Buyur Rabbim Diyen Milyonlar

Hac kelimesi dilimize Arapçadan geçmiştir. Hac, bir şeye yönelmek, bir yeri ziyaret etmek, bir şeyi amaçlamak anlamına gelmektedir. İslâm'ın beş esasından biridir.

Hac ibâdeti: Mekanı mahsusu, zamanı mahsusta rızâen lillâh ziyaret etmektir. Yani, Kâbe'yi ve etrafındaki kutsal mekânları, hac mevsiminde, usulüne uygun olarak ziyaret etmektir.

Kâbe, Allâh'ın (CC) insanlar için belirlediği ilk ibâdet evidir. Kur'ânî delilini bildiren âyet meâli:

"Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibâdet evi, elbette Mekke'de âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâbe'dir.” (Âl-i İmrân 3/96)

Zamanı mahsus: Şevvâl, Zilkâde ve Zilhicce'den on gündür. Hz. Peygamber (SAV)'in rehberliğinin esas alınması gerektiğinden Zilhicce'nin ilk on gününde yapılmaktadır. Bu sebeple bazılarının Hac yine kurbana denk geldi gibi cehalet izharları insanı sadece gülümsetir.

Gücü yetenler üzerinde Allâh'ın hakkı olduğu bildirilen ibâdettir. Farziyetini bildiren âyet meâli şöyledir:

"…Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allâh'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır…” (Âl-i İmrân 3/97)

Hem beden ve hem de mal ile yapılan bir ibâdet olduğu için, son zamanlarda aşırı yoğunluk da eklenince herkesin edâ etme imkanı bulamayacağı bir ibadettir.

İnsanlığın en kalabalık topluluğu, adeta tevhîdin ete kemiğe bürünmüş halidir. Bir nevi mahşer provasıdır. Milyarlarca insandan süzülmüş tevhîd mozayiğidir.

İhram: Hac ibadetine mahsus özel libastır. Ölümü temsil eder. Müslüman ihrama girdiği andan itibaren melekiyyet kisvesine bürünmüş demektir. Tâ Hz. Âdem'den (AS) başlayan yasaklar devreye girer. Bu yasakların Kur'ânî ifadesi şöyledir:

"Hac (ayları) bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda, cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allâh onu bilir.(Âhiret için) azık toplayın. Kuşkusuz azığın en hayırlısı takva (Allâh'a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.” (Bakara 2/197)

Telbiye: Hac ibadetine mahsus bir münacat şekli olup buyur, emrine âmâdeyim şeklinde yapılan bir tezkiyedir. Tam olarak:

"Lebbeyk, Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnnel hamde ve'nnığmete leke vel mülk. Lâ şerike leke.”

Buyur Allâhım buyur! Buyur, ortağı olmayan buyur! Hamd/övgü sana, nîmet senin ve mülk de senin.

Kul, burada buyur Allâh'ım derken aslında Allâh'ım sana geldim. Âcziyetimi sundum. Her şeyin sahibi, eşi ve ortağı olmayan Rabbim! Rızana geldim. Affına, merhametine sığındım… diyerek ve gönülden sözüne katılarak tevbe etmiş oluyor. Bu sebeple Hz. Peygamber (SAV) Şartlarını hâiz bir haccın karşılığının cennet olduğunu müjdeler.

Her ibâdette olduğu gibi hac ibâdetinde de ihlâs ve samimiyet şarttır. Ayrıca helal kazançla yapılmalıdır. Kul hakkı olmamalıdır. Getirdiği telbiyelerine sadık olmalıdır. Ehli İslâm'ın yeniden dirilişi, yeryüzünde hak ve adaletin hakimiyeti için dualar etmelidir. Mutlak sabır timsali olmalıdır. Zira cenneti kazanmak kolay değildir. Yaşayan ölü gibi olmalıdır. Zamanımızın lüks ve şatafatına kapılmamalıdır. Oraya eşya toplamaya veya turistik geziye gitmediğini aklından çıkarmamalıdır Eğer bunlara riâyet etmezse bir Müslüman, hem parası, hem de emeği boşa gitmiş olur.

Biiznillâh hac ibâdetini eda ettikten sonrası için çok dikkatli olmalıdır. İşi gücü bırakıp gece gündüz teşbih çekeceksin diye de kendisini tembelliğe alıştırmamalıdır. Dînimizce, farzların edası ile birlikte en değerli ibâdet şekli çalışmaktır. Mesleği, meşrebi ne ise o yolda mesâî yapmaktır. Herkese nasip olmayan bir ibâdeti edâ etme lütfunda bulunduğu için şükretmelidir.

Memlekete dönerken eşya yerine Hz. Peygamberin güzel ahlâkı, Hz. Ebûbekir'in Îsâr/cömertlik hasletini, Hz. Ömer'in adaletini, Hz. Osman'ın hayâsını, Hz. Ali''nin şecâatini ve diğer bütün sahabe-i kiramın samimiyetini öğrenip getirmelidir. O zaman gerçek manada hac görevi ifa edilmiş olur. Ancak bu da her kişinin işi değil maalesef.

İçinde bulunduğumuz hac mevsiminin, Müslümanların kurtuluşuna vesîle olması en büyük arzumuzdur. Yüce Yaratıcı hak ve hakikata teslim olmayı bütün îmân ehline ihsân eylesin.


Yazarın Diğer Yazıları