Doğru Yolda Olana Kimse Zarar Veremez

Doğruluk, en büyük hazinedir. Kişi ve toplumu diri kılan temel esastır. Konumuzun Kur'ân'daki karşılığı "HİDÂYET” tir. Mü'minlerin dikkati çekilerek şöyle buyurulmaktadır:

"Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allâh'adır. O zaman Allâh size yaptıklarınızı haber verecektir. (Mâide 5/105)

Sadece îmân etmiş olmak, kendi kabuğuna çekilerek hayata umursamaz bir tavırla bakmak islâmın ruhuna terstir. Zira böyle bir düşünce insanı ruhbanlığa götürür. Ruhbanlık ise Ehli Kitaba has bir durumdur.

Mü'minler öncelikle kendini düzeltmelidir. Kendisini islah edemeyen başkasını hiç düzeltemez. Herkes söylediğini yaşamak zorundadır. Buna "Hâl dili”diyoruz. Hâli, kâline uymayan, yani söz ve yaşantısı uyumsuz olan kişi başkalarına asla örnek olamaz.

Doğrulukla ilgili Kur'ânî evrensel ilkelerden bazılarını hatırlama babından köşemize alıyoruz.

Bir Müslüman'ın hidâyet ehli, dosdoğru yolda olması demek, Kur'ân ile bilgi sahibi olup; sünnet ile amel etmektir. Kur'ân'ın insanları en doğruya götürdüğünü bildiren şu âyeti her Müslüman beynine kazımak durumundadır. "Gerçekten bu Kur'ân en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükafat olduğunu ve âhirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.” (İsrâ 17/9-10)

Dinimiz, sadece Müslüman olmayı değil, İslâm'ın emrettiği şekilde yaşamayı ister. Bu sebeple îmân etmenin yanında hemen sâlih amel vurgusu yapılır. Sâlih amel ise hem mü'minin kendi lehine ve hem de başkalarının iyiliğine çalışması demektir. Hakkın ve halkın rızası esastır. Kardeşliğin temel esası yardımlaşma ve dayanışmadır. Dertler paylaşılınca azalır. Mutluluklar paylaşılınca çoğalır.

İlim/bilgi sahibi olmak temel esastır. Dünya ve âhiret hayatındaki bütün yücelikler ancak ilim ile kazanılır. İlim amele dönüştüğü zaman hikmet yani üretim ortaya çıkar. Üreten bir islâm toplumu daima kazançlıdır. Zira ürettiğini pazarlayıp kazanacaktır. Bu yüzden dinimizde atâlete/tembelliğe geçit yoktur. Herkes çalıştığının karşılığını görecektir. Fermânı İlâhî böyledir: "İnsan için ancak çalıştığı vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir.” (Necm 53/39,40,41)

Kur'ân'a göre doğru yolda olmanın temel esaslarından biri de düşmana karşı daima hazırlıklı olmak, en azından onun kadar silahlanmaktır. İlâhî irade bizden bunu istemektedir. Şöyle ki:

"Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allâh'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allâh'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allâh yolunda ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.” (Enfâl 8/60)

Hidâyette olmanın diğer bir yolu da her Müslümanın kendi durumuna göre iyiliği emredip, kötülüğe engel olmaya çalışmasıdır. İlgili hüküm:

"Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Âl-i İmrân 3/104)

İnanmış insan tabîî olarak inanmayandan farklıdır. Mü'minler insanlığın en hayırlıları olarak nitelendirilmiş olup şöyle buyurulmuştur:

"Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allâh'a îmân edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan îmân edenler de var. Ama pek çoğu fâsık kimselerdir.” (Âl-i İmrân 3/110)

Namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermek, infak ehli olmak, ahde vefa göstermek, emanete riâyet etmek, empati yapmak/kendini kardeşinin yerine koymak, dargınları barıştırmak, yetime yoksula sahip çıkmak, Maddî ve mânevî temizliğe dikkat etmek, işini doğru ve güzel yapmak, her türlü gösteriş ve riyakârlıktan kaçınmak, iffet ve namusunu korumak, her türlü hayasızlıktan uzak durmak, her zaman ve her yerde adaleti hakim kılmak vb. hidayetin/doğruluğun temel esaslarıdır. Madden ve manen yücelmenin aslî unsurlarıdır.

Bu sayılanları yaşamak için ise mutlak Hz. Peygamber (SAV) ve onun rahle-i tedrisinden geçen Ashâbı Kirâmı örnek almak zaruridir. İşte o zaman Allâh'ın (CC) yardımı da gelecektir.


Yazarın Diğer Yazıları