75. YILLIK GAZETECİLİK İLGİM VE YENİ KONYA GAZETESİ

Acizane tavsiyem var,

Gel YENİ KONYA okuyalım!

 

Zaman akıp gider iken,

Koyun, kuzu güder iken,

Evde sohbet eder iken,

Gel YENİ KONYA okuyalım!

 

Hakikati görmek için,

İlme değer vermek için,

Mes'ud ömür sürmek için,

 

Bilmeyenler eder hayret,

Gösterelim biraz gayret,

Ulvî hizmet gerçek hayat,

 

Her bir sayfa bir şaheser,

Soylu fikir, doğru haber,

Çoluk çocuk hep beraber,

 

Köyden köye, ilden ile,

Duyuralım dilden dile,

Dolaştırıp elden ele,

 

Büyük nimet bu devirde,

Şifa olur birçok derde,

İnmemişken göze perde,

 

Nurlanmalı bütün yüzler,

Yayılmalı güzel sözler,

Kapanmadan bakan gözler,

 

İbret ile bakmak için,

Bâtılları yıkmak için,

Nurlu ışık yakmak için,

Gel YENİ KONYA okuyalım!

 

1 Haziran 1949 günü 5 kuruştan Yeni Konya Gazetesi satışıyla başlayıp bugünlere geldiğim ve bana her zaman arkadaş olan gazetecilik ilgim büyük bir yaşam sevinci içinde Yeni Konya Gazetemle devam etmektedir (Kalemin gücü ve siyah Nur'un hikmetiyle) (Siyah Nur: Kalemin siyah mürekkebi olup şehitlerin kanlarıyla ölçülür).

Köprübaşı İlkokulu'nda 8 yaşımdayken akrabamız ve sonradan benim evlenmemde dünürbaşı olan rahmetli Mustafa Naci Gücüyener, dedemle haber göndererek yaz aylarında gazete satmamı istemesi üzerine 1 Haziran 1949 Yeni Konya'nın ilk satışı için önce 10 gazete verip akşama kadar bitirdiğimde kendilerine 5 kuruştan 10 gazete parası 50 kuruş verdiğimde bana her seferinde 5 kuruş vermeleri uzun bir zaman devam etti. Devamlı gidip gelmemle rahmetli Enver Çelikmasat'tan ve sonraları Derviş Hasan Yörük'ün babası rahmetli Derviş Yörük amcamızdan mürettipliği öğrendim. Daha sonra 1956 yılı, yazı hayatına başladım (Mesken ve İnsan).

70 yıllık gazetecilik yaşamımda DSİ 4. Bölge Müdürlüğü Barajlar ve Proje başmühendisliği çalışmalarımla devam ederken günlük çalışmalarımın yanı sıra gazetecilik, kültürel ve sosyal hayattan hiçbir zaman kopmamaya çalıştım.

1956 yılında Konya Lisesinde iken Mustafa Naci Gücüyener ve Adil Gücüyener'in sahibi oldukları Yeni Konya Gazetesi'nde deneme yazılarıma kent ve yapı gibi teknik konularda başlayıp, altmışlı yıllarda şehircilik mevzularında yazmaya ‘karınca kararınca' devam ettim.

Cumhuriyet döneminde Konya'mızın imar faaliyetleriyle dünyamızın kenti ve en büyük modern şehri olduğunu görerek ve Yunus Emre'nin şu dörtlüğüyle başlayarak yazılarıma devam ettim.

"Düşümde bir sara (şehre) vardım

Ol şarı (şehri) yapılır gördüm

Ben dahi bile yapıldım

Taş o toprak arasında”

Türbe önünde doğup büyüdüğüm ve Meram'da yaşadığım şehrime iletişim yoluyla gereken ehemmiyeti ‘Türbe önünde evi, Meram'da bağı, attan inmez üstü kirlenmez, Türbe önünden Meram'a biraz da sefaya doğru çek fayton'

‘Türbe önünden Meram'a biraz da sefaya doğru sür bisiklet' vs yazılarımla devam ettim.

Osmanlı çınarının gövdesi budandı, kökü kaldı. Cumhuriyetimizle birlikte kök filizlendi, Her yönde filizlenen bu ulu çınarın dallarından birinde Konya'mızın imar faaliyetleriyle dünyanın en büyük modern dünya kenti olduğunu görerek 60'lı yıllarda gerek iletişim yoluyla ve gerekse tatbiki olarak Konya imar planının hazırlanmasına öncülük yaptım. Konya'mızın çarpık yapılaşma sorunları için yazılar yazdım. Üniversitem olan İstanbul Teknik Üniversitesi (Taşkışla binası Mimarlık Fakültesi salonlarında) Mimar Yavuz Taşçı ve arkadaşlarının birincilik mansiyon çalışmalarını büyük bir coşku ile Ahmet Hilmi Nalçacı ile birlikte teşhirine vesile oldum. Anadolu'muzun gözbebeği Selçuk Üniversitesinin kuruluş aşamasında (ki 1945 yılından itibaren çok kuruluş aşamaları geçirmiş) en son 60'lı yıllarda rahmetli Mustafa Koşan, Hasan Ali Taner, Yüksel Sevilin, Muzaffer Pirinççi ve Defterdar Esat Saydam'ın heyetiyle birlikte müteşebbis heyet başkanlığı yaparak Üniversitemizin istimlak komisyonunda da bulundum. İlk rektör Ali Rıza Çetik'le her gün buluşmamız (Şeref Eczanesi ve Şeref Mühendislik Mimarlık büromda) olur ve büyük bir coşku duyardık. Üniversitenin içme suyunu içme suları şefi olarak Bilecik kasabasından, kullanma suyunu göletten getirdim. KTO Karatay Üniversitesi'ne kütüphanemi (1000 kitap, mühendislik malzemeleri ve kitapları) ve aletlerini bağışlayarak rektörlükçe Fahri Sanat Elçisi unvanı verildi.

Türbe önünde doğumumdan sonra ilk hocalarım annem, babam ve yakın akrabalarım, daha sonra okul arkadaşlarım, öğretmenlerim, çalıştığım yukarıda isimlerini yazdığım gazete çalışanları ve bana destek veren arkadaşlarım olmuştur. Aynı zamanda kendi nefsim de kendimin hocasıdır. Bu hocalarımdan ve gazete arkadaşlarımdan edindiğim bilgilerle kendimi devamlı suretle iç dünyamdaki beyin laboratuarında ve gönlümde tahlil ederek hayatım boyunca-buradan çıkacak sonuca göre hareket ettim.

1966'da Konya'daki bütün gazeteler Yeni Konya'da bir araya gelip Yeni Konya Gazetesi'nde birleştiler. 60'lı yıllardaki Fevzi Halıcı, Celâlettin Kişmir, Mustafa Ataman ve Ramiz Arda ile birlikte, "karınca kararınca” yazdığım diğer yazarların bulunduğu "gaye ve paye” arasında sallanan "ömrüm kâinatın dili olan dualarımla yenilik ve ilerlemelerle dolu yıllara”…

Konya'mızda basın hayatı Vali Ahmet Tevfik Paşa zamanında başlar. 1869'da vilayet, iki litoprafya, bir de tipograf makinesi getirerek ilk matbaayı kurmuştur. Burada Konya Vilayet Gazetesi 1870'de yayın hayatına girmiştir. 1876 yılında Tasvir-i Efkar Gazetesi çıkmıştır. II. Meşrutiyetin ilanı ile gelen serbest düşünce üzerine; 1908'de Viyokoli'nin "Rehber'i” 1909'da Hacı Osman Efendi'nin "Meşrık-İrfân'ı” 1910'da Yusuf Mahzar'ın "Babalık'ı”, 1919'da Islah-ı Medaris Cemiyetinin "Islah-ı Medaris'i”, 1920'de Mehmet Emin Bolay'ın "İbret'i”, 1922'de Müftüzâde Tevfik'in "Halk” matbaası bunlardandır. Cumhuriyet döneminde 1928'de kurulan Erkek Muallim Mektebi Matbaasından günümüze gelinceye kadar pek çok basımevi faaliyete geçmiştir.

Bunlardan Yeni Konya Matbaası ve Gazetesi:

1 Haziran 1949 tarihinde Mustafa Naci Gücüyener tarafından yayınlanmaya başlamıştır. Günümüzde yayınını sürdüren en eski gazetedir. 1997 yılı başında Gücüyenerler gazeteyi, Hüseyin Oğuz'a devrederek yayıncılıktan çekilmişlerdir. Bundan sonra gazete için inişli çıkışlı günler başlamıştır. 1 Mayıs 1997-31 Aralık 2001 tarihleri arasında Endüstri Holding'in bünyesine katılan gazete, 9 Ağustos 2002 tarihine kadar 220 gün yayın hayatına ara verdikten sonra Hüseyin Oğuz'un yönetiminde, DYP Genel Başkan Yardımcısı Mümtaz Yavuz'un mali desteğiyle yeniden yayınlanmaya başlamıştır. 2005 yılı sonlarında bir süre Anadolu Tıp Merkezi sahibi Ömer Faruk Pekcan'ın desteğiyle ve oğlu Eczacı Pekcan'ın faal çalışmasıyla bir süre yayınlanan gazete, içine düşülen mali sorunların aşılamaması sonrasında Anadolu Medya Grubu (ANMEG)'na satıldı. 24 Şubat 2006 tarihinde ANMEG tarafından devralınan Yeni Konya Gazete'miz 1 Mart 2006 tarihinden itibaren farklı içeriği ve mükemmel görünümüyle okurlarıyla buluşmaya devam etmektedir.

İstanbul Teknik Üniversitesi'nden (Mühendishane-i Berr-i ve Bahri-i Hümayun 1773 / mezuniyetimin bu yıl 61. yılını kutlayacağımız (İTÜ'nün 247. yılı dolayısıyla) sonsuz Allah'ıma sonsuz şükürlerimle Yeni Konya Gazetemizin yazı hayatında (Kalemin Gücü ve Siyah Nur'un Hikmetiyle) nice sağlıklı ve yaşam sevinci dolu yıllara…

Bir huzur bilmiyorum, Rabbim katından başka,

Tad bulamadım âlemde İman tadından başka,

Gam durağı bu cihan suyu acı zamanın,

Zevk-ü safâ veren yok, Sen'in yâdından başka.

Ayrıca ruhu olan bizim coğrafyamızda abide şehirlerden biri olan şehrimiz Konya'ya Sultan II. Abdülhamid Han'ın Yıldız-Sarayı, Yıldız Şale Köşkü ve Nadir Eserler müzesinden telif hakkıyla satın aldığım 19. Yüzyıl Son Osmanlı dönemi Konya Yıldız Albümü için ilgililere teşekkürü bir borç bilirim. Yeni Konya'nın 75. yıldönümü hayırlara vesile olsun…

Tevfik ve inayet ALLAH'tandır.


Yazarın Diğer Yazıları