Yapamadın İsmail Hocam Kabul Et Artık

Bir ara üst sıralara tutunabilme fırsatlarını ucuzca harcayan Konyaspor için hedef netleşmişti: Ligde kalmak…

Sezonun ikinci yarısına başlayacağı ilk maçta aynı hedefte olduğu rakibi Gençlerbirliği idi. Ligin en zayıf ekiplerinden gördüğüm Gençlerbirliği karşısında beklenti mutlak galibiyetti.

Sezon içinde değişik nedenlerle tam kadro maçlara çıkamayan Konyaspor, artık en geniş kadro ile bir maça hazırlanmış, bahanesi olmayan bir takım durumundaydı. Bay geçtiği haftada içinde dinlenme, uzun zaman hazırlanma fırsatları ile de rakibine göre avantajlı olan taraftı Konyaspor…

Maç başladığında ise topu rakibe bırakıp yakalayacağı hızlı atak fırsatlarını değerlendirmeye çalışan Gençlerbirliği vardı. Hedeflerine göre rakibine yenilmemeyi değerli görüp araya sıkıştıracağı golle galibiyet almayı da ihmal etmeyen anlayışla altın fırsat kovalayan takımdı Gençlerbirliği…

Karşılama da kalan rakibi karşısında topu ayağında tutan, fazla pas yapma fırsatları yakalayan taraf Konyaspor olsa da sonuca etki edecek gol pozisyonları üretme anlamında etkili değildi. Yakalanılan tehlikeli olabilecek atak fırsatları da Kravets tarafından ucuzca harcandı.

Sahada çok kötü bir Kravets vardı. Pas vermesi gereken zamanlarda bencillik yapan, attığı şutlarda çok etkisiz kalan, bazı toplarda dokunuş dahi yapamayan bir görüntüdeki Kravets'in formsuzluğu bir tarafa zihniyetinde de oluşan bir bulanıklık görünüyor. Takım için, takımın kazanması için oynayan bir Kravets gitmiş, kendi zevkini tatmin etmek için oynayan bir Kravets gelmişti bu maçta… Acaba Kravets'deki bu değişimi oluşturan ne?

Maç boyunca birbirine benzeyen etkinlikleri izlerken Konyaspor'un gol atabileceği ile ilgili bir umut, bir beklenti hiç oluşmadı. Bırak gol atmayı gol atma umudunu dahi oluşturamayan bir oyun sergiledi Konyaspor.

Buna karşılık acaba ters bir atakta kalede Konyaspor'un kalesinde gol oluşur mu korkusunu hissettik. Maçın en net iki pozisyonunu Gençlerbirliği, Sefa ve Polamat ile değerlendiremedi. Şunu da diyebiliriz ki Gençlerbirliği'nin bu maçta galip gelmesi hiç şaşırtıcı olmazdı.

Kadro darlığını yaşadığımız zaman dilimini iyi atlatmamızda İsmail Kartal'ın katkısı olduğunu söylemek yanlış olmaz. O İsmail Kartal ne oldu da ligin en zayıf takımı karşısında kadronun en geniş olduğu maçta Konyaspor'u aciz duruma düşürdü.

Kısır döngü… Zaman geçiyor sezonlar değişiyor ama Konyaspor birbirine benzeyen olayları yaşamaktan kurtulamıyor. Bir görememezlik ve beceriksizlik var. Fakat daha kötüsü bu görememezlik ve beceriksizliği kabullenmemek… Bu kısır döngünün ana nedeni de bu olsa gerek.

Bir teknik direktörden takımını en iyi şekilde maçlara hazırlaması beklenir. Avantajlı bir şekilde hazırlanma fırsatı bulduğu Genlerbirliği maçına Konyaspor'un iyi hazırlanmış olduğu söylenebilir mi?

Bir teknik direktörden futbolcuları geliştirmesi beklenir. İsmail Kartal'ın hangi futbolcuyu geliştirdiğini söyleyebiliriz? Aksine çoğu futbolcunun geriye gittiğini, çoğu futbolcunun sorunlar yaşadığını ve başka takımlara gitmekte olduğunu görüyoruz.

Takımdaş olmak, aynı hedef birlikteliğini duyguların getirdiği motivasyonla yüksek fiziksel mücadele arzusuna dönüştürmek… Bunları görebiliyor muyuz Konyaspor'da? Oysa bu durumların oluşmasında veya oluşamamasında da sorumluluk teknik direktöründür.

Bir teknik direktör transfer dönemlerine takımın eksik yerlerine doğru futbolcuların takviye yapılmasını planlar. İsmail Kartal'ın ise sakatlık yaşamış, uzun süredir maça çıkmamış ondan da öte takımın eksikliğini giderecek tarzda olmayan bir futbolcuyu transfer etmesi ve maç kaybetme pahasına gelir gelmez oynatması nasıl açıklanır? Sahi hocam Diomande mi, Konyaspor mu sizin için daha değerli? Konyaspor'un çıkarları öncelik olması gerekmez miydi?

Bir takımda futbolcuların teknik direktörlerine olan inancı çok önemlidir. Hocalarına inanarak mücadele eden Konyasporlu futbolcular göremedim ben… Futbolcuların hocalarına inancı kaybettiren ve takımdaş olmayı en olumsuz etkileyen şey ise takım oluşturulurken adaletsiz olunduğu duygusudur.

Önceki yazımda da yazmıştım İsmail Kartal takımın sahibi değil teknik direktörü olmalıdır diye ama bu da doğru değilmiş… İsmail Kartal teknik direktörlük görevini zaman kaybetmeden teslim etmesidir doğrusu. Aksi durumda yukarıda saydığım nedenlerden dolayı devam edecek birliktelik hem İsmail Kartal, hem Konyaspor için fazlasıyla hasarlar oluşturan bir süreç oluşturacaktır.

Takımın gidişatını yukarıda anlattığım Kravets'in tutumlarındaki değişiklikten daha iyi anlıyoruz. Ve hocam arada onarılamaz ve

giderilemez çoğalan öfke duygularına karşılık devam etmeniz sizce ne kadar doğru?

Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları