PEYGAMBERLER (A.S.), AŞERE-İ MÜBEŞŞERE EHLİBEYT İMAMLARI (R.A.) ve MÜCEDDİDLER

Çocukların kesilmediği senede Hazret-i Harun dünyaya gelmişti. Şimdi sıra çocukların kesildiği senedeydi…

O günlerde İmran isimli zatın zevcesi hamile kalmıştı. Ne var M, hamile olduğunu hiç kimse bilemiyordu. Rahman olan Allah'ın yardımı şimdiden başlamıştı. Kadın sanki hamile değildi. Öyle ki, Yüce Halik o çocuğu annesinin karnında bile saklamıştı…

HAZRET-İ MUSA'NIN FAZİLETİ

Peygamberler, Allah'ın azîz kıldığı seçkin kullarıdır. Her biri bir başka güzelliğin sahibidir. Her birinin hayatı ibret ve hikmetlerle dolu¬dur.

Hazret-i Musa, Peygamberler Silsilesinin büyüklerinden biridir. Kur'ân-ı Kerim ve sahîh hadîslerde hayat menkıbeleri en çok zikredilen bir Peygamberdir…

Ve o, kendisine kitap indirilen ülul Azim peygamberlerdendir.

Kur'ân'ın 34 sûresinde 131 âyette 136 defa zikredilir. On bir yerinde de yaşça büyük kardeşi Harun (aleyhisselâm)'ın ismi geçmektedir…

Musa (aleyhisselâm), Tür Dağı'nda nice ilâhî tecellilere mazhar ol¬muş, gönlüne nice gayb incileri dolmuştur…

Yüce ve Kerîm olan Allah, onun elinde hârika mucizeler vücuda ge¬tirmiştir. Cenâb-ı Musa'nın bilinen, en meşhur 9 mucizesi vardır:

1- Elindeki Asanın ejder olması,

2- Mübarek elinin nur gibi parlaması (Yed-i beyzâ),

3- Çekirge âfeti mucizesi,

4- Bit âfeti mucizesi,

5- Kurbağa sürülerinin Mısır'ı istilâ etmesi,

6- Suların kan kesilmesi,

7- Kızıl Deniz'in yarılması,

8- Tih çölünde, asasını taşa vurmasıyla on iki gözenin fış¬kırması,

9- Tür dağının yerinden koparılarak İsrailoğulları'nın üzerine kaldırılışı…

Yine onun mucizelerinden biri de, Samirî isimli lânetlinin altından yaptığı buzağıyı helak edivermesidir ki, Hazret-i Musa ona elini değdirir değdirmez buzağı eriyip kül olmuştur…

Elbet o şanlı Peygamberin mucizeleri bu kadarcık değildir. Daha başka başka mucizeleri de vardır. Fakat yukarıda sayılan mucizeleri en meşhurlarıdır…

Şânı Pek yüce olan Allah, bizleri o büyük Peygamberlerinin şefaatine nail buyursun…

 

15. HAZRET-İ HIZIR (Aleyhisselâm)

Hızır Aleyhisselam'ın İlmi Nasıl İlimdi? İlm-i Ledün, Hızır Aleyhisselam Hayatta mı?

Allah'ın şerefli kulu ve şanlı Peygamberi Hazret-i Musa'yı şimdi yeni bir hâdise bekliyordu. Kırk yıl Tih Çölü'nde İsrailoğullarıyla beraber kalmıştı. Kırk yıl içinde, kendisine inanan ve sadık bir yardımcı olan genç Yuşâ bin Nûn'u yanından hiç ayırmamıştı. Yuşâ bin Nün, Allah'ın Resulü Musa'ya hem hizmet ediyor, hem de onun ilim ve irfan çeşme¬sinden gönül kovasını dolduruyordu. Bu sayede nice hakikat incileri elde etmişti…

Bir gündü…

Hazret-i Musa, mübarek gönlünü yaprak yaprak Rabbi Kerîm'ine açtı:

-Ey Rabbim, dedi, kullarının sana en sevgili olanı hangisidir? Azîz ve Celîl olan Allah buyurdu ki:

-Beni zikreden ve unutmayandır!..

Hazret-i Musa'nın nur dudakları yine kıpırdadı ve sordu:

-En hakîm kulun hangisidir? Şu cevabı aldı:

-Hak ile hükmeden, heva ve hevesine uymayan!..

-Ey Rabbi Kerîm'im! Yeryüzünde benden bilgili bir kulun var mı?

-Var!..

-O halde onu nasıl ve nerede bulabilirim? Beni onunla karşılaştır…

-İki denizin birleştiği yerdeki kayanın yanında, balığı kaybettiğin yerde!.,

Bu hâdise hâdis-i şerifte şöyle ifade edilir:

-Musa (aleyhisselâm) İsrailoğullarına hutbe okumak için kalk¬mıştı. Ona:

-İnsanların en âlimi kimdir? diye soruldu… Hazret-i Musa:

-En âlimi benim, dedi.

Fakat Allah, ilmi kendisine bırakmadığı için onu muaheze etti, sonra da ona vahyederek buyurdu ki:

-İki denizin birleştiği yerde bulunan kullarımdan biri senden daha âlimdir!..

Hazret-i Musa Rabbine sordu:

-Ey Rabbim! Onunla nasıl buluşurum?.. Ona denildi ki:

-Bir zenbil içinde bir balık taşı. Balığı nerede kaybedersen, o orada¬dır!..


Yazarın Diğer Yazıları