Arsızlar- Onursuzlar

Her karış toprağı şüheda kanıyla yoğurulmuş olan cennet vatanımızda son zamanlarda bir takım arsız, ahlaksız ve namussuzların sıkça gündeme gelerek boy gösterdiklerine şahit oluyoruz. Biraz daha kayıtsız kalınacak olursak insan görünümlü, hayvandan aşağı yaratıklar her yerde kendilerini pazarlayacaklardır.

"Namussuzlar kadar namuslular cesur olmak zorundadırlar” özdeyişinin ne kadar lüzumlu olduğunu iliklerimize kadar hissettik. Meşru olan hayata sahip çıkılmazsa, gayri meşrular ortalığı işgal ederler.

Allâh'ın (CC) lanetlemiş olduğu tavır ve davranışlara Müslümanlar en şiddetli tepkiyi göstermek zorundadır. Yoksa gelecek olan bir gazabı ilahi herkesin felaketi olur.

Kelimelerin ve cümlelerin içi boşaltılarak veya yumuşatılarak yutturulmaya çalışılan cinsiyet eşitliği, eşcinsellik, lgbt, kadın erkek eşitliği vs. hepsine de lanet olsun. Bu kavramlar gündeme geldiğinden bu yana aileler yıkılmaya, cinayetler artmaya yüz tutmuştur. Gizli küfür odaklarının emelleri yavaş yavaş gerçekleşiyor. Önce ailenin, sonra da milletin çöküşüne doğru yol alınıyor. Hiçbir Müslüman bu rezilliğe sessiz ve kayıtsız kalamaz. Zira bu bela herkese mutlaka sirayet eder ve tepkisiz kalınırsa da herkesi etkileyecek bir hastalık olduğunda şüphe yoktur.

İnsanlıktan nasibini almamış akılsız, fikirsiz ve edpsizlerin oluşturduğu bir toplumun varlığından söz edilemez. Zira bunlardan ne bilim adamı, ne sanatkar, ne de asker olur. Olsa olsa başkalarının malı olurlar. Onlar da kullanıp atarlar. Tarihte böylelerinden oluşmuş bir devlet ve millet yoktur.

Hayatı dünyadan ibaret gören bu mahlukatın, dünyaları da haraptır.

Onur yürüyüşü dedikleri onursuzların densizliklerine dair medyada yer alan lehte ve aleyhte yazıların yanında biz de Kur'ân ve sünnet zaviyesinden meseleye kısa bir bakış yapalım istedik.

"Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Muhakkak ki onun alametleri gelmiştir. (ama öğüt almıyorlar) Kıyamet kendilerine gelip çatınca öğüt almaları kendilerine ne fayda verecek.” (Muhammed 47/18)

"Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ 17/32)

"Lût'u da peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: "Sizden önce âlemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin bir işi mi yapıyorsunuz.” Hakikaten siz kadınları bırakıp erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır siz haddi aşan bir toplumsunuz.” (A'râf 7/80-81)

"Lût kavmi ile ilgili azap) Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.” (Hûd 11/82-83)

"Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (kıyameti)yalanladılar. Semûd kavmi korkunç bir sarsıntı ile helak edildi. Âd kavmine gelince, onlar da uğultu ve dondurucu şiddetli bir rüzgarla helak edildi.” (Hâkka 69/4,5,6)

"Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allâh azabı çetin olandır. (Enfâl 8/25)

"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler olacaktır. Kişi o fitnelerle mü'min olarak sabahlar, akşama kafir olur. Mü'min olarak akşamlar, sabaha kafir olur. O fitnede, oturan ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın. Kirişlerinizi parçalayın. Kılıçlarınızı da taşa vurun. Evinizin demirbaşları olun.” (Tirmizî, Fiten 33 Ebû Dâvud, Fiten 2)

"İnsanlar öyle günler görecekler ki; katil niçin öldürdüğünü, maktül de niçin öldürüldüğünü bilemeyecek.” (Müslim, Fiten 56)

Hülasa Müslümanların gevşekliği sebebiyle istenmeyen şerler çoğalmaya başladı. Bu gevşeklik ise dünyaya karşı olan zaaflarımızdır. İslamî hayata olan kayıtsızlığımızdır. Âyet ve hadislerdeki uyarılara lakayt kalmamızdır. Birbirimizle uğraşarak gücümüzü zayıflatmamızdır. Bunun karşılığında Allâh'ın (CC) kalplerimize dünya sevgisi, düşman korkusu salmasıdır.

Bu rezaletten bir an önce kurtulmak için İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın kaldırılması şarttır. Yoksa önü alınamayacak felaketler kapıdadır. Maâzallâh!!!


Yazarın Diğer Yazıları