Bir Delinin Elinde Yok Oluşa Doğru
HICRETİ ANLAYABİLMEK
Dijital Çıplaklık
İSRAİL-İRAN SAVAŞI, ÇIKARILACAK DERSLER VE ÖNERİLER
ASIL HİCRET; ALLAH’IN YASAKLARINI TERK EDEREK EMİRLERİNİ YAPMAKTIR
Sınavları kaldırma gücümüz yok mu?
12 günlük savaş kime ne öğretti?
Netanyahu küresel ekonomiyi sabote eden intihar komandosuna dönüştü
NEHİR
“Babanın Gölgesi” İyi Bir şey mi?
BASIN DİLİ
İSRAİL İRAN ÇATIŞMASINA DAİR BİRKAÇ SÖZ
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
Muharrem; Haram kılınan, yasaklanan, saygı duyulan anlamındadır. Savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan biridir.
Kur'anı Kerimde, saldırıya uğrama durumu hariç, savaşın haram olduğu aylardan birisi olduğu ve bu aya saygı gösterilmesi gerektiği belirtilir.
Sevgili peygamberimiz, haram ayları; Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep olarak açıklamıştır. "Fecr” suresinde üzerine yemin edilen "Fecr”den maksadın, Muharrem ayı olduğu belirtilir. Aynı surede yine üzerine yemin edilen on gecenin, Muharrem ayının ilk on gecesi olduğu belirtilmiştir.
Hicri yılbaşı Müslümanlar için çok önemli bir gün! İslam tarihinde takvim başlangıcıdır! Muharrem ayı'nın başı. Ayrıca Muharrem ayı, "Kerbela hadisesi” ile de ünlü!
Hicret; terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek anlamındadır. Kişinin; herhangi bir şeyden bedenen, lisanen veya kalben ayrılıp uzaklaşması demektir. Ancak, hicret denilince ilk bakışta; bir yerin terk edilerek başka bir yere göç edilmesi olarak bilinir.
Genelde Müslüman olmayan bir ülkeden, Müslüman bir ülkeye gitmeyi, özel olarak Hz. Peygamberin ve Mekkeli Müslümanların Medine'ye göçünü ifade eder. Medine'ye göç eden Müslümanlara Muhacir, muhacirlere yardım eden Medineli Müslümanlara da; Ensar unvanı verilmiştir.
Bir hadiste; "Muhacir (Hicret eden), Allah'ın yasakladığı kötülük ve günahları terk eden kimsedir.” Denilmekte, bir başka hadiste ise; Hicret "kötü şeyleri terk etmek” anlamındadır.
Hicret; kötü şeyleri terk etmek, Allah uğrunda başka bir yere göç etmek, Allah'ın yasakladığı kötülük ve günahları terk etmek, kötü şeylerden uzak durmak gibi anlama da gelmektedir.
Mutasavvıflar, hicret kavramını hem; "haramları terk edip, kötülüklerden uzaklaşmak” hem de; "nefsi terbiye etmek maksadıyla yolculuğa çıkmak” veya "kalben ve zihnen halkı terk etmek” anlamında kullanmışlardır.
Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamberden önceki dönemlerde de peygamberlerin ve onlara inanan insanların, kâfirlerce hicret etmeye zorlandıklarından ve bunların, inançları uğrunda yurtlarını bırakıp, başka yerlere gittiklerini anlatır. Hz. İbrahim, kavminin kendisini ateşte yakma girişiminin ardından; "Doğrusu ben, Rabbimin emrettiği yere hicret ediyorum” demiş ve önce Filistin, ardından Mısır'a göç edip, daha sonra da Ken'an diyarına yerleşmiştir.
Hz. İbrahim ile beraber Filistin'e kadar bu hicrete katılan Hz. Lut, peygamberlik görevini yaparken kâfirlerin azgınlık ve ahlaksızlıkları karşısında Cenabı Hak'tan aldığı emirle bir gece vakti inananlarla birlikte yurdundan çıkmış, arkasına dönüp bakmadan, gitmesi istenilen yere gitmişti.
Hz. Şuayp peygambere kavminin ileri gelen kibirlileri; "Ey Şuayp! Kesinlikle seni ve seninle beraber iman edenleri memleketimizden çıkartacağız, yahut dinimize döneceksiniz” demişler, onu ve müminleri hicrete zorlamışlardı.
Hz. Musa, Allah'ın emriyle geceleyin Mısır'dan yola çıkardığı İsrail oğullarını göç ettirmeyi başarmış, peşlerine düşen Firavun ve ordusu ise, denizde boğulmuştu.
Hicret, bütün peygamberlerin hayatında vardır. Tarihte; "Nuh, Âd ve Semud kavimlerinin kâfir olanlarının; "elbette sizi yurdumuzdan çıkaracağız ya da mutlaka dinimize döneceksiniz”dedikleri kayıtlıdır.
Hz. Peygamber ve kendisine inananlar da, daha önceki peygamberler ve ümmetlerinin âkıbetine uğramışlardır. Mekke Müşrikleri, sevgililer sevgilisi Hz. Peygamber'e karşı İslamiyet'i tebliğ etmeye başladığı andan itibaren olumsuz bir tavır takınmışlardır.
Bu tavır, sadece İslam'ı reddetmekten ibaret kalmadı.
Sevgililer sevgilisi; alay edildi, ona inananlara baskı uygulandı ve bu baskılar, İslamiyet'in Mekke'de yayılmaya başlaması üzerine eziyet ve işkenceye dönüştü. Ammar bin Yasir'in babası Yasir ve annesi Sümeyye işkenceyle öldürüldü.
Hicret; geçmişte kalan bir şey değil, hala insanlık tarihini etkilemeye devam eden bir olay olarak özel bir zaman diliminin oluşmasına yol açmaktadır.
Hicretle fethi aynı kategoride ele almak gerekir. Gönlümüzü, yaratılış planına ayarlamak, ilahi çizgiden ayrılmamak için çaba sarf etmektir. Hicretin olduğu yerde fetih vardır. Aslında hayat; hicret ve fetihten ibarettir. Bu yüzden; "Allah yolunda cihat” emredilmiştir.
Fetih; "La”dan, "illa” gerçeğine ulaşmaktır. Fetih, tüm peygamberleri ve gönül dostlarını iyi anlamak, onları sevmenin canlı örneğidir. Deruni aleme dalmayanlar, fethi işgal sanır.
Hicretimiz kime? Hizmetimiz kime? Nereye doğru koşuyoruz? Hayatımızı ne ile nasıl ve ne şekilde sürdürüyoruz? Ölüm gelmeden hayatımızın, meşguliyet gelmeden boş vaktimizin, fakirlik gelmeden zenginliğimizin, hastalık gelmeden sağlığımızın, yaşlılık gelmeden gençliğimizin kıymetini biliyor muyuz?
Şu an hayattayız! Ya bir salise sonra? Evet bir salise sonrasına garantimiz var mı? Kimin elinde belge var; "Sen 90-100... yaşına kadar yaşayacaksın" diye? Kim; "Ben sakat olmam, özürlü hale gelmem, hep sağlıklı olacağım ve sağlıklı kalacağım" diyebilir?
Sonra hangi birimiz; "Bu kazanç benim, ben alnımın teriyle, bilgimle kazandım. o halde başkalarını buna ortak etmem. Fakirmiş, yoksulmuş, mağdurmuş, gözü yaşlıymış, yardıma ihtiyacı varmış, evini-yuvasını terk etmek zorunda kalmış... beni ilgilendirmez" deme lüksünü gösterebilir?
Sen, ben, o, hepimiz aynı gemide değil miyiz? Gemi su alırsa hepimiz batar mıyız? Belki üçüncü, ikinci kattakiler biraz geç batar ama mutlaka batar! O halde gemiyi delmeye, gemide yara açmaya hakkımız var mı? Gemiyi delmeye çalışanlara karşı kimse sesini çıkarmasın mı? Çıkarmayacak mı?
Hicret
Hikmete çıkan yollar, kutlu alamet,
Çağlar üstü mutluluk, özgünlük hicret,
Zulmeti yakan eller, sonsuz selamet,
Bitmeyen mücadele, düzgünlük hicret!
Medeniyete bakış, bitmez tebessüm,
Cehaletleri yıkış, mutlu bir mevsim,
Pınarlardaki akış, cennetten tesnim,
Şirklere müdahale, dizginlik hicret!
Vefakârca kalmaktır, Rabbin sözünde,
Hak yolunda ölmektir, Kur'an izinde,
Dünyalıktan olmaktır, sevgi özünde,
Aklın zirve makamı, sezginlik hicret!
Hak yolunu terk etmek, esaret verir,
Vuslatlara gark etmek, cesaret verir,
Kalbi şirke berk etmek, metanet verir,
Kirlerden damla damla, süzgünlük hicret!
Arz-u semanın aşkı, nurudur bu fer,
Haktan gelen armağan, sunulan sefer,
Davayı omuzlayan, kahraman nefer,
Sürakalara bir ders, bozgunluk hicret!
Kalpleri kinle dolu, müşrik güruhun,
Hüda'nın hediyesi, bitmez sürurun,
Medeniyet yolunu, açan o nurun,
Karanlıkta kalana, bezginlik hicret!
ATEŞ KES MUAMMASI!
BU KAVGA NEREYE KADAR?
40 YIL, 40 DAVA
BU SAVAŞ, SADECE İRAN VE İSRAİL SAVAŞI MI?
YAŞLANIYOR MUYUZ? YOKSA ZAMAN MI BİTİYOR?
KENDİMİZ OLALIM!
KAFALARDAKİ PUTLAR!
YIKIK ŞEHİRLERDEN HATIRALAR
DOLARLARIN HESABINI NASIL VERECEKSİNİZ?
TÜRKİYE’MİN YÜZÜ GÜLÜYOR!