ÇOCUKLARIMIZ KÖRELİYOR MU?

Çok iyi bir futbolcu olmak istiyorsunuz diyelim ki. Ama 20li 30lu yaşlarınızı sürekli yatarak, yiyip kilo alarak geçiriyorsunuz. Geliştirmeniz gereken kaslarınız eriyor, vücudunuz yağ bağlıyor. 40 yaşınıza geldiğinizde iyi bir futbolcu olabilir misiniz? Futbolcu olmak isteyen diğer insanlara göre sizi çok daha zor bir yol bekliyor olurdu öyle değil mi?
Peki ya çocuklarımız? Onlardan başarılı olmalarını, sınavlarda dikkatlerini iyi bir şekilde toplamalarını, iyi bir iş sahibi olmalarını, misafirlerimize hoş geldiniz demelerini onların halini hatırını sormalarını, duygularını düzgün bir şekilde ifade etmelerini, bağırıp çağırmamalarını, sakarlıklar yapmamalarını, düzgün hareket etmelerini bekliyoruz. Peki, tüm bu becerileri geliştirebilmeleri için altın değerinde olan çocukluk yaşlarını değerlendirmeleri için ne yapıyoruz? Yoksa futbolcu örneğindeki gibi birçok yeteneklerini geliştirebilecekleri vakitlerini, ekran karşısında uzun süreler kalarak tüketmelerine göz mü yumuyoruz?
Çocukların vaktini nasıl geçirdikleri çok önemlidir. Çünkü onların şu anda yetişkin hafızasından çok daha güçlü hafızları var. Algıları çok daha açık. Öncelikle 0-3 sonrasında 0 – 6 yaş gurubundaki çocuklar yeni beceriler edinebilmek için en müsait yaşlardalar. Eğer çocuklar bu yaşlarını TV karşısında, tabletle, telefonla vakit geçirerek harcarlarsa ne olur? Geliştirebilecekleri birçok beceriyi geliştiremedikleri gibi bir yandan da hali hazırda mevcut olan birçok becerileri de körelmeye başlar.
Nasıl mı körelir bu beceriler?
• 3 boyutlu, farklı uzaklıklardaki nesneleri görmeye ihtiyaçları varken, uzun süreler 2 boyutlu ve aynı uzaklıktaki ekrana baktıkları için görme duyuları keskinleşemediği gibi, görme kusurları da başlayabilir.
• Ekrana maruz kaldığı bu uzun süreler boyunca biriyle karşılıklı iletişim kurabilecekken uzun süren bir tek yönlü iletişim yüzünden; iletişim kurma, kendini ifade edebilme gibi sosyal becerilerinde körelmeler başlayabilir. Sosyal becerilerdeki körelmeler de özgüven eksikliğine ve beraberinde bir çok probleme neden olabilir. Kendini ifade edemediği için öfkeli tepkiler verebileceği gibi kendi içine de kapanabilir.
• Beden algısını, vücudundan gelen sinyalleri anlayabilme yeteneğini, kaba ve ince motor becerilerini geliştirebilecek koşma, zıplama, dokunma, itme, çekme, kesme, boyama… gibi bir çok etkinliği yapabileceği oyunları oynamak yerine neredeyse sadece durur ve ekrana bakar. Bu sebeple sakar, beceriksiz görünen, acıktığının bile farkına varamayan biri haline gelebilir.
• Zihinleri gerçek ihtiyaçlarından uzaklaşır ve bilinçli dikkatleri, irade gelişimleri yüksek oranda zarar görür.
• Oturma şekline, elinde telefonu tableti tutma şekline göre vücudunda ağrılar, postüründe bozulmalar meydana gelebilir.
• İzlediği görüntülerde ya da oynadığı oyunlarda muhtemelen ses, ışık, görüntü, hız ve hareket yoğunluğu vardır. Ekrandan kafasını kaldırıp gerçek dünyaya baktığında dünya çok sade gelebilir ve ekrandaki fazla uyaran seviyesine ulaşabilmek için oradan oraya koşturmaya, kafasını sallamaya, bağırıp çağırmaya başlayıp fazlaca hareketli bir çocuk haline gelebilir.
Montessori'ye göre el ve beyin eş zamanlı çalışmalıdır. Aksi taktirde gelişemeyen el, beynin de geri kalmasına neden olur. Bu ne mi demek? Televizyonda kozalak görüp kozalağın adını televizyondan öğrenen çocuk o anda kozalağa dokunamıyordur. Bir de ağaçtan düşen bir kozalağı eline alıp onun dokusunu, büyüklüğünü hissederken elindeki o nesnenin adının kozalak olduğunu öğrenen çocuğu düşünelim. O anda bu çocuğun eli ve beyni koordineli çalışıyordur. Özellikle 3 sonrasında 6 yaşından küçük çocuklarımızın ekranlardan uzak tutulması, oyuncak seçiminin özenerek yapılması gerekmesinin sebeplerinden biri de budur.
Elbette çocuklarımızın eğitimlerini online yolla aldığı şu günlerde onları ekranlardan tamimiyle uzak tutmak mümkün değil. Ama çocuklarımıza yaş gruplarına göre günlük bir limit belirleyip, bu limiti aşmamalarını ve bu zaman diliminde zararlı olmayan yayınlardan, oyunlardan faydalanmalarını sağlamak için bir şeyler yapabiliriz. Ekran başında olmadıkları ya da olmak zorunda olmadıkları saatleri de keyif aldıkları, gerçek dünyadan gerçek aktivitelerle zenginleştirebilmeleri için onlara rehber olabiliriz. Bazen bir yemeği birlikte hazırlamak bile onlar için oldukça keyifli ve gelişimlerini destekleyici bir aktivite olabilir.


Yazarın Diğer Yazıları