ESKİMİŞ VE ESKİMEYE BAŞLAMIŞ MESLEKLER

Saatlerle ilgili sanatsal ve teknolojik çabaların, sağlıklı çalışan ve zamanı olabildiğince doğru gösteren kurmalı saatlerin imal edilebilme noktasına ulaşması 16. yüzyılın başında, Nuremberg'de mümkün olmuş; ilk rakkaslı ve dakik çalışan saati ise 1647'de Huygens adlı Hollandalı bir matematikçi yapmıştır. Şu halde kolumuzdaki evimizdeki saatlerin ağa babası 353 yaşında demektir. Bizi ilgilendiren, bu son gelişme döneminin evrelerinde 1582 şenliklerinde esnaf alayına katılacak düzeyde organize olmuş bulunan Osmanlı saat yapımcılannın da bir yerinin bulunup bulunmadığıdır. Yaygın olan kanı, bu alanda bir sanatkarımızdan söz edilemeyeceği noktasındadır. Bir Osmanlı saat sanatından söz edilememesinin asıl nedeni ise, öteki bütün sanat dallannda başan gösteren ustalarımız, ta Ortaasya uygarlıklarına, Anadolu'nun antik çağlarına kadar uzanan sanat geleneklerinden yararlandıkları halde saatçilik alanında böyle bir geleneğin bulunmayışıdır. İkinci neden, teknik eğitimin olmadığı bir ortamda saat yapımcılığının mümkün olamayacağı gerçeğidir. Türk sanatkârların saat yapımcılığında ilerleyebilecekleri 17. ve 18. yüzyıllarda ise Avrupa saatçiliği almış yürümüş bulunuyor; İstanbul konaklarında hatta Anadolu evlerinde İngiliz ve Alman saatlerinin tik takları dinleniyordu. 

 

 

Topkapı Sarayı'ndaki 

zengin koleksiyon  

 

Ancak yine de bizi, "adları bilinen Osmanlı saat yapımcıları yoktur" gibi yanlış bir yargıdan, Topkapı Sarayı Müzesindeki çoğunda usta imzaları bulunan saatler kurtarmaktadır. Saray saatleri seksiyonunda teşhirde olan veya depolarda saklanan sandıklı, ayaklı, top rakkaslı, fanuslu azman örneklerden, fındık büyüklüğündeki kolye saatlere kadar çok sayıda zaman aygıtı arasında, eski usturlap ve takvim aletleri de vardır. 

 

Türk saatçiliği ile Mevlevilik arasındaki ilginç bağlantı bu eserlerin birçoğunda gözlemlenmektedir. Olasılıkla Mevlevi dervişleri saatin yelkovan ve akrebinin, içindeki çark dizilerinin bir eksen çevresinde ahenkli, sabırlı dönüşleriyle tarikatlerinin sema geleneği arasında benzerlikler bulmuşlardır. Saray saatlerinin birçoğunda da onların imzaları okunmaktadır.  

 

Türk saatçiliğinin en büyük ustası kabul edilen Mevlevı Ahmed Eflakı Dede (öl. 1876), ünlü iskelet saati başta olmak üzere Topkapı ve Dolmabahçe saraylarındaki önemli birkaç saatin yapımcısıdır. Hüseyin Haki Dede'nin Mevlevi külahı biçimli saati, Mehmed Şükrl, Süleyman Leziz, Mustafa Refik ustaların imzalarını taşıyan ,birbirinden güzel saatler, hakkaklik işi, sedef işi boy ve oturtma saatleri, Barok konsol saatleri, üç kapaklı saatler... onca orjinalliklerine karşın, Topkapı Sarayının yüzlerce yıllık geçmişi düşünüldüğünde ve söz konusu saatlerin birçoğunun da yakın zamanlarda müzeye kazandırıldığı dikkate alındığında önemli bir birikim sayılamaz. 


Yazarın Diğer Yazıları