HELE SABREDİN

Tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de salgınla mücadele etmeye devam ediyor. Ülkelerin ciddi ekonomik kayıpları var. Diğer yandan ülke olarak içerde terörle mücadele ve ekonomik bir savaş veriyoruz. Doğu Akdeniz meselesi halen sıcaklığını koruyor. Tüm bu gelişmelere karşı maalesef içerde bu verilen savaşa bir destek göremiyoruz. Seçime 3 yıl varken hala Millet İttifakının adayı kim olacak sorusunun yanıtı aranıyor. Yahu beyler saha seçime 3 yıl var bu neyin telaşı? Abdullah Gül mü olacak? CHP kökenli mi olacak? Muharrem İnce mi olacak? Meral Akşener olur mu? HDP ne diyecek? Yeni partiler belirlenecek adayı destekleyecek mi? Son günlerde ekranlarda bu konu sıkça tartışılıyor. İyi de daha seçime 3 yıl var. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim tarihini net olarak açıkladı. 2023 yılında seçim olacak. Bu neyin telaşı? ABD Başkan adayı Joe Biden'in açıklamaları muhalefete cesaret mi verdi? Yeni partilerin kurulmasıyla AK Parti'den 2-3 puan mı düştü? Kamuoyu araştırmaları Millet İttifakının zafer kazandığını mı gösteriyor? İktidar partisinin ve Cumhur İttifakının diğer ortağı olan MHP'den de erken seçime dair bir emare de yokken bu telaş niye? "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyen Atatürk'ün partisi ülkenin önünde bulunan meseleleri bırakıp seçime odaklanmış durumda. Şimdiden İYİ Parti ile HDP arasında yol bulmaya çalışmaları, gayretleri var. Masanın üstünde ekonomi var, terörle mücadele var, Doğu Akdeniz meselesi var, Libya, Suriye meseleleri var. Bu meselelere karşı parti sözcülerinden 1-2 cılız ses yükseliyor ama parti genel başkanlarında tık yok. Yahu önce iktidar olacağınızı düşünüyorsanız seçimden hemen sonra bu meselelerle siz uğraşacaksınız. Hele çıkın da siz nerede duruyorsunuz onu açık açık paylaşın bu milletle. Özellikle CHP'nin böyle bir kaygısı yok. Kendi vekillerinin dediği gibi "AK Parti en güzelini, en doğrusunu yapsa da biz muhalif olacağız” anlayışında oldukları ve şuan Türkiye'nin meselelerine dair en küçük bir çalışma yaptıklarını düşünmüyorum. Tayyip Erdoğan'sız bir Türkiye hayali kuran ülkelerle aynı paralelde bir düşünce hakim. Peki İYİ Parti ne düşünüyor? Milliyetçi seçmen kitlesi olan bu partinin görüşü ne? Amalı, fakatlı, lakinli konuşmalar güven vermiyor. Başka bir partinin Genel Başkanı çıkıyor "Efendim doğru yapılıyor ancak diplomasi iyi kullanılmalı” diyor. Evet doğru ancak diplomasi için "haklarımızdan vazgeçin” diyerek şart koşanlarla nasıl diplomasi yapılacak? Türkiye kaderini çizecek kararlar alırken birilerinin böyle bir süreçte seçimle, adayla uğraşmalarını bu millet görüyor. Bu millet bu ülkeyi kararlı bir şekilde yönetecek kadrolara mı emanet edecek? Sadece seçime odaklanmış ve sonrası olmayan partilere mi destek verecek? Merak etmeyin az kaldı. Hele 3 yıl bir sabredin.

 

Ülkemizde ilk defa 11 Mart'ta görülen korana virüs vakasının ardından ciddi önlemler alınmış, kısıtlamalar, kapatmalar, maskeler derken ciddi bir mücadele ile günlük vaka sayıları 700'lü rakamlara kadar düşmüştü. Yeni normalleşme süreciyle birlikte tekrar yükselişe geçen rakamlar bizi endişelendiriyor. Ekonomiden, eğitime, dini yaşantımızdan, sosyal yaşantımıza kadar her alanda bunalım yaşıyoruz. Asker uğurlamaları, cenaze törenleri, taziyeler, düğünler, toplu organizasyonlar derken tam bitiriyoruz durumundan yeniden başa döndük. Sadece biz değil Avrupa'da da ciddi bir yükselme söz konusu. Geçtiğimiz günlerde Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Hüseyin Uysal hocamızı haber bülteninde ağırladık. 1900'lü yılların başında buna benzer bir salgının yaşandığını ve 8 yıl sürdüğünü söyledi. Eğer tedbirler alınmazsa her evden bir cenaze çıkar diyerek ekledi. Açıkçası aşı çalışmalarında başarı sağlanamazsa bu salgın kolay kolay bitmeyecek. Çünkü 2. Defa bu virüse yakalananlar var. Ailemiz adına, toplum adına daha genel olarak insanlık adına dikkat etmemiz, önlem almamız gerekiyor. Bu köşede her defasında yazdım yazmaya devam edeceğim. Her ölümün sorumluluğu üzerimizdedir. Bu salgını ciddiye almayanlar, maske takmayanlar, kurallara uymayanlar bu ölümlerin sorumluluğu sizdedir bilesiniz. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları