MİMARİ

Bugün hem mimarlar hem de Dünya Çocuk günü. Günlere tek tek isim bulmak işini bazen abartsak da; mesela çorabının tekini bulma günü, sarılma günü, hamburger yeme günü vb. gibi… Yine de hayata her pencereden bakabilme, anların, insanların önemini anlayabilme adına güzel olduğunu düşünüyorum.

Madem günler birleşti; anlamları da birleştirelim diyorum. Mimarlar; hayalleri çizgiye dönüştürebilen insanlar hatta bazı mimarlar ayakta durabilen şiirler yazarlar. Mimar Sinan gibi… Eserlerine bakmaya doyamaz, sanatına hayran kalırsınız.

Mimarların imzası nasıl eserlerinde okunursa; anne- babaların imzaları da çocuklar üzerinde okunur.

Bir lokantada 5-6 yaşlarındaki çocuk, masalar arasında bağıra bağıra araba sesi çıkartıp, güya oyun oynuyorum diye boş bardaklara tükürüyor. Sesini bazen o kadar abartıyor ki; yan masalarda oturanlar birbirlerini duymakta zorlanıyor. Hiç kimse huzurlu yemek yiyemiyor fakat çocuğun anne babası çok sakin. "Çocukları özgür olacakmış, çocuk bu yaşlarda dur demeyi bilmezmiş, ruhu yara alırmış”

Hangi pedagojik bilgi bilmiyorum ama” özgür çocuk” yetiştirme adı altında sınırlarını tanımayan, sosyal hayata uyumsuz, başkalarını önemsemeyen bireyler yetiştirmek annelik-babalık değildir diye düşünüyorum.

Çocukların hayalleri özgür olsun. Bir resim çizerken hayalindeki çiçek gökyüzünde ise” olmamış bu” diyip yere indirmeyelim. Renklerine kendi karar versin, şeklini kendi çizsin ama davranışlarının bir sınırı olduğunu bilsin.” Sen konuşurken, oyun oynarken başkaları rahatsız olmamalı , bir başkasının eşyasına zarar vermemelisin” diyerek güzel hatırlatmalar da bulunmaz isek; gittiği parkta oyuncak zarar veren, yolda yürürken ağaca tekme atan, dallarını kıran, arkadaşlarına vuran, misafirliğe gittiği evin eşyalarına zarar veren bir çocukla baş başa kalırız. İleriki yaşlarda ise zamanın, eşyanın, insanın kıymetini bilmeyen bir gençle…

Onların odalarına kapıyı vurarak girmeliyiz ki; onlar da başkalarının mahremiyetine saygıyı öğrensin. 5-6 yaşında bile geleceğin yetişkini gibi bakmalıyız gözlerine… Oyunlarını yaşamalı ama Sorumluluğunu bilmeli, kendisine saygı duyup, sevmeli…

Oklahoma‘da güneşli bir öğleden sonrası Bobby Lewis, iki küçük oğlunu mini golf oynamaya götürmüş. Biletçiye yaklaşmış ve "biletler kaç lira” diye sormuş. Genç adam:

- Büyükler üç, daha doğrusu altı yaşından büyük herkes 3 , altı yaşından küçükler bedava demiş. "Çocuklarınız kaç yaşındalar”

- Avukat üç, doktor yedi yaşında ,( olmak istedikleri meslek) sanırım 6 $ vereceğiz. Biletçi:

- Bayım , üç dolar kâra geçebilirdiniz. Büyüğün altı yaşında olduğunu söyleseniz olurdu, ben nereden bilecektim? Demiş. Bobby; "evet bu doğru ama çocuklar doğrunun ne olduğunu biliyorlar.”

Çocuk yetiştirmek bina inşa etmek gibi; eksik bir demir , tuğla sağlamlığınızı alır. Mimarisindeki bir hata ise eseri çirkinleştirir….


Yazarın Diğer Yazıları