımızı temsil eden ruhun huzuru için dine yani kalbe/gönüle muhtaç varlıklarız.

Doğu'nun çoğunlukla "kalp/gönül” deyip aklı ihmal ettiği, batının yalnızca "akıl” üzerinden giderek gönlü/kalbi yok saydığı modernizm artık yok.

"Misyonerlik dürtüsü soldu ve haçlı ruhu kayboldu. Kültürel hegomanya çağı geçti. Postmodern dönemde artık kültür, uğrunda savaşılacak bir şey değil, tadı çıkarılacak bir şey."

(Zygmunt Bauman (1925-2017), Modernlik ve Müphemlik/Modernity and Ambivalance, Cambridge Press/1991, Ayrıntı Yay./2003, çev. İsmail Türkmen, s.376)

Dünya'nın aklı ve kalbi, fen bilimlerini ve din ilimlerini el ele, gönül gönüle verecek merkezine "hoşgörü ve dayanışma”yı koyduğu postmodern yaklaşımlara ihtiyacı var.

Dünyanın mevcut durumu bir kez daha Müslümanları göreve çağırıyor.

Kendini yetiştirmiş, dünyayı bilen, birkaç dil konuşan, yerel sınırları aşmış, büyük kalpli, keskin akıllı Müslümanlar için dünya hiç olmadığı kadar davetkâr, hiç olmadığı kadar muhtaç.

Yol eğitir, hicret olgunlaştırır, sabır ve istikrar zafere/kemale erdirir.

Peygamberimiz (s.a.v.) için yapılmış en iyi film olan "Çağrı”, atlı elçilerin dünyanın her tarafına "rahmet ve merhamet” iklimini taşımak için yola çıkmasıyla başlıyordu.

Dünya şu anda; o rahmet, dayanışma, merhamet ve hoşgörüyü kuşanmış, öğrendiği hakikatleri önce kendi nefsine yaşayan, aklı ve kalbi birlikte hareket eden (4X4) hasret ve özlemle Müslümanları bekliyor.

Haydi! Çıkın yollara…


Yazarın Diğer Yazıları