 
                                    Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
 
                                    Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
 
                                    BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
 
                                    Değişen Gerçeklik Algoritması
 
                                    SADREDDİN KONEVİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI
 
                                    Münafıklık kötü müdür?
 
                                    KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
 
                                    Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
 
                                    İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
 
                                    KALİTE
 
                                    Dinin Geleceği
 
                                    TÜRKİYE’NİN KRİPTO KİMLİKLİ BEYAZ TÜRKLERİ
 
                                    Bambaşka bir Konya geliyor
 
                                    Bırakmanın İnceliği
 
                                    Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
 
                                    Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
 
                                    Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
 
                                    Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
 
                                    TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
 
                                    Efsanelerin Yemişi
 
                                    Rakamlarla Otomobil Piyasası
Bahçelikli bir evi vardı. Ama sağ taraftaki komşu ev, kendi evine çok yakındı ve bahçeleri bitişikti. Aslında bu ev kendisinin kiracısıydı. Ama gün geçtikçe bu ailenin konuşma üslubu ve ses tonları kendileri için bir imtihan halini almıştı.
Komşunun; şakalaşırken de, sohbet ederken de kavga tonunda kullandığı sesi yüzünden evlerinin içinde onlarla beraber yaşıyor gibiydiler. Özellikle de o cepheye bakan mutfak ve yatak odaları tam bir şenlikti.
Küçükten itibaren "komşudan gelen eziyetlere katlanmalı” düsturuyla büyütüldüğü için, çocuklarına da bunu öğütlüyor "sabredelim, bugün herhâlde sinirliler” ertesi gün "galiba misafirleri var” bir başka gün "bugün maç var ya, ondan” "ya bu hafta okullar tatil olunca evde eğlenecek bir şeyler arıyorlar galiba” gibi her seferinde bir bahane ile gürültüyü kabullenmeye ve örtmeye çalışıyordu. Ama hakikat şu ki; gecelere kadar süren bu ses fırtınasında yaşamak, uyumaya çalışmak kendisini de, ailesini de çok zorluyordu. "Yüksek sesle konuşanlar ince konuları düşünemez” der büyükler. Çünkü bağırmak psikolojik yenilginin işaretidir. Küçük bir çocuğa bağırdığınızda, ya da aniden yüksek sesli bir ortama girdiğinizde ilk yaptığınız şeye dikkat edin. Ellerinizle kulaklarınızı kapadığınızı göreceksiniz. Çünkü içinizi, duygularınızı istemsizce korumaya alırsınız. Yüreğinizi söylenen sözlere kapatırsınız. Bağıran ağızdan inciler de dökülse; onların yerden başka alıcısı olmayacaktır.
Peki; şimdi bir göz gezdirelim, kendimize ve çevremize. Arabasının anahtarını ya da gözlüğünü bulamadığı için "ya niye benim eşyalarımı yerinde bir bulamam " diye kendi dalgınlığını sesini yükselterek bastırmaya çalışan erkeği, çocuklar temizlediği odanın kapısını açtı diye fırtına koparan anneyi, benim kalemimin senin çantanda ne işi var diye ortalığı inleten ablayı, dolmuşa biraz yavaş bindi diye teyzeyi "ya teyze hem evinde oturmazsın, hem çabuk olmazsın” diye azarlayan şoförü görebildiniz mi?
Biz sıcak coğrafyanın insanlarıyız, tamam… Ama en küçük insanı ilişkilerimizde bile yüksek sesi kullanmaktan kendimizi korumalıyız.
"Ooo… selamun aleyküm Ahmet abi” diye bağırarak girdiğimiz bakkala bir de itinalı bir ses tonuyla girmeyi ve selam vermeyi deneyelim. Evimizde olsak bile konuşma üslubu ve tonumuzun içimizdeki cevheri yansıttığını unutmayalım. Hiç balkona oturup kargaları dinleyeyim diyeniniz var mı? Ama bülbülün sesi hepimizi tedavi eder sanki.
Son söz bize mutluluğun şifrelerini veren hayat kitabımızdan "yürürken ölçülü yürü, konuşurken sesini kıs, bağırarak konuşma, unutma ki seslerin en çirkini, avazı çıktığınca bağıran merkeplerin sesidir.” (Lokman,31)ACİZLİK
MAYA
BAŞARI
İYİLİK GÜNEŞİ
BELÂ
SIZI
HASTA ZİYARETİ
MUCİZE
Küçük Dağlar
ATOMLARIMIZ 2