KABIZLIK

Çağımızın getirilerinden dolayı hayatı hızlı yaşıyor, hareketsiz kalıp yetersiz beslenerek yaşam kalitemizi düşürüyor ve bunun sonucunda da sağlığımıza zarar veriyoruz. Ne yazık ki herkesin bu yaşam şeklini benimsemiş olması aslında durumun normalleştiğinin de göstergesi. Tam da bu noktada yaşam kalitemizi düşüren ve normalleşmiş olan, çevremden de sık sık duyduğum, sizden gelen istekler doğrultusunda da ele aldığım kabızlığı gelin beraber inceleyelim:

Özellikle batı toplumlarında görülen kabızlık; bir hastalıktan ziyade çeşitli belirti ve bulgularla kendini gösterir ve sindirim sistemini etkileyen sağlık problemidir. Genellikle doktorlar ve hastalar arasında farklı tanımlanır. Doktorlar dışkı sayısında azalma olarak tarif ederken hastalar ise dışkı yaparken zorlanma, sert dışkılama, ıkınma, tamamlanmamış boşaltım hissi olarak tanımlar. Kadınlarda erkeklere oranla, yaşlılarda gençlere oranla daha fazla görülür. Fiziksel hareketsizlik, düşük sosyoekonomik durum, cinsel istismara maruz kalma, depresyon semptomlarının varlığı, çeşitli ilaç kullanımı kabızlık için risk faktörleridir. Beslenme ile ilgili risk faktörleri ise anoreksiya nevroza, düşük posa ve yetersiz sıvı alımı olarak belirtilebilir. Nörolojik bozukluklar, endokrin ve metabolik durumlar, sindirim sistemi bozuklukları, hamilelik, demans, depresyon ve beslenme ile ilgili durumlar da kabızlığın sebepleri arasında gösterilebilir. Bu sebeple kabızlığın altında yatan sebep çok önemlidir. Uygun tıbbi tedaviyi işin uzmanlarına bırakacak olursak kabızlığı önlemek amacıyla uygulanan beslenme tedavisinde yeterli ve dengeli beslenerek tüm besin öğelerini ve posayı almak esas amaç olmalıdır. Bu noktada USDA (Amerikan Tarım Bakanlığı) günlük olarak 6-11 porsiyon tahıl grubu, 5-9 porsiyon sebze-meyve tüketimi önermektedir. Beslenmenin önleyici tedavi olarak kullanılmasının yanı sıra kabızlıktan muzdarip olan kişilerin de şikâyetleri beslenme yoluyla giderilebilir. Bu kişilerin diyetlerinde posa önemli bir yere sahiptir. Yapılan çalışmalar diyet ile beraber posa alımının kabızlığın şiddetini önemli ölçüde azalttığını gösteriyor. Doğal posa kaynakları kurubaklagil (%11-26), sert kabuklu meyveler (%5-14), kepeği ayrılmamış tahıl ürünleri (%4-7.5), sebzeler(%3-4,özellikle taze fasulye ve taze bezelye), meyveler (%1-2, özellikle kabuklu tüketim) olarak sıralanabilir. Verilen bu yüzdeliklere göre posanın en çok kurubaklagilde olması sadece kurubaklagil tüketilebileceği anlamına gelmemeli. Burada önem verilmesi gereken unsur posa tüketiminin tek bir kaynaktan ziyade çeşitli kaynaklardan tüketilmesi gerektiğidir. Unutmayın ki hiçbir besin tek başına bir probleme çözüm üretemez. Tabiî ki posa tüketimin de bir ölçüsünün olması gerektiği aşikâr. Eğer bir anda posa içeriği yüksek besinler tüketilirse karında gaz krampları, ağrı, şişkinlik ve ishal ortaya çıkar. Kararlı ve dengeli bir program için bir beslenme uzmanından destek alabilirsiniz. Elbette posa tüketimi ile beraber yeterli sıvı alımı da bir o kadar önem taşıyor. Sıvı alımı her ne kadar bireyden bireye farklılık gösterse de kabızlık şikayeti olan bireyin günde en az 1.5-2 litre sıvı tüketmesi gerekiyor. Tabii bu miktara çorba gibi yiyecekler ve kafeinli içeceklerin dahil olmadığını belirtmekte fayda var. Bunun yanında sıvı alımı ile beraber fiziksel hareketliliğin artışı da dışkılamayı düzenli hale getirir. Egzersizin kabızlığı önlemede ve tedavi etmede önemli bir unsur olduğu unutulmamalıdır.

Siz de yaşam kalitenizi düşüren sağlık problemlerinizi merak ediyor ve bu problemlerin tedavisinin beslenme ile ilgili olan kısmını bir profesyonelden yardım almak istiyorsanız firdevssak92@gmail.com mail adresimden bana ulaşabilirsiniz.


Yazarın Diğer Yazıları