Merhamet; Acımak Değil, Acıtmamaktır...

Evde bir eksiğim bir alacağım varsa dışarıya çıkmayı bakkala manava gitmeyi seviyorum. Eşimde seve seve alır gelir sağolsun ama ben arada dışarı çıkmayı seviyorum.
İnsanları gözlemlemeyi, site çıkışında duran devasa çöp bidonuna balıklama atlayan çocukları izlemeyi, topladıkları kolileri itina ile katlayıp arabalarına yerleştirdiklerini görmeyi seviyorum acımıyorum zira onlar işlerini yapıyorlar. Asalak yaşamıyorlar. Asalak demişken bence iş yapmayı sevmeyen kazaran bir işe girmiş, birilerinin sırtından geçinen, " ben çok dürüstüm” diye ortalıkta dolaşıp kan emicilere asalak derim. Neyse, konumuza dönelim. Her çıkışımda tansiyonumu yükselterek eve dönsem de seviyorum. Başlarsın manava doğru yürümeye kaldırımdan yürümek gerekir değil mi? Asla olmaz. Zira kaldırımların yarısı mavi renkte. Bu ne demek? " bisiklet yolu” alkışlıyorum güzel bir çalışma. Tabii bisikletliler bu yolu kullanmalı kullanmalı da ben nereden yürüyeyim? Kaldırımdan hanımefendi dediğinizi duyar gibiyim. Doğrusu da o tabii. Ama kaldırım yok zira arabalar park etmiş. Aaa ne güzel diyor. Her park edene selamlarımı gönderiyorum. Manav da öyle çok etiket değiştiriyor ki kendisi bile unutuyor bazen sattığı malın kazıkladığı fiyatı. Neyse ki kasa da okuma yapan makinalar var. Onlar okuyor. Ama bazen manav yetkilisi öyle doymamış ki onun gösterdiği fiyata bile itiraz ediyor. Gülüyorsun ağlanacak halimize...
Fırına uğrayıp ekmek almak gerek. İçeri giriyorsun tezgaha sıralamış ekmekleri elini uzatıyorsun dokunmak amaçlı değil sadece " şu, şu” demek için. Fırıncı: " abla dokunma elin temiz mi " diyor. Doğru aferin diyeceksin kesin elinde eldiven vardır diye düşünmeye başlıyorsun ki adamın eli ıslak eldivensiz ekmekleri elliyor. Kalsın kardeşim diyor çıkıyorum. Yürüyorum yürüyorum... malum pandemi var herkes dikkat etmeli maskeli olmalı filan filan...
Neredeeee bir beş on derken cımbızla çekmek gerekir maskeli beşleri görmeye hasret yürüyorum. Ellerim cebimde evden çıkarken biraz bozuk para koyarım cebime. Olur da ellini açan olursa birde " Allah rızası için” derse beş on kuruş uzatırım. Acımam ama acıtmamak isterim
Belki işi olmuştur el açmak
Belki de ihtiyacı vardır ve utanarak elini açmıştır. Bilirmiyim, bilirmisin kimde ne var?
Yeter ki senin gönlün temiz olsun olumsuzlukların da sana ders verdiğini bilerek kızarak da olsa gönül rahatlığıyla evimin kapısını açıyorum. Cebime elimi atıyorum.
Ohhh şükür diyorum.
Şükür az da olsa var ki verdim
Acımadım acıtmadım merhamet ettim ama acıtmadım...
Günümü tamamladım
Bir başka gün bir başka yolda bir başkasıyla yolumun acıtmadan çakışması dileğiyle...


Yazarın Diğer Yazıları