“BAĞIMSIZ KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ” YOLDADIR

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC'nin 37. kuruluş yıldönümü ve Cumhuriyet Bayramı törenlerinde "Kıbrıs'ta iki ayrı halkın, iki ayrı demokratik düzenin ve iki ayrı devletin varlığına” ve "egemen eşitlik temelinde iki devletli çözümün müzakere edilmesi gerektiğine” işaret etmişlerdir.

Bunun anlamı şudur: İki toplum arasında 57 senedir "iki toplumlu, iki bölgeli federasyon" formülü ile çözüm sağlanamadı. Artık bu formülün devri kapandı.

Bundan sonra "iki bağımsız ve egemen devletin siyasi eşitliği” anlamına gelen, BM Yasası'nda da yer alan "egemen eşitlik” ilkesi temelinde görüşmeler yapabiliriz.

Bunu da kabul etmezseniz "Bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”ni ilan ederiz.

Geç kalınmış olsa da, bu politika değişikliği isabetlidir.

Türkiye ve KKTC bu formülde kararlı ve ısrar kâr olursa istediğimiz neticeyi elde ederiz.

BM ve Rumlar adadaki gerçekleri yok saymıştır. BM, 3 yıl, 4 ay, 5 gün yaşayabilen, Rumların Kıbrıs Türk halkına uyguladığı soykırım sonunda yıkılan "Kıbrıs Cumhuriyeti”nin sürdüğü varsayımıyla çözüm aramış, adada birbirinden ırk, din, dil, kültür, milli ülkü bakımından farklı iki halkın olduğunu, yarım yüzyıla yakın bir zamandır kendi bağımsız devletlerinin çatısı altında yaşadıklarını göz ardı etmiştir.


Plan'ın Rum tarafınca reddedilmesinden sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan, "Rumlar siyasi eşitliğe dayalı bir federal yapı içinde Kıbrıslı Türklerle gücü ve refahı paylaşmaya hazır olduklarını sözle değil, hareketleriyle de ortaya koymalıdırlar” demesine rağmen, BM, aradan geçen 17 yıl içinde çözüm niyeti ve iradesi göstermeyen Rum ve Yunan tarafının sırtını sıvazlamamaya, planı kabul eden Türk tarafını cezalandırmaya devam etmiştir.

Cenevre toplantısında yine Annan Planı'nın formülü olan "iki toplumlu ve iki kesimli federasyon” formülünü önümüze süreceklerdir. Türkiye ve KKTC, Rumların Annan planını reddettiğini, bunun mazide kaldığını vurgulamalı, "egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” tezini ve Türkiye'nin "etkin ve fiili garantisini” ısrarla ve kararlılıkla savunmalıdır.

Türkiye ve KKTC, AB'nin Cenevre'ye gözlemci olarak katılma isteğini kabul etmemelidir. Yunanistan ve Güney Kıbrıs AB üyesidir. Menfaatleri ortaktır. Taraf olan tarafsız ve gözlemci olamaz.

KKTC ve Türkiye, Cenevre Toplantısı'na gitmeden önce "egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” tezi doğrultusunda meclislerinden karar çıkarmalı, bu ilkenin milli iradeye dayandığı vurgulanmalıdır.

Tahminim odur ki; Yunanistan ve Rum tarafı, BM'in, AB'nin ve Hristiyan dünyasının desteğine güvenerek uzlaşmaz tutumunu sürdürecektir.

Tarafsızlığını, etkisini ve yetkisini yitirmiş BM'nin arabuluculuğundan ve Cenevre görüşmelerinden de bir sonuç çıkmayacaktır.

Ufukta "Bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin ilan edilmesi görünmektedir.

İslam devletlerinden, dost, müttefik diğer ülkelerden -dış baskılarla karşılaşmadan- "Bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” ni tanıyacaklarına dair söz şimdiden alınmalıdır.

Allah yar ve yardımcımız olsun…

Yazarın Diğer Yazıları