DOLAR
39,60
EURO
45,41
STERLİN
53,28
GRAM
4.321,29
ÇEYREK
7.097,84
YARIM ALTIN
14.196,67
CUMHURİYET ALTINI
28.261,51

40 YIL, 40 DAVA

 

"Adalet, mülkün temelidir” der Hz. Ömer. Gerçekten de toplumların, huzuru, güveni, barışı, birbiriyle kenetlenmesi, dostluk bağlarının kuvvetli hale gelmesi, herkesin yüzünün gülmesi, kurtla kuzunun birlikte gezmesi, katliamın söz konusu olmaması, soykırımın esamisinin okunmaması…adaletle mümkün olur.   

Bir toplum düşünün ki polisi, hakimi, savcısı, güvenlik kuvvetleri, öğretmeni ve insanlar; "Şucu- Bucu” diye ayrılmış olsun. Böyle bir toplumda rahattan söz etmek mümkün olur mu? İnsanlar huzur içinde hayat sürebilir mi? Ülkenin geleceği garanti altında olabilir mi?   

Dava adamı, yılmayan, tırsmayan, hak davadan asla taviz vermeyen, kıymetli insan Anmeg  (Anadolu Medya Grup) Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Özer, 40 yıllık avukatlık serüvenini anlattığı, bir zamanlar adaletin karmaşıklığı, adil olmanın zorluğu, adalet dağıtanların halka ve kanunlara rağmen yanlış zihniyetlerinin yaşanmışlıklarını dava dosyalarındaki örneklerle anlattığı bir nevi; "Acı Hayat” diyebileceğimiz hukuk mücadelesinin anlatıldığı, "40 YIL, 40 DAVA” isimli kitabı Palet yayınlarından çıktı. 31 Mayıs 2025 tarihinde Selçukya Kültür Sanat Derneğinde yaptığı imza gününde çok çarpıcı ifadeler dinledik Özer'in ağzından, kitaptaki dava dosyalarından mülhem.

Her bir bölüm belgesel niteliği taşımakta. Televizyonlarda en az 40 hafta seyircilere bu acı hayatların gösterileceği, gösterilmesi gerektiği çok kıymetli bir çalışma olmuş. Bu yaşanmış hikâyelerin yer aldığı kitabın herkesin evinde ve elinde bulunması kaçınılmazdır. Bana göre bir başucu kitabı. Ellerine sağlık, kalemin daim olsun Ahmet Özer.        

Adı geçen kitaptan birkaç anekdot

 

Talebelere Terörist Muamelesi

 

Yıl 1988, aylardan Temmuz. On bir öğrenci piknik yapmak, balık tutmak ve birkaç gün geçirmek amacıyla, Beyşehir Gölü kenarında kamp kurmak ister. Gölde yüzerler, balık tutarlar. Yani eğlenip dinlenirler. Yanlarında getirdikleri Kur'an-ı Kerim ve Diyanet'in yayınladığı dini kitapları okurlar. Gençlerin, kamp boyunca yapmış oldukları tüm etkinlik budur.

Ancak kampın yedinci günü bir jandarma astsubayı, yanında çok sayıda askerle birlikte kampı basar ve askerlere çadırları dağıtma talimatı verir. Suç unsuru olarak gördüğü Kur'an-ı Kerim ve dini kitapları toplatır, öğrencileri de elleri kelepçeli olarak karakola götürür. Karakolda beş gün boyunca doğru dürüst yiyecek ve içecek verilmez. Bu süre zarfında işkence edilir. Gençlerin gözleri bağlanarak ifadeleri alınır ve jandarmaların hazırlamış olduğu sözde ifadeler zorla imzalatılır. Altıncı gün yoğun güvenlik tedbirleri altında on bir öğrenci Konya Devlet Güvenlik Mahkemesi savcılığına, oradan da tutuklanmaları talebiyle DGM sorgu hakimliğine gönderilir. Öğrencilerden sekizi serbest bırakılır, üçü tutuklanır. Sonunda tutuklu talebeler hakkında Konya Devlet Güvenlik Mahkemesinde; "Laikliğe aykırı örgüt kurmak, bu örgütü sevk ve idare etmek ve bu örgüte dahil olmak” suçlamasıyla dava açılır, diğerleri hakkında takipsizlik kararı verilir ve yargılanmaları başlar.

Bir astsubay, kamp yapan masum gençlere böyle bir muameleyi nasıl reva görür? Ama böyle bir olay yaşandı ve mahkeme kayıtlarında yer aldı.    

Merhum Necip Fazıl'ın, Sakarya türküsünde;

 

"Benimse alınyazım yokuşlarda susamak” dediği buydu. Askeri vesayetin altında bulunan Türkiye'de bu ve bunun gibi birçok olay yaşanmıştır.

Kitabı gözyaşları içinde okuyacağınızdan eminim. "Olamaz böyle şey” diyeceğinizi de tahmin ediyorum. Böyle hukuksuzluklara geçit verilmemesi için çok mücadele edildi. Vesayetten kurtulmak kolay olmadı.  

 

 

Darbe!

 

Rüyamıza rol çizdiler,

Gülistanımı bozdular,

Güllerimi hep ezdiler,

Bahçemize daldı darbe!

 

Nice canlarım haşlandı,

Fikirlerimiz dışlandı,

İnsanlarımız fişlendi,

Manaları sildi darbe!

 

Silah gösterip estiler,

Sağdan soldan çok astılar,

Eve girdi can bastılar,

Beddualar aldı darbe!

 

BÇG'yi doldurdular,

Masumları öldürdüler,

Kardeşliği soldurdular,

Korkularla kaldı darbe!

 

Yayınları sorguladı,

Bilgileri kurguladı,

Dindarları kargıladı,

İnsanlığı sildi darbe!

 

On Beş Temmuz milat oldu,

Kıyamımız mikat oldu,

Kefenimiz hilat oldu,

Belasını buldu darbe!

 

Sevmiyorum!


Ezanlarımıza yan bakanları,

Minarelerime çan takanları,

Müminlerin canını yakanları,

Sevmiyorum, asla sevmeyeceğim!

 

Tesettürlülere kan kusanları,

Postallarıyla hane basanları,

Acımadan Müslüman asanları,

Sevmiyorum, asla sevmeyeceğim!

 

Kur'an'ı Kerimi kaldıranları

Cennet Türkiye'me saldıranları,

Fitneyle, fesatla dolduranları,

Sevmiyorum, asla sevmeyeceğim!

 

Kültür mirasını yoz edenleri,

Haçlıyı kendine öz edenleri,  

Yurduma düşmanca söz edenleri,

Sevmiyorum, asla sevmeyeceğim!


Yazarın Diğer Yazıları