Biz bu ihaneti unutursak…

İhaneti unutan, ihaneti tekrar yaşar. Millet olarak uyanık kalmak, bir tercih değil bir mecburiyettir.

15 Temmuz, bu milletin kalbine bir hançer gibi saplandı. O gece tankların, uçakların, bombaların gölgesinde sınandık. 
Ne zor bir sınavdı. Şehit verdik, gazi verdik. Canımızla, kanımızla bu devleti sokakta topladık. 

Yaşananlar,  ödenmesi gereken 50 yıllık bir ihmalin bedeliydi. Yarım asırlık gaflet uykusunun ödemeye mecbur bıraktığı bir  ağır bedel…

FETÖ denilen yapı, dini duygularımızı kullandı. Gönüllerimize sızdı, çocuklarımızın zihinlerini zehirledi. Eğitim, hayır, hizmet gibi kavramların arkasına saklanarak genç beyinleri efsunladı. Mankurtlaştırdı.  Oysa bu örgüt, okyanus ötesinden yönetilen, Türkiye'yi diz çöktürmek isteyen odakların maşasından başka bir şey değildi.

Şunu kabul edelim: Bu örgütün bu kadar büyümesine sadece kendi sinsi planları değil, bizim gafletimiz de neden oldu. Devletin kılcal damarlarına sızmalarını engelleyemememiz, zamanında müdahale edemeyişimiz, bedeli çok ağır bir ihaneti doğurdu. Yüzlerce şehit, binlerce gazi ve hala süren toplumsal yaralar…

Peki neden kandık? Çünkü bu millet uzun yıllar boyunca inancından dolayı ötekileştirildi. İmam Hatipli  çocuklar hor görüldü. Başörtülüler kapı dışarı edildi. Camilerde dua eden insanlar fişlendi. Böyle olunca, halk da "bizi savunuyorlar” diyerek, bu yapıya sığındı. Oysa sığındıkları yer, tuzağın ta kendisiydi. Kuzu postuna bürünmüş kurttu kucağını açan…

İhanet derinden, içimizden geldi. Bize benzeyen simalarla geldi. Tesbih sallayarak, dua okuyarak, yardım toplayarak… Ve sonunda  maske çıktı, altından ihanetin soğuk yüzü göründü. 

Bugün hâlâ bazı insanlar 15 Temmuz'un ne olduğunu tam kavrayabilmiş değil. Hâlâ "kontrollü darbe” diyenler var. Hâlâ o gece halkın destansı direnişini küçümseyenler var. Tüm bu gerçekler ortadayken 15 Temmuzu hala anlayamamak demek, yeni 15 Temmuzlara davetiye çıkarmaktır. 

Aslından15 Temmuz bitmedi, mücadele devam ediyor. FETÖ'nün kalıntıları, farklı kılıklarda varlıklarını sürdürüyor. Kripto yapılar hâlâ aktif. Yeni nesli, yeni tuzaklarla ele geçirmek istiyorlar. Bu yüzden her aile, her öğretmen, her devlet görevlisi, her gazeteci; dikkatli olmak zorunda.

‘Su uyur düşman uyumaz.' demiş atalarımız. Belli ki tecrübe etmişler. Uyanık olmalıyız, vesselam.