İki İsim, İki Parti

Yakın süreçte siyasi hayatımıza iki yeni parti daha katılmaya hazırlanıyor. 2019 yılı bitmeden muhtemelen parti isimlerini, programlarını, kadrolarını görmüş olacağız. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan "AK Parti'nin temel ilkelerinden uzaklaştığı” gerekçeleriyle ayrıldığı ve aynı ilkeler üzerinde ekonomik ve toplumsal barışı yeniden tesis etmek amacıyla yeni bir yola gireceklerini söylüyorlar. Eski teşkilat mensuplarından, eski vekillerden istifalar yaşanıyor. Ali Babacan'ın "Merkez Sağ” için kolları sıvadığını, geçmişte ANAP ve DYP'de siyaset yapmış isimlerle bir araya gelip yeni parti için görüş aldığını duyuyoruz. Konya'dan da eski il başkanlarını davet ettiği gelen bilgiler arasında. Evet bakıldığı zaman Türkiye'de bir merkez sağ eksiği görülebilir ancak merkez sağ parti çalışmalarını yürütürken basına da yansıyan halis muhlis solcu Zülfü Livaneli'nin yeni harekete davet edilmesini anlayamadım. Abdullah Gül'ün desteğini alarak yürüyen Ali Babacan sadece ekonomik söylemlerle mi var olacak. Mesela Filistin'e bakışı ne olacak? S-400 meselesi hakkında ne düşünüyor? Akdeniz'de petrol arama çalışmalarını doğru buluyor mu? Bu meseleler çok önemli zira ekonomimizi rayından çıkartan ve bize baskı yapılan konu başlıkları bunlar. Yani ABD ile anlaşıp Suriye'nin Kuzeyindeki gelişmeleri görmezden mi geleceğiz? Toplumsal uzlaşma derken kiminle, nasıl uzlaşacağız? Mesela içerdeki Fetöcüler serbest mi kalacak? Demirtaş serbest kalıp HDP'li belediye başkanları yeniden göreve mi dönecek? Vatanına ihanet eden Can Dündar uzlaşma adına Türkiye'ye gelip özgürce Tv de boy gösterip özgürce bu ülkeyi kötüleyebilecek mi? Bu ülkenin ekonomisine dışardan müdahale eden ve yine ekonominin rayına girmesine yardımcı olacak sözde müttefiklerimizin bu talepleri mutlaka olacaktır. Bu talepler karşılanacak mı? Diğer yandan Konya'mızın evladı sayın Davutoğlu'nun yeni yol haritası ne olacak? Yani genel söylemler beni tatmin etmiyor. Milletle kucaklaşma, şeffaflık, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele, toplumsal barış sözcükleri kulağa hoş gelse de içini doldurmadan emin olamıyorum. Bu ülkede herkese mavi boncuk dağıtamazsınız. Onun için her iki isimde özellikle bu konularda net olmalı. Tabi bu süreçte AK Parti nasıl bir strateji izleyecek. Eğer İstanbul seçimlerinde yapılan hatalar zincirine bu süreçte de devam edilirse çok kan kaybedilir. Her gideni "hain” görmek kaybettirir mesela. AK Parti 4 yıl seçimsiz bu dönemi iyi değerlendirirse yeni isimlerin tabela partisinden öteye geçemeyeceklerini gösterir. Ancak yapılan hatalar tekrarlanırsa yeni partilerin oy devşirmeleri CHP'ye yarar. 2023 yılında CHP'nin muhtemel adayı İmamoğlu yeni başkan olur. O zaman muhafazakar, milliyetçi, İslamcı, sağcı kesim giden iktidara el sallar. Önümüzde seçimsiz neredeyse 4 yıl var. Bu süreçte vatandaş ne iktidar ne de muhalefetten seçim kelimesini dahi duymak istemiyor. Seçime kadar AK Parti şimdiye kadar yaptıklarını ekonomi adımlarıyla taçlandırabilir, terörü bitirebilir, Suriye'de istikrar sağlanıp Suriyelileri kendi vatanlarına gönderebilir, Kıbrıs'ta dik durup petrol aramaya devam ederek petrol yada doğalgaz bulabilir, kendi otomobilimizin seri üretimi başlayabilir. Diğer yandan CHP 2023 yılında iktidarı almak içim İmamoğlu'nu parlatmaya devam edebilir, iktidarın açıklarını bulmaya, diğer partilerle arasını iyi tutup güçlü bir ittifak için gerek zemini hazırlayabilir. Yeni partiler kendi yol haritalarını çizip teşkilatlarını kurabilir, kendilerini millete anlatabilir, iktidar ortağı mı yoksa iktidar alternatifi mi olacaklarını iyi görür ve ona göre siyaset çizgilerini çizerler. Bu süreç siyasi hayatımız için ilk defa bu kadar önem arz ediyor. 2 Yeni hareketin geleceğini birazda AK Parti'nin performansı belirleyecek. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları