ABD EMPERYALİZMİ VE ORTA DOĞU

Değerli tarih dostlarım İsrail Terör Örgütünün Gazze'ye yönelik saldırıları ile birlikte Orta Doğu İslam coğrafyası kaçınılmaz olarak yeniden dünyanın gündemine oturdu. Filistin coğrafyasında yaşanan ve hiçbir insanın vicdanını kabul etmesi mümkün olmayan görüntüler bizim de vicdanımızı yaraladı, öfkemizi büyüttü ve bir o kadar da imanımızı yeniden sorgulama ve tazeleme ihtiyacını ortaya çıkardı.

Orta Doğu, insanlık tarihi boyunca bilgeliğin, erdemin, faziletin ve hukukun hayat bulduğu ve dünyaya dağıldığı bir bölgeydi,

Tarihte bilinen ilk şehirlerin, mabetlerin ve toplu yaşam merkezlerinin hayat bulduğu bir bölgeydi.

Bilim hayatında bir disiplin kazanmış hemen hemen tüm bilim dallarının ilk doğum noktası Orta Doğu'ydu.

İnsanlık tarihinin en eski ve köklü medeniyetleri olan Sümerlerin, Hititlerin, Mısır'ın, Fenikelilerin ve daha pek çok medeniyetin doğum ve yaşam noktasıydı Orta Doğu.

Yeryüzündeki bir peygamber ve vahiy geleneğine dayanan tüm inançların doğum merkezi Orta Doğu'ydu.

Kur'an-ı Kerim'de adı geçen 24 peygamberin hem yaşam hem de görev alanıydı.

Yine Kur'an-ı Kerim'de kutsal olarak tanımlanan tüm coğrafi unsurların tamamını bünyesinde barındıran bir bölgeden bahsediyoruz.

Merkezinde Kudüs'ün bulunduğu bizzat Cenab-ı Hak tarafından "çevresini bereketli kıldığımız” diye tanımlanan Tarihçilerinde "Bereketli Hilal” olarak tanımladıkları coğrafi alandır Orta Doğu.

 

İslam medeniyetinin adeta bir kundak misali içinde doğup büyüdüğü bilimden, sanata, edebiyattan siyasete kadar her alanda en parlak dönemlerini yaşadığı, dünyaya açıldığı bölge.

Dostlar ne acıdır ki insanlığın en kadim birikimlerini ve kazanımlarını hafızasında taşıyan bu coğrafya yaklaşık 150 yıldır hep kan ve gözyaşıyla anılır oldu. Önce İngiliz emperyalizmi ve onun bu bölgede besleyip büyüttüğü Siyonist İsrail terör yapılanması daha sonra bu emanete sahip çıkarak içinde bulunduğumuz 20. Yy.'ın kâbuslarla dolu hikâyesini kaleme alan ABD emperyalizmi…

 

Tüm bu süreçlerde bugün Ukrayna – Rusya savaşı ile birlikte Batı dünyasını Orta Doğu'nun enerji kaynaklarını kontrol altında tutmasının önemi her zamankinden daha büyük önem arzediyor. Bununla birlikte, gerekli diplomatik destek olmadan, Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarına ilişkin uzun süredir devam eden deniz egemenliği anlaşmazlıkları sorunu, şu anda var olan hassas barışı halini bozabilir. İki ülke arasındaki gerginlik artarken hem Türkiye hem de Yunanistan bu konuda ABD'den destek çağrısında bulundu. Trump, çoğunlukla Erdoğan'ın destekçisiyken, Biden daha önce Erdoğan'a yönelik birçok eleştiride bulunmuştu. Ancak Biden'in Türkiye'yi tamamen terslemesi olası değil. "Türkiye, Suriye, İran, Irak ve Karadeniz'in ötesinde Rusya ile sınır komşusudur. Bu yerlerdeki ABD politikası ne olursa olsun, Türkiye iş birliği içindeyken hareket etmek çok daha kolay ve daha az maliyetli olacak".

 

Batı emperyalizminin Orta Doğu'da kendilerine muhtaçlığının farkında olan Netenyahu tek başına İsrail'in imkânları ile söz konusu mücadelenin içinden çıkamayacağını bilmesinden dolayı Batı emperyalizmini tehdit eden bir üslup kullandığına şahit oluyoruz. Batı'nın da bu tehditleri ciddiye aldığına ve koşulsuz ve sınırsız destek verme kararlığı içerisinde hareket etiğini görüyoruz. Batı Siyonist ideallere destek vererek bölgenin istikrarsızlaşmasına katkı sağlamayı ve böylelikle bölge üzerindeki emperyal emellerinin devamlılığını bu vesileyle korumayı hesaplarken İsrail'de onların bu mecburiyetini istismar ederek kendi Siyonist emellerini gerçekleştirmeyi amaçlıyor.

Olayların en fazla korku üreten tarafı ise İsrail terör yapılanmasının söz konusu gelişmeleri bir fırsata çevirerek bugüne kadar Filistin toprakları içerisinde sürdürdüğü Siyonist politikalarını ikinci bir evreye taşımaya kalkışması ihtimali. Yani çevre ülkeleri içine alan bir yangına dönüştürerek tüm bölge ülkelerini içinden çıkılmaz bir kâbusun parçaları haline getirebilir. Özellikle Halep ve Şam havaalanlarını vurması bizim bu kanaatimizi pekiştirdi. Bu durumda her hangi bir bahane ile Güney Suriye'ye bir operasyon düzenleyerek Şam'ı kontrol altına alması bir anda İsrail'i bizim sınır komşularımız arasına dâhil edebilecek bir süreç olarak kapımızda duruyor gibi.


Yazarın Diğer Yazıları