UNUT
İnsan kelimesinin hitabı içine konulmuş nisyan(unutmak). Demek ki; hep onunla imtihan olacağız.
Bazen elimize, parmağımıza kırmızı ip bağlayacağız; unutmamak adına.
Bazen defterimize notlar alacağız. Elimizden hiç düşmeyen telefonun alarmını kuracağız; hatırlamak adına.
Zamanın geldiğini hatırlatan alarmlar.. Yapılması gerekeni hatırlatan;” hadi harekete geç” diyen alarmlar..
Sevdiklerimizin doğum günlerini, özel günlerini hatırlatan notlar tutacağız.
Tembihler de bulunacağız:
-" Varınca ara , tamam mı, unutma sakın!
En çok da kendimize tembihte bulunuruz:
- Bak bu yapılanları unutma!
- Bu olaydan ders çıkar, unutma!
- Onun adını unutma!
- Kendini öncelemeyi unutma!..
Bir çekmecemiz olsaydı; unutma(!) ihtarlarını doldurduğumuz , kim bilir ne derin olacaktı.
Bir de yalvardıklarımız var:
- Ah ne olur Allahım; unutayım” dediğimiz anlar, olaylar, kişiler, sözler, görüntüler, anılar…
Bir anne- baba evladının son bulan hayatına tanık olduğu anı nasıl unutur? Sonraki tüm ölümler sizi o ölüme götürür .
İhanet nasıl unutulur?. Güvendiğiniz, sevdiğiniz birinde yanılmanızda ; sonraki tüm yanılmaların tarifi gibidir.
Acı bir söz hafıza köyünün neresine yerleşir ki bir türlü onu oradan çıkaramazsınız.
Hani bir düşersiniz; yara alır kolunuz ya da bacağınız ya da burnunuz, başınız; iyileşir ama izi kalır sonra hatta yıllar sonra bile o yara izine dokunduğunuzda düştüğünüz ilk andaki o acıyı duyarsınız.
Unutma ve unutmama imtihanında başarılı olmak için çekmecelerin yerini değiştirmeliyiz.
Sevdiğimiz şeyleri sürekli yapmalı, iyiliklerin sayısını arttırmalı, bize yapılmasını istediğimiz şekilde muhatabımıza davranmalı ve mutlu olmak için zamanı lehimize çevirmeliyiz..
Yazarın Diğer Yazıları