DOĞRU
Ben arabadayım; o karşı yönden geliyor. 9- 10 yaşlarında bir erkek çocuk. Bisikletiyle giderken, aldığı ekmeği düşürmüş. Bisikletini durdurdu, yere yatırdı, geriye koşup ekmek çantasını yerden aldı ve işte o güzel sahne;
çantayı öpüp alnına koydu ve tekrar bisikletine bindi.
Hemen ona yaklaşarak camı açtım ve yanımdan geçerken:
- Seni tebrik ediyorum, o ekmeği alıp öptün ya ; harikasın…
O ; utangaç bir gülümsemeyle selam verdi ve gitti.
Doğru ve güzel olanı seviyoruz. Doğru; "meyletme” kökeninden geldiği için belki, doğruya bir yönelimimiz var.
Özümüze güzel geliyor. Tabii özümüzü doğruda tutabilir isek .
Bazen biz doğruya değil de doğru bize uysun isteyebiliyoruz. O yüzden yere düşen ekmeği bile öpe koklaya alan, nimete; verenden dolayı saygı ve şükür duyan özümüzdeki doğruyu nasıl kaybediyoruz da; çöp kenarları ekmeklerle dolu olabiliyor, anlayamıyoruz .
Aralıklarla aynı branşta hizmet veren 2 doktorla tanıştım . İkisi de kadın doktor; birincisi hastalarına karşı sertliğe kaçan bir ivedilikte , asık suratlı, hastayı dinlemekten ziyade ilaç verip bir an önce gönderme eğiliminde.
İkincisi o kadar neşeli , ilgili, derdi çözme gayretinde ki; hasta doktorun biricik hastası kendisiymiş gibi hissediyor.
Tamam; günde onlarca hastaya bakıyorlar belki ama doğru ve güzel olan ikinci doktorun sıcacık ve samimi ilgisi.
O yüzden insanların bize yönelmesini, sözlerimizin ve davranışlarımızın itibar görmesini istiyorsak; doğru ve güzel bahçesinden geçmeliyiz..
Yazarın Diğer Yazıları