Bitmeyen Sevgi

Allah'a hamdolsun, şimdiye kadar birçok kitaba imza atmayı Rabbim nasip etti. Hayatım boyunca hayran olduğum, eserlerini okudukça, yaşantısına baktıkça hayranlığımın artmasına sebep olan değerlerimiz, bana, beni hatırlatıyor. Özümüzü, aslımızı, kendimiz olmayı öğütlüyor. Bu değerleri, kendimce anlamak, etrafıma anlatmak ve fikirlerinden istifade etmek için kitap çalışma ağırlığını Mevlana'ya hasrettim.

Bir insan düşünün, durmadan; barıştan, kardeşlikten, sevgiden, ilerlemeden, dostluktan dem vursun.

Bir insan ki, bütün hayatı; Kuran olmuş. Tamamen ömrünü İslam'a adamış, etrafına yaşantısıyla örnek olmuş.

Bir insan tasavvur ediniz ki, her dinden, her ırktan, her milletten, her ülkeden, her coğrafyadan, her mezhep ve meşrepten insana kucak açsın.

Hz. Mevlana, Kuran dostu, Peygamber âşığı, İslam'ın bendesi olmuştur. Yaydığı sevgi mesajları, kaynağını İslam'dan alır.

"imandır o cevher ki ilahi ne büyüktür,

İmansız paslı yürek sinede yüktür”

Hz. Mevlana; herkese hoşgörüyle yaklaşmış, hoşgörüyle bütün; kin, düşmanlık, nefret kapılarının kapanmasına sebep olmuştur.

Onun için eserleri, özellikle mesnevi, Daha önce 17 dile çevrilmişken, şimdi de; Çince, Kazakça ve Yunanca tercümesi tamamlanmıştır. Mesnevi böylece 20 ayrı dilde okunabilecektir. Ayrıca Hıristiyan dünyasının ruhani lideri Papa'nın da bulunduğu birçok isme gönderilmiştir. Mesnevi'nin Korece ve Azerice'ye çevirisi için çalışmalar ise sürüyor.

Mevlana'nın hoşgörü konusunda bakınız neler diyor;

"Sıcak da söylese, soğuk da söylese; hoş gör ki, sıcaktan, soğuktan ve cehennem azabından kurtulasın.”

"Âlemin ayıbını söyleyen, daha fazla yol kaybeder. Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını görür. Kim, birisinin ayıbını görürse, o alınır, o ayıbı kendisinde bulur. Çünkü insanın yarısı ayıptandır, yarısı gaybtan. Sende o ayıp yoksa da yine emin olma. Olabilir ki o ayıbı sen de yaparsın, günün birinde o ayıp, senden de zuhur edebilir:”

”sakalın çıkmıyorsa, başka sakalsızları kınama”

"Ayıplar, pirler reddettiğinden ayıp oldu. Kayıplar, onlara hasedi yüzünden kayıp kesildi.”

"Balçığın içinde tevile ruhsat vermektesin. Çünkü oradan gönlünü almak istemiyorsun ki.”

"İşi çok karıştırmayın da, sırrınızı açmayayım, önünüzü, sonunuzu söylemeyeyim.”

"Dostların hatası, yabancıların doğrularından daha iyidir:”

"İbadetteki ihlası Ali'den öğren. Allah aslanını hilelerden arınmış bil. Savaşta bir yiğidi alt etti, hemen kılıcını çekip üstüne saldırdı. O, her peygamberin, her velinin öğündüğü Ali'nin yüzüne tükürdü. Ali, derhal kılıcını elinden attı, onunla savaşmadan vaz geçti. O savaşçı er, bu işe, bu yersiz af ve merhamete şaşırdı. Dedi ki: "Bana keskin kılıcını kaldırmıştın, neden kılıcı indirdin ve beni bıraktın? Benimle savaşmadan daha âlâ ne gördün de, beni avlamadan vaz geçtin? Ne gördün ki bu derecede kızgınken kızgınlığın yatıştı? Böyle bir şimşek çaktı, sonra sönüverdi?

Ne gördün? O gördüğün şeyin aksi bana da vurdu. Gönlümde, canımda bir şule parladı. Yiğitlikte Allah aslanısın, mürüvette kimsin, bunu kim bilir?”

Bizler böyle bir sevgiyi ikame edemez miyiz? Her birimiz, ismen olmasa da, davranışça Mevlana olamaz mıyız? Denemekte fayda var diyorum. Ne kaybederiz, neyimiz eksilir, sevgiyi kendimize rehber edince?

 

(Kaynak: ÖZTÜRK Kazım, Mevlana'nın tefekkür Dünyası, Tebeşir Yayınları, Konya)

 


Yazarın Diğer Yazıları