Bu öfke, bu kavga, bu isyan NİYE?

Her olumsuzluğu bir kenara bırakıp Konya'nın gerçek yüzünü bilenler için olacak bu yazım.
1228 yılında Hz. Mevlana, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad 'ın daveti üzerine Konya'ya yerleşmiş. Sabah uyanıp da camdan gökyüzünün gri bulutlar ile donatıldığını görürseniz içimiz kararır. Ama o bulutların arasında etrafına ışıklar saçarak doğan güneşi görürsünüz. Gri bulutlara inat parlar ve içini aydınlattığını hissedersin. İşte ben Mevlana Celâleddîn-i Rûmî'nin Konya için parlayan güneş olduğuna yürekten inananlardanım.

Neden bu yazımda böylesi büyük bir zattan bahsetmek istedim? Bende dahil tüm insanlığın artık uyanması için ; içimizde bulunan kinden, nefretten, hırstan, hasetten ve kibirden uzaklaşmamız için,
Sevgi ve hoşgörü,

Aşk, aşk ve aşk

Tüm evrene, tüm yaşayanlara ve tüm birlikteliklere karşı bu hisleri beslemek için halen vaktimiz var. Hz. Mevlana şöyle söylemiş; "Sen âşık olmadıysan, sevgi nedir, bilmiyorsan; Yürü git, ot otla; eşeksin sen(Mektuplar:95).

Biz sevgiyi öğrenmeliyiz belki de bize öğretilmeyen veya öğretilmek istenmeyen birbirimizi sevmek. Başkalarında bir hata bulmak eleştirmek zaman zaman yüzüne vurmak oysa ki "Yaratıktan şikâyet, Yaratandan şikâyettir”(Mektuplar:136). Bunların üzerine konuşmak bize ağır gelmez mi?

Artık akıp giden zamanda geç olduğunu düşünmeden harekete geçelim. Sevelim, sevgi hep yüreğinde açan bir gül olsun, dikenleri olsada unutma " Gülü seven dikenine de katlanacaktır.
Aşk olsun, hoşgörü olsun yüreğimizde içimizi yakan aşkı kazanmak için pişmeyi öğrenelim.
Sevgi ve hoşgörü ırmağını bulmak içimizdeki çölü geçmeye bağlı...

Yeter ki, birbirimizi gerçekten ve gönülden, karşılıksız olarak sevelim ve birbirimize hoşgörü ile yaklaşabilelim. 700–800 yıl önce insanlık Hz. Mevlana ile nasıl kimlik bulmuşsa, bizde geç kalmış sayılmayız...


Yazarın Diğer Yazıları