“Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme”

"Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme

Gönlüm duygularını anlatamadığı için

kızarken dilime;

Dilim anlatamayacağı şeyleri

düşündüğü için kızıyor gönlüme...” Hz. Mevlana'nın o büyük zatın güzel anlamlı sözü ile başlamak istiyorum ben.

Gönülden neler neler geçer, kimi kalır derinlerde iz bırakır kimi de sözcük olur dökülüverir dudaklardan. Önemli olan gönülden geçenleri eğrisiyle doğrusuyla söyleyi vermek mi yoksa tartıp düşünüp öyle mi dillendirmeli. Bilir misiniz, insanlar her zaman konuşma ile anlaştıklarını sanırlar. Ben böyle düşünmüyorum neden derseniz bazen konuşmayı bilmeyenler konuşma eylemini başlatınca susmalarının daha iyi olacağını düşünürüm. Öyle boş, öyle sonu olmayan, öyle sahte sözler dudaklarından çıkar ki düşündüklerinde eminim neden söyledim? Neden bu sözleri sarf ettim diyenler çoktur. Örnek vermek gerekirse günümüzde öyle hızlı gelişen dünya gündemi mevcut ki hepimiz biliyoruz. Sağlık, sosyal ekonomi, siyaset, insanlar, kadınlar, hayvanlar konu çokkkk yetişip de yorum yapmak iki çift laf söylemek istersen işte orada dur gerçekten kapat iki dudağını hiç açma. Bırak düşüncelerinin oluşturduğu kelimeler, kelimelerin oluşturduğu cümleler, cümlelerin oluşturduğu paragraflar ve bütününde oluşacak sayfalar dolusu sözler yüreğinde gömülü kalsın. Baktın ki bir kelime bile söylenmek için çaba harcıyor. Duvarlara konuşun, ağaçlara, çiçekler, böceklere anlatın. Artık ne senin sözlerini duyacak ne duysa da anlayacak ne anlasa da uygulayacak insan göremezsin görsen de o senden daha çok konuşacaktır.

İşte Hz Mevlana'nın sözlerini okuyunca bunlar geldi kalemimin ucuna bakın dikkat edin dilimin ucuna demedim kalemimin ucuna zira dilime gelenleri yüreğime hapsettim bir gün bir an bir ortam oluşursa inanın ASLA KONUŞMAMAZLIK ETMEM...

Dalgınlığım geçer dilime, dalgınlığım geçer gönlüme...


Yazarın Diğer Yazıları