15 TEMMUZ VE TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Teröristlerin Ön Şartsız Silah Bırakmalarını Destekliyorum
Divriği’yi Görmeden Ölmeyin!
ÜMİDİMİZ VAR
Erdoğan’ın en büyük icraatı
Elektrikli Otomobiller ve Gerçek Menzilleri
Perdeler Anılar Kapılar
İSLAM TOPLUMUNUN TEMEL AYRIŞMA NOKTALARINDA BİRLEŞTİRİCİ BİR ŞAHSİYET HASAN el-BENNÂ
DEVLET, ASLA CHP’YE TESLİM EDİLEMEZ
Bir Fes, Bize Neyi Hatırlatır?
Ülkeyi soyanlar rahatsız
Haziran ayı enflasyon rakamları faiz indirimlerine alan açtı
BASIN DİLİ
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
Üniversite ve liseye giriş sınavları kaldırılmalı dendiği zaman yerine neyi koyacağımızı tartışıyoruz.
Ülkemizin en önemli sorunlarından biridir sınavlar.
Bakmayın siz senede bir kez olup bittiğine.
Aileler çocuklarının sınavlarına göre hayatlarını şekillendiriyor, planlarını ona göre yapıyorlar.
Bu da ciddi bir garabet.
Sınavlara bu kadar önem verilmeli mi?
Aileler sınav sürecinde saçını başını yolmalı mı?
Sınavlar kaldırılırsa yerine ne getirilmeli? Önce bu sorun tartışılmalı.
İlkokuldan başlayarak lise son sınıfa kadar öğrencilerin ilgilerini, yeteneklerini tespit edecek bir sistem kurulabilir.
Zor değildir bunu sağlamak.
Meslek lisesine gidecek öğrenci de seçilebilir, bilim adamı olabilecek öğrenciler de seçilebilir, ticaretle ilgilenecek öğrenciler de seçilebilir.
Ortaokulu bitiren öğrenci hangi liseye gideceğini sınav olmadan bilmeli, liseyi bitiren öğrenci de hangi bölüme gideceğini bilmeli.
Yoksa bu sınav belası hem aile bütçelerine ciddi anlamda zarar vermekte hem de aileleri ve çocukları psikolojik yönden perişan etmekte.
Bu sorunlar üzerinde alanında uzman kişiler artık kafa yormalı ve bu sınav sistemini kaldıracak çözümler bulunmalı.
______________
Bir başka konu:
Daha önceki yazılarımızda da üstünde durduğumuz gibi, gençleri akademik yönden değil, değerler bakımından da yetiştirmek zorundayız.
Okullarda öğrencilerin içler acısı durumuyla alakalı, öğretmenlerin feryadına kulak verdiğimiz zaman tüylerimiz diken diken oluyor. Bu konuda da herkes suçu bir başkasına atıyor.
"Değerli” olmayan öğrenciler mutlaka eğitilmeli ve kendilerini geliştirilmeleri sağlanmalı.
Akademik yönden başarılı olup da saygısız, şımarık, vatanına düşman, sinsi güçlerin piyonu olabilecek türden gençlerin çoğalmasının önüne geçilmeli.
Bir baba bağırıyor:
"Benim çocuğum üniversiteye birincilikle girdi ama şimdi gözaltına alındı.”
Nerede gözaltına alınmış? Hırsızlıkla suçlanan bir siyasetçiye destek mitinginde…
Masum mu oluyor birinci olunca şimdi bu çocuk?
Uzaktan bakınca sanırsınız ki baba haklı…
Önce ailenin o çocuğu terbiye etmesi, ardından okullarda matematikten önce değerler eğitimi verilmesi gerekmekte.
"Savaş çıkarsa ne yaparsın?” diye sorulan genç:
"Sığınağa kaçarım, sığınakta yaşarım, ilk fırsatta da yurt dışına kaçarım.” diyor.
Ardından da "haklı” görünmek için, gençlere gelecek mi vaat ediyorsunuz? diye soruyor.
Genci dinleyenler de "haklı” diyor gence.
Ülkemizde kendisini geliştiren gençler için yeterince imkân var.
Ekonomik darboğazdan geçtiğimiz doğru ama özenilen batı dünyasının da köhnemiş haliyle mukayese edilemeyecek kadar parlak bir geleceği var ülkemizin.
Hiçbir ülke de diploması olan herkese buyur gel çalış, demez.
Ülkemizin geleceği yalnızca İngilizlerden medet umanların iktidar olmasıyla kararabilir.
İlkokula Müslüman olarak giren gencin üniversiteyi bitirince mezuniyet töreninde kampüste dansöz oynatacak hale gelmesi herkesin suçu.
Milletçe el ele verip bu tür sorunların üstesinden gelmek zorundayız.
Yoksa bugün görmezden geldiğimiz sorunlar bizim üstümüzden geçecek.
Ülkeyi soyanlar rahatsız
Omurgasız şımarıklar
Devleti zayıf göstermenin bedeli
Aile Yılı ayrılık yılı olmasın
Muhalefet iktidara gelebilir mi?
Başkasından bekleme kolaycılığı
Milletle ters düşenler
Mağduriyetiniz kabul edilmemiştir!
Düşmanıyla yoldaş olanlar
Kendi eliyle küçülen muhalefet