UYAN EY MÜSLÜMAN!
“Babanın Gölgesi” İyi Bir şey mi?
BU KAVGA NEREYE KADAR?
Damla Damla Gelen İşgal
BASIN DİLİ
Taşkuyu’nun Sırrı
EĞİTİME YAPILAN MADDİ VE MANEVİ DESTEKLERİN ÖNEMİ
İSRAİL İRAN ÇATIŞMASINA DAİR BİRKAÇ SÖZ
İSTERSEN SULHU SALAH, HAZIR OL CENGE!
Devleti zayıf göstermenin bedeli
Türkiye’nin gıda güvenliği Konya’ya bağlı
KAYGAN ZEMİN
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
İsrail- İran savaşında ABD de, İsrail'e destek için devreye girdi. Yani demek istiyorlar ki: "Biz el birliği halinde Müslümanlara karşı ortak cephe oluşturduk. Yeryüzünde ne kadar İslam ülkesi, ne kadar İslamî anlayışa sahip ülke ve insan varsa hepsinin kökünü kazıyacak, İslamsız bir dünya oluşturacağız. Onun için bütün hızımızla haçlı savaşlarına devam edeceğiz!...”
Böyle bir durumda İslam kimliğine sahip olanlar hangi safta yer alacak? Haçlıların safında mı? Müslümanların safında mı? Elbette İran, Suudi Arabistan ve diğer İslam ülkelerinin yaptıkları hataları burada konuşacak değilim. Şimdi o hataları ortaya dökmenin zamanı değil. Eğer İslamî anlayışa karşı bir cephe oluşmuşsa o zaman tereddütsüz İslam ülkelerinin, İran ve benzerlerinin yanında yer almak en doğru olandır. Zira karşı tarafta olmak yani haçlıları desteklemek, siyonizme yol açmak, firavuna izin vermek, Müslümanlara yapılan zulme, soykırıma, katliama rıza göstermek olur.
Bu kavga uzun sürmez, sürdürülemez. Dünya Müslümanları harekete geçmiştir. İslam ülkeleri üzerlerindeki meskenet külünü atmış, artık haçlılarla, Siyonistlerle kavga etmenin ilahi bir emir olduğunun şuuruna varmıştır.
Tabii ki savaş iyi bir şey değil. Elbette fitne ateşi hepimizi yakar. En güzel olanı; barış, diyalog, karşılıklı anlaşmak ve huzur içinde bir dünya oluşturmaktır.
Barış sağlanmak zorundadır. Eğer kavga inadı devam ederse, İsrail, ABD ve destekçileri kaybeder. Zaten en geç beş yıl içinde dünyayı ateşe veren, terörize eden, huzuru, sükûnu bozan, savaştan beslenen ülkeler hak ile yeksan olacaktır.
Bunu görmek için Kur'anî hakikatlere bakmak, Sünnetullah'a kulak vermek zorundayız. Kur'an dünyevi ve uhrevi huzuru sağlayan şaşmaz ilkeler manzumesidir. Şu hakikati asla unutmayalım; Hakka gönül vermeyen, ilahi mesajları itibara almayan, Rahmani emirlere kulak asmayanların akıbetleri kötü olmuştur, kötü olur ve olacaktır.
"Doğrudan Kur'andan alarak ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı” M.Akif Ersoy
"Ey Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerin zulmüne uğratma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen, mutlak güç, hüküm ve hikmet sahibisin!” (Mümtehine/5)
"Sakın, Allah'la beraber başka ilahlara yalvarma!” (Şuara/213)
"İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet yolu belli olduktan sonra peygamber'e karşı gelenler, hiçbir şekilde Allah'a zarar veremezler. Allah, onların amellerini boşa çıkaracaktır.” (Muhammed/32)
"Kendilerine hainlik edenleri savunma! Zira Allah, hiçbir haini, hiçbir günahkârı sevmez!” (Nisa/107)
"Onlar, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de, Allah nurunu tamamlayacaktır!” (Saff/8)
"Tevrat'la yükümlü tutulup da, onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini inkâr eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez!” ( Cum'a/ 5)
Mümin şahsiyet veya Kişilik sahibi mümin; aynı zamanda bir medeniyet göstergesidir. Kurandan yolu geçmeyen veya ruhu, gönlü Kur'anla sulanmayan insanlar; fedakârlık, vefakârlık, sorumluluk, elini taş altına koyma bilincinden uzaktır. Kur'ansız insanlar; empati kuramaz, "Salih amel” içinde olamaz, "emir olunduğun gibi dosdoğru ol” anlayışını idrak edemez. Kur'anca iletişime şaşı bakanlar; "niçin yapmadığınızı söylersiniz?”, "ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” ruhundan habersizdir. (HUZUR KAPISI/ KAZIM ÖZTÜRK- Rağbet yayınları/ İSTANBUL)
40 YIL, 40 DAVA
BU SAVAŞ, SADECE İRAN VE İSRAİL SAVAŞI MI?
YAŞLANIYOR MUYUZ? YOKSA ZAMAN MI BİTİYOR?
KENDİMİZ OLALIM!
KAFALARDAKİ PUTLAR!
YIKIK ŞEHİRLERDEN HATIRALAR
DOLARLARIN HESABINI NASIL VERECEKSİNİZ?
TÜRKİYE’MİN YÜZÜ GÜLÜYOR!
TERÖRSÜZ DÜNYA MÜMKÜN MÜ?
MESELELERE KUR’AN PENCERESİNDEN BAKMAK