TEKNOKRATİK TEK DÜNYA DEVLETİ
Hz.Şems-i Tebrizi,Hz. Mevlânâ sema ve Biz
MEVLANA’YI ANLAMAK
Konya’nın Taşına Toprağına İsmi Yazıldı
Milletin Sinirini Bozmayın!
SURİYE ZAFERİ’NİN 1. YILI VE DOHA ZİRVESİ
KAZA VE KADER İNANCINI DOĞRU ANLAMALIYIZ
Dolardan Kaçan Yatırımcıları Altının Cazibesi Baştan Çıkardı
TERAZİ
Çözüm Üreten Çağdaş Atan Aranıyor
Mevlana, Hoca Efendi ve Diğerleri…
Skor 1-1, kazanan Rize!
CADILAR BAYRAMI’NIZ KUTLU OLSUN MU?
SAĞLIK BAKANINA MEKTUP
11. YARGI PAKETİNE LGBT’DE EKLENMELİ
BİZİM KUŞAĞA OKUMAYI SEVDİREN YAZAR KEMALETTİN TUĞCU
Bocuk Gecesi Cadılar Bayramı’na Karşı
Samsunspor ders verdi, Konyaspor izledi…
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
…Çocukken başını Hz. Peygamber (s.a.v.) okşamıştı.
O'nun (s.a.v.) okşadığı yer siyah kalmış, diğer saçlar ilerleyen zamanda beyazlamıştı.
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in mucizesini bir ömür başında taşımıştı.
Emevi ordusunda rütbeli bir subaydı ve geleceği parlak görünüyordu.
Zalim Yezid'in, zalim valisi Ubeydullah bin Ziyad Hz. Hüseyin (r.a.) üzerine gönderdiği müfrezeye komutan olarak onu seçmişti.
Büyük karşılaşmada hem ağlıyor, hem de "verilen emri” yerine getiriyordu.
Savaş sonunda Hz. Hüseyin, 10 Muharrem 61'de (10 Ekim, 680) hunharca katledildi. Tarihî kaynaklara göre, başında olduğu askeri müfreze feci bir savaş neticesi katledilen Hüseyin'in başını kestirerek bütün Ehl-i beyt ile birlikte Şam'a halife Yezid'e teslim etmiştir.
Kerbelâ fâciasını müteakip Kûfe'de Emevîlere karşı ayaklanan Muhtar es-Sekâfî tarafından yakalanarak öldürülmüştür. (M.686).
Bu kişi Hz. Sa'd bin ebu Vakkas (r.a.)'ın oğlu Ömer bin Sa'd'(620-686) tı.
…Gençken sağcı gaziler hareketinin gençlik kolu olan Jungfrontkämpfervereinigung'a katıldı ve Nazi Partisi tarafından yayınlanan gazeteleri okumaya başladı.
1935 yılının başında Yahudi problemi ile yakından ilgilendi. Avusturya'nın Almanya ile birleşmesinden sonra Viyana'dan Yahudiler için çıkış izni verilmeye başlanarak Almanya'daki toplama kamplarına aktarılmaktaydı. Bu sırada SD'nin üst kademelerine kadar yükseldi ve 18 ay içerisinde 150.000 Avusturyalı Yahudi'nin toplama kamplarına aktarılmasını sağladı.
Alman Ordusunun 1939 yılında Polonya'ya girmesiyle beraber Eichmann Gestapo'ya transfer oldu. Gestapo'nun IV B4 bölümü yani Yahudi sorunu bölümünün başına geçti. Bu yılı takip eden 6 yıl boyunca "Nihai Çözüm” projesinin karargâhı burası oldu. Nihai Çözüm, Yahudi nüfusun kitleler halinde yok edilmesini amaçlayan projenin kod adıydı. 1941 yılında toplama kamplarının yenilenip elden geçirilmesi, yeni kampların açılması, gaz ve tren sistemlerinin geliştirilmesiyle bizzat ilgilendi.
20 Ocak 1942 yılında yapılan Wannsee Konferansı sonrası "Yahudi Uzmanı”, diğer deyişle soykırım uzmanı haline gelmişti. "Nihai Çözüm”ün en büyük akıl hocasıydı. Yıllardır Yahudi sorunu ile yakından ilgilenmişti. Himmler'den sonra gelen en büyük "Yahudi uzmanı”ydı. Himmler ona dozajı arttırma emrini verince hiç tereddüt etmeden Mobilize Ölüm Birlikleri'ni (Einsatzgruppen) kullanmaya başladı. Bu şekilde iki milyona yakın Yahudi'yi öldürdüğü tahmin ediliyor.
Savaştan sonra birçok ülke değiştirdi. 11 Mayıs 1960'ta Buenos Aires merkezinin 20 kilometre (12 mil) kuzeyindeki bir sanayi bölgesi olan San Fernando, Buenos Aires'teki Garibaldi Caddesi'ndeki evinin yakınında 7 mossad ajanı tarafından yakalandı.
Kudüs'te yargılandı. Savunmasının ana cümlesi şuydu:
"Sorumlu bir lider değildim, ben sadece "verilen emri” yerine getirdim ve bu nedenle kendimi suçlu hissetmiyorum.”
Yahudilere yaptıklarıyla zulüm çemberini hızlandırmış, "en büyük zalim boynu vurulmamış mazlumdan çıkar” ilkesi hayata geçmiş, kalan Yahudilerin bir kısmı yaşadıklarını masum Filistinlere yaşatma talihsizliğini göstermeye devam ediyorlar.
O, yargılandı, asıldı, yakıldı ve külü denize savruldu.
Bu kişi Otto Adolf Eichmann (1906-1962)'dı.
…Kumaş tüccarı olmasına rağmen "beşikten mezara ilim talebi” emrinin gereği hep öğrendi ve öğretti.
40 tanesi büyük müçtehit olmak üzere 4000 den fazla öğrenci yetiştirdi.
Fıkh'ul-Ekber ismindeki kitabıyla hem kelam hem de fıkha muhteşem bir yol açtı.
Ortaya koyduğu "istihsan” yaklaşımı ile Kur'an'ın kıyamete kadar insanlığa derman olma yolunu gösterdi.
Nüfuzundan istifade etmek isteyen Abbasi emirinin teklif ettiği Bağdat Kadılığı görevini "verilen emri” yerine getiremeyeceği için reddetti.
Görevi reddettiği için hapsedildi, işkence edildi, hatta zehirlendiği rivayet edildi.
Bu zat Ebû Hanîfe Nu‘mân b. Sâbit b. Zûtâ b. Mâh (669-/767) idi.
Kıssalardan hisse…
"Verilen emri” yerine getirenler önce Allah'ın emirleriyle uyumunu, sonra da vicdanlarındaki karşılığını gözden geçirsinler.
"De ki: "Ben, Allah'tan başka bir Rab mı arayacağım? Hâlbuki O, her şeyin Rabbidir. İnsanların yaptığı eylemler yalnızca kendilerini ilgilendirir ve hiçbir günahkâr başkasının (günah) yükünü taşımaz (hiç kimseye başkasının sorumluluğu yüklenmez). Zamanı gelince hepiniz (Mahşerde) Rabbinize döneceksiniz. İşte o zaman Allah, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz her şeyi size açıklayacaktır.” En'am, 5/164.
Mevlana, Hoca Efendi ve Diğerleri…
Okyanus mu, Kuyu mu?
Acı mı, Tatlı mı?
Kötü Koku Kimden Geliyor?
Evde Oturan ERKEN Ölür!
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
Dinin Geleceği
Kendi Ekseni (Egosu) Etrafında Dönmenin Usulü
Doğa’dan Allah’a…
Hiçbir Başarının Bedeli “Şerefimiz” Olmamalı!