CHP: Olmadı, Olmuyor, Olmayacak
Ağaların eli tutulmaz
REĞÂİB GECESİ BİR GECE DEĞİL BİR YÖN TAYİNİ
Sûfî bir ses işittim uzaklardan…
YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR…
Veeeee nihayet! Güzel futbol güzel sonuç…
Seküler kesimin çatallı dili
AKLINI VE ALNINI TERLETENLER
SEVDALISIYIZ
Meşruiyetin Olmazsa Olmaz 3’lüsü
ÜÇ AYLARA KAVUŞMANIN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ
Bahanesiz Maçtan Hüsran Çıktı
AHLAK VE VİCDANIN SESİ MISIRLI YAZAR MUSTAFA LUTFİ EL-MENFALUTİ
CUMHURİYET OLMASA BİZ OLMAZ MIYDIK?
EĞİTİMDE BİR MİLAT BAŞLAMALI MI?
TEKNOKRATİK TEK DÜNYA DEVLETİ
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
İnsanda nefs ve ruh olarak iki zıt kutup mevcuttur. Sufi gelenekte hakikat bilgisini elde ederek kötülüklerden uzaklaşılabilinir. Çalışmayla, gayretle Kur'an-ı Kerim'in ifade ettiği hakikate ulaşmak mümkündür.
Konya Büyükşehir Belediyesi ile Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırmaları Enstitüsünün ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu hafta Selçuk Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü Tasavvuf Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Işıtan tarafından "Mevlâna ve Barış” konulu bir konferans verildi.
Doç. Dr. İbrahim Işıtan'ın dilinden Tasavvufi davranış;
İnsanoğlu, zihni olarak elde ettiği bilgiler yetersiz kalınca yeni arayışlar içinde kalır.
Uygulama marifete dönüşememişse bilgi kişide hazımsızlık yapar.
Yeryüzünde barışı sağlama problemi Hz. Adem'in çocuklarıyla başlamıştır.
Yeryüzünde barışın sağlanmasını engelleyen İnsanın nefsânî arzu ve istekleridir.
Kalp ne tarafa dönerse onun şeklini alır.
Tasavvufileşme dünya nimetlerine meyletmemektir.
Sûfî gelenek, bireysel bazda barışın sağlanması için müşahede yöntemiyle elde edilen Hakikat Bilgisini gerekli görür.
Her türlü dünyevî ve uhrevî çıkarlardan uzak bir zühd anlayışı bireysel ve sosyal barışın kaynağıdır.
Mevlana, barışı sağlamak için şu ilkelere dikkat edilmesini ister:
Barışı sağlamanın yollarından biri; "fakr makamını yaşamak”tır. Mal ve saltanatı gönlünden kovduğu için Süleyman kendisini miskin diye adlandırır. Havayla dolu, ağzı kapalı testi, büyük suyun üstünde gider. Dervişlik havası içte olunca insan dünya suyu üstünde kalır. Bu dünyanın bütün mülkü onun olsa da, onun gönül gözünde mülk bir şey değildir. Öyleyse gönül ağzını bağla ve mühürlenmesini iste. Rum kayzerinden Medine'deki Hz.Ömer'e gelen elçi halifenin sarayını sorduğunda şöhretten uzak dervişler gibi bir kulübede kendisini bulur.
Bir başka barış yolu; vahdet makamında bulunmaktır. Aynı dili kullanmak, akrabalık ve bağlılıktır. İnsan, yakın olmayanlarla bir arada tutsak gibidir. Gönüldaşlık, dildaşlıktan daha iyidir.
Günümüzde Müslümanların siyasal birliği olmadığı için Batı, Ortadoğu'da Selefi akımları kullanarak bölgeyi cehenneme çevirmiştir…
O dönemde Mevlana bu güzellikleri söylemiş ve uygulamıştır. Günümüzde neden olmasın? Bugün; bir, Mevlana, bir, Yunus, bir, Hacı Bektaş, bir, İbni Arabi, bir, Sadreddin Konevi… gibi ilimde, dini uygulamada, insanların gönlüne girmede zirveye çıkmak mümkün olamaz mı?
AKLINI VE ALNINI TERLETENLER
ANADOLU İRFANI
KUR’ANLAŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR
MEVLANA’YI ANLAMAK
KURALLARA UYMAMAK BAŞIMIZA GAİLE AÇIYOR!
SÜNNETULLAH
SIRATIN ÜSTÜNDEYİZ
ZULMEDENLER, ASLA HUZUR BULAMAZ!
ÖĞRETMENLER GÜNÜ
GİZLİ AJANDAMIZ OLMASIN