İçinizdeki çocuğu siz ayaktayken uyutmayın...

Dünya bir bilinmeze yelken açarken, hepinizin üzerine bir sessizlik çökmüş herkesten her seyden uzak kendi halimizde yaşamayı seçmek isterken bir de bakmışız ki dünya bir bilinmez döngü içerisinde.
Ne garip değil mi? İnsan olarak ne çok hayallerimiz, ne çok arzularımız ve ne çok isteklerimiz var değil mi? Oysa bu günlerin kabus gidişatını düşünürsek işte o tüm insanca düşüncelerimizi ertelemek belki de bazılarını unutmamız gerekecek. Ama nefes alıyoruz, hislerimiz her şeye inat tüm duyularımızla çalışıyor. Çocuk olmak, çocuk gibi neşeli olmak, çocuklar gibi şen olmak kısacası o tertemiz yüreklere sahip pırıl pırıl düşünceleri içimizde yaşatmayı sürdürmek istiyoruz. Bunun için ayakta kalmak ayakta dura bilmek ve ayakta içimizdeki çocuğu uyutmamamız gerekiyor.
Yaşamımızın her anında sözlerinden ders ala bileceğimiz Nazım'ın dediği gibi:
"Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler.”
Unutmayalım, umutlarımız yaşamamızın bir ışığı, önce çocuk olmayı bilmeli sonra çocukları bilmeli...
Bilmeli ki her çocuk yaşamalı hem içimizde hem de çevremizde...


Yazarın Diğer Yazıları