HZ. PEYGAMBERİN ŞAİRLERİ (1)

Hz. Peygamber:

‘Şiir, Arapların vurgulu sözlerinden bir sözdür ve onlar, toplantılarında bununla konuşur ve aralarındaki kinleri onunla açığa vururlar' buyurduktan sonra eski şiirden bir dörtlük okudu.

Hz. Peygamber'den bu yönde yapılan ve İslamî Arap şiirinin fikrî altyapısı olarak değerlendirilmesi gereken diğer bazı rivayetler ise şöyledir:

"Şiir, ifadeleştirilmiş bir sözden başka bir şey olmayıp hakka uygun olanı güzeldir. Hakka uygun olmayanında ise hiçbir hayır yoktur.”

"Şiir de, bir sözden başka bir şey değildir. Sözün ise bazısı kötü, bazısı da iyidir.”

"Kimi şiir vardır ki, hikmettir.”

 

Hz. Peygamberimizin şiire ve şaire bakışı bu doğrultuda olunca onun şairlerinden söz etmekte yarar görüyorum. Peygamberimizin 3 tane meşhur şairi vardı: Ka'b Bin Züheyr, Hassan bin Sabit, Abdullah bin Revaha.

 

  1. Ka‘b b. Zuheyr

 

Bu konuda ortaya konulan en mükemmel örnek, özellikle Hz. Peygamber'e vurgu yapan bazı beyitlerine yer verilecek olan Ka‘b b. Zuheyr'in 59 beyitlik Kasîde-i Burde'sidir. Bilindiği üzere, Ka‘b, Müslüman olan kardeşi Buceyr'e hitaben yazdığı hicviye sebebiyle Hz. Peygamber, hakkında ölüm emri vermiştir. Ancak kardeşinin bu emirle ilgili olarak kendisini uyarması üzerine pişmanlık duymuş ve bir hayli çabadan sonra Hz. Peygamber'in huzuruna gelerek adı geçen ünlü kasidesini söylemiştir.

Aslında Hz. Peygamberi öven beyit sayısı onu geçmeyen bu kasidenin esas önemi, bu konuda çığır açan ve zengin bir İslamî Arap şiiri koleksiyonunun oluşmasına zemin hazırlayan ilk eser olmasıdır.

Bu kaside, müsteşriklerin öncülüğünde ilk kez 1748'de basılmış, daha sonraki yıllarda ise, aslının yanı sıra, Latince, Fransızca, Polonca, Almanca, İngilizce, İtalyanca, Farsça ve Türkçe gibi çeşitli dünya dillerine yapılan çevirilerinin de baskıları yapılmıştır.

 

Kaside-i Bürde'den bölümler…

 

Selem ağaçlarının bulunduğu yerdeki,

Peygamber dostlarını yâd mı ağlatan seni?

Medîne rüzgârı mı¸ söyle seni ağlatan?

Gece çakan şimşek mi yoksa İdem Dağından?

Gözlerine ne oldu¸ dur dedikçe akmakta,

Kendine gel dedikçe¸ kalbin coşup yanmakta

…………..

Hazret-i Muhammedin¸ kerem yağmurlarından,

Bir damla almak ister¸ bilcümle peygamberân

Zâhirî ve bâtınî¸ rûhânî ve cismânî

Varlıkların hepsinden Odur Hakka sevgili

Hudutsuzdur zâtının fazîlet ve kemâli,

Mümkün değil anlatmak¸ dil ile kemâlini

Eğer Resûlullahın cümle mûcizeleri

Büyüklüğünü dile¸ getirebilse idi

Mübârek isimleri¸ anıldığı zamanda

Hep çürümüş kemikler dirilirdi bir anda

Tâkatımız üstünde bize yük yüklemedi,

Baş ve göz üzeredir¸ emir ve nehiyleri

Hakîkî değerini anlatmaktan âciziz

Bu yönüyle övmekten yeğdir sükût etmemiz

……………

Peygamber efendimiz¸ güneş gibidir bilin,

Ondan ziyâ bulmakta nücûmu resûllerin

Allah Onu ahlâkta¸ tezyin edip yarattı,

Güzel huy¸ güler yüzle¸ bezemiştir zâtını

Latîf yaradılmıştır¸ gül ve çiçek misâli,

Parlak ve şereflidir¸ ayın on dördü gibi

Himmetli ve gayretli¸ o nebî zaman kadar

Onun cömertliğinde¸ damladır okyanuslar

Mübârek bedenini kucaklayan toprağın,

Kokusu misk ü amber gibi hoştur¸ inanın

Ne mutlu o toprağı koklayıp öpenlere,

O mübârek kokuyu sineye çekenlere

Arab olan¸ olmayan bilcümle insanların,

Efendisidir¸ hem de yüzü suyudur cihânın.

Kötülüğü yasaklar¸ emreder iyiliği,

Bir ilâhî emirdir emir ve nehiyleri

O Server Rabbimizin¸ öyle bir kuludur ki,

Her tehlike ânında umulur şefâati

O öyle bir Resûl ki¸ Allaha ibâdete, çağırır insanları¸

Ona uyun elbette

Hiç kopmayan¸ sağlam bir ipe yapışmış gibi,

Emniyette hisseder¸ râhat bulur kendini

İlâhî izin ver de âl ü eshâbına da,

Onlara tâbi olan ehl-i takvâlara da

Rahmet bulutlarının akması dâim olsun,

Halîm ve kerîm kullar¸ rahmetine kavuşsun

Yâ Rab¸ sabâ rüzgârı esip esip durdukça,

Ban ağacı dalları sabâyla sallandıkça

Kervanbaşı o tatlı tatlı nağmeleriyle,

Develerini aşka getirdiği müddetçe

Fahr-i kâinât ile hem âl ü eshâbına,

Gönder rahmet bulutu¸ tâbi olanlarına

Yazarın Diğer Yazıları