Konya'da kültür rüzgarları esiyor. Her Dernek, Vakıf ve Sivil Toplum Kuruluşu; gençliğe tarihini doğru öğretmenin çabası içinde. TYB, Aydınlar Ocağı, Selçukya, Birlik Vakfı, Hisder, Ensar vakfı ve adını sayamadığım birçok kuruluş adeta yarış yapıyor; kültür konusunda.
Geçtiğimiz Salı günü Konya Aydınlar Ocağı'nda Sultan Abdülhamid Hân'ı Mahmut Sami Ramazanoğlu İHL Öğrencisi Ahmet Canlı anlattı. Küçük yaşına rağmen kürsü hakimiyeti, hitabeti, konuyu iyi çalışması ve dinleyenleri sıkmadan konuşması takdir topladı. Âsım'ın nesli artık meyveye durdu.
"Ulu Hakan ve Gök Sultan Abdülhamid Hân, Türk tarihinin gördüğü en büyük inkılapçısıydı” diyerek söze başlayan öğrencimiz şunları dikkatlerimize sundu;
"Osmanlı'yı 30 küsur sene tek başına ayakta tutan, dışardan yediği tüm darbelere rağmen yıkılmayan, modernleşmemizin mimarı, halkının ve yaşarken de öldükten sonra da dünya Müslümanlarını sevdalısı Halife-i Müslimin Sultan Abdülhamid Han, Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. Padişahı ve İslâm âleminin 113. halifesi.
"O, değeri anlaşılmayan bir Sultan'dı. Tüm hayatını Osmanlı'ya adayan büyük sultan Abdülhamid 21 Eylül 1842'de Payitahta doğdu ve Beylerbeyi Köşkünde 10 Şubat 1918'de hayata gözlerini yumdu. Devrin en iyi hocalarından eğitim alan Abdülhamid, Edebiyat, tarih, İslam ilimleri ve hat sanatının yanı sıra musikiyle de meşgul olmuştur. İyi bir piyanistti. Ayrıca üst düzey eserler çıkaracak kadar marangozluk öğrenmiştir. Günde 16 saat çalıştığı söylenen Sultan Abdülhamid'in ayrıca, zekâ ve hafızasının muazzam derecede güçlü olduğu belirtilmektedir. Onun cenazesinde halk sokaklara dökülmüş, "Bizi bırakıp da nereye gidiyorsun ey Abdülhamid!” diye yas tutmuştur. Fakat o, tahtındayken de değeri anlaşılmayan bir Sultan'dır.
Abdülhamid, Avrupalıları 30 sene uyuttu! Berlin Antlaşması'yla devletin dizginlerini eline alan Abdülhamid'in dış politikası (denge politikası) ve siyasi dehası konusunda şunları anlattı:
"Bir yandan İngilizlere göz kırparken diğer yandan da Almanlara göz kırpıyor. Fransızları Ruslara karşı kışkırtırken diğer yandan da Osmanlı ordusunu kuvvetlendiriyor. Anlayacağınız Avrupalıları 30 sene kadar oyalıyor, hatta ve hatta ayakta uyutuyor.”
O, Türk tarihinin gördüğü en büyük inkılapçıydı”
Sultan Abdülhamid hilafeti, İngilizlere karşı Hindistan'da "politik bir güç” olarak kullandı ve Hicaz Demiryolu'nu da Ümmet-i Muhammed'in verdiği muhteşem destek ile borçsuz ve harçsız yaptırdı. O, Türk tarihinin gördüğü en büyük inkılapçıydı. Ne harfini almak istedi Batı'nın ne aile kültürünü ne de kanunlarını. Bir tek modern sanayisini taşımak istedi o. Çobanların dahi okuma yazma öğrenmesi için okul açtırdı. Atalarının ve Çavuş nahiyesinden Memiş Efendi, Konya'dan Sadreddin-i Konevî başta olmak üzere Anadolu'da yetişmiş büyük zatların türbelerini yaptıran ilk Sultan odur. Telefonun icadından hemen beş yıl sonra Osmanlı'ya geldiğini kaçımız biliyor?
Kendisine bombalı suikast düzenleyen bombacıyı dahi affeden bir insana Kızıl Sultan diyenlerin kanı kurusun!”
Aydınlar Ocağı'nda daha nice değerlere yer verildi. Her Salı; "Aydınlar Ocağı Günü”. Mutlaka bir program vardır. Kimse eli boş dönmez. Yirmi yılı aşkındır hiç aksatmadan, kış- yaz, ramazanları dahil devam eden, uzun soluklu bir kültür derneği. İşte onun için Aydınlar Ocağı! Sabrı, azmi, gayreti, kararlılığı ve samimiyetiyle gönüllere taht kuran başkan Mustafa Güçlü'yü tebrik ediyorum. Gerçekten soyadı gibi Güçlü!
Başkalarını bilemem ama şahsen bendeniz çok istifade ediyorum Aydınlar Ocağından. Işık saçıyor, ilim, irfan dokuyor…
Aydınlar Ocağı!
Fikirin sanatın, hür mekânıdır,
Aydınlar Ocağı, gönüller dostu
İlim ve irfanın, tam medarıdır
Aydınlar Ocağı, gönüller dostu!
İnsana haz verir, bilgiler sunar,
Güçlüdür ışığı, sönmeden yanar
Allah'a isyansız, Rahmanı anar,
Aydınlar Ocağı, gönüller dostu!
Güneştir yıldızdır, tek yol gösterir,
Hakikati sunar, hak yol gösterir,
Bilgilerle sular, ak yol gösterir,
Aydınlar Ocağı, gönüller dostu!
İncitmez incinmez, toprak misali,
Şeb-i arus bilir, o Hak visali,
Yunus ve Mevlana, Hallaç timsali,
Aydınlar Ocağı, gönüller dostu!
