Al Bayraktan Gök Bayrağa Selam Olsun

Zulüm son zamanlarda Müslüman denilince akla ilk gelen hüzün oluyor maalesef. Bunlardan biriyle de ramazan ayının başlangıcından beri hem hal olmuş durumdayız. Sosyal medyada sıkça adından söz ettiren Doğu Türkistan’da ki din kardeşlerimiz hakkında yapılan paylaşımlar bizi derinden etkilemeye devam ediyor.
Orta Asya da İslam’dan önce yapılan ilk ötekileştirme Türklük mefhumu üzerinedir. Oysa geçmişe dönüp baktığımızda tüm dünya bu coğrafyadan nemalanmıştır. Örneğin Uygur medeniyeti havuz fıskiyesi, matbaa, Turfan denilen bölgede yer altı su tesisatları kurma sistemi ve daha pek çok yerde atalarımızın izlerine rastlamak mümkün. Çin daima hegemonyacı, acı ve gözyaşına meftun bir tutum izlemiştir. Türkler, Taklamakan çölüne dahi sürgüne gönderilmiştirler.  Konuşma dilinde ki Farsi ve Arabi kelimelere dahi müdahale edilmiş, Çince konuşmaya zorlanmışlardır.
Doğu Türkistan ise acıya düşen en büyük payını son 300 yıldır Çin’den ziyadesiyle almakta. Çin topraklarının yaklaşık yüzde yirmisi bu alanı kapsıyor. Çin zulmünün en somut göstergesi ise Cumhuriyet’in bizde kurulduğu yıllarda Doğu Türkistan’da nüfus 28-30 milyon arasında iken bugün o sayı 8 milyona düşmüş durumda. Dünya da hangi milletin nüfusu bu kadar azaldı ki? Bu amansız soykırım devam ettikçe de daha nüfus azalacak gibi görünüyor. Müslüman halk köleleştiriliyor, çocuk sayıları azaltılmaya çalışılıyor tıpkı “Ağustos 1997 tarihinde, Doğu Türkistanlı bir kadın kürtaj olmaya zorlandı. Sağlık merkezinden kaçarak mezarlıkta kendi başına bebeğini dünyaya getiren kadın yakalanınca, bebeği polis merkezinde sıcak suya batırılarak katledildi. Bu örnek Doğu Türkistan'da katledilen binlerce anne ve bebekten sadece bir tanesidir.” Toplu mezarlar, fırınlar da yakılan Müslümanlar, fuhşa zorlanan ve bu amaçla Çin’ de iş vaadiyle genç kızların kandırılmaları, bebeklerini çöpe atmak zorunda kalan anneler, tecavüze uğrayan masum kadınlarımız,  tüm bu acılara dayanamayarak intihar edenler, delirenler ve daha niceleri…
Tüm bunlara kafa tutan binlerce nefer den biri olan Osman Batur’un hayatı ve ölümü de Çin’in en büyük ayıplarından yalnızca biri. Bu cesur adam 1940 yılında Çin yönetiminin baskılarını iyice arttırması üzerine silahını alarak tek başına dağa çıktı. Tek başına başladığı mücadeleyi 29 Nisan 1951'deUrumçi'de idam edilene dek sürdürdü. Sekiz tane çocuğu gözleri önünde kıyıldı ve kendisi başı, elleri ve ayakları kesildikten sonra kurşunlanarak öldürüldü. "Ben ölebilirim ama dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecek". Mücadelemiz devam ediyor asil insan. 
Yanı sıra ötekileştiriliyorlar ya da asimile edilerek kayboluyor pek çok Doğu Türkistanlı Müslüman. Son yıllarda 42 defa isyan çıkmış ve çıkmaya devam ediyor ancak pek çoğu gizli kalmıştır. Kaçımızın bunlardan haberi var ve kim baskı altında olmaksızın isyan eder? Çin, vicdanına set çekmiş kendi kanına dahi zalim bir topluluk. Vicdansızlık ve barbarlıkla sınanmanın diğer adıdır. Acı eğitimi, bin bir işkence çeşidini kendi çocuklarına uygulayan sadist bir anlayış var.
Sosyal medya kaosuna gelecek olursak son zamanlarda epey bilgi kirliliği yanı sıra gerçek olan durumlarda söz konusu o coğrafyayı uzun yıllar yakından takip etmiş birisi olarak yaşanmışlıklardan da haberdarım.  Örneğin bir Müslüman markete girdiğinde en çirkin sıfatlardan biri olan hırsızlık adına anons yapılıp markette ki müşteriler uyarılıyor. Yani bir ‘Müslüman geldi aman sahip olun cüzdanlara’ mealinde oysa bizler Muhammed-ül Emin’e tabiyiz. Baskı her an her yerde mevcut, iş yerlerinde zorla su içiriliyor ramazan ayında. Namaz kılmak belirli yerler dışında yasak, başörtüsü için yaş sınırı ve çeşitli saçma sapan sınırlar. Velhasıl akla gelebilecek her türlü kısıtlama söz konusu. Yanı sıra bazı haberler oldukça yanlış bunlardan birisi de derisi yüzülmüş insan resimleri bu olay Uzak Doğu’da bir kabilenin dini ritüelidir. Elbette bu bir bilgi kirliliği diyerek yapılan zulümleri göz ardı edemeyiz. Soy kırım mutlaka var ve devam ediyor! Özellikle bir de mesajlaşma resimleri geçiyor sosyal medya da sözde orada yaşayan Türk vatandaşlarımızdan gelen mesajlar bunlar. Çin vahşeti o kadar tozpembe gösteriliyor ancak öylesine masum bir Çin tarihini insanlık görmedi bu olsa olsa bir algı operasyonu ve önümüzde bir imtihan kâğıdı olarak duruyor. Çinliler çok tatlı, masum, adeta kanatsız melekler insanın her şeyi bırakıp Çin’e koşası geliyor(!). Fakat bildiğimiz ve gerçek olan kardeşlerimiz ıstırap içinde, yardım ve dua istiyor. Çünkü bu bir direniş ve o şerefli din kardeşlerimiz milliyetçi Çin ve hali hazırda Kızıl Çin rejimi karşısında yürüttükleri gayenin tek amacı İstiklal! Al bayraktan gök bayrağa selam olsun, bilin ki kâfirlere galip gelecek olan yegâne güç İslam’dır…
Geçen hafta KON TV’de BEŞİNCİ MEVSİM’de FATMA ÖZTAT ile Doğu Türkistan üzerine sohbet etmiştik. Programı takip edip duygularını kağıda döken AYNUR DOĞAN’a teşekkürler.
 

Yazarın Diğer Yazıları