İSLAMDA ŞİİR 3

 

Kur'ân'ın indiği toplumda, olağanüstü bir ifade üslûbuna sahip Kur'ân ayetlerini şiir, Hz. Peygamberi de şair olarak niteleyen İslam düşmanlarına cevap olarak şu ayetler inmiştir: "Biz, Peygamber'e şiir öğretmedik. Zaten ona şiir yaraşmaz da. Ona verdiğimiz ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.” (Kur'ân 2011: 36/ 69). "O bir şairin sözü değildir. Ne kadar az inanıyorsunuz. Ve bir kâhinin de sözü değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz. (Kur'an 2011: 69/40-43). "Cinlenmiş bir şair için biz tanrılarımızı mı terk edeceğiz derlerdi. Hayır, o (ne şairdi, ne de mecnun). O gerçeği getirmiş ve peygamberleri de doğrulamıştı". (Kuran 2011: 37/36-37)

Ebû Hureyre tarafından nakledilen Peygamberimize ait şu sözün ağırlığı ve sorumluluğu Hz. Ayşe validemizin naklettiği bilgiyle hafifletiliyor: "Herhangi birinizin içinin irin ve kanla dolu olması, şiirle dolu olmasından daha iyidir.”

Hz. Aişe (58/678), Ebû Hureyre'nin bu hadisi eksik rivayet ettiğini, hadisin tamamının: "Herhangi birinizin içinin, kan ve irinle dolu olması, benim hicvedildiğim bir şiirle dolu olmasından daha iyidir” şeklinde olduğunu söylemiştir. Yine Hz. Aişe'nin "Şiir de söz cümlesindendir. İyisi iyi, kötüsü kötüdür.” dediği belirtilir.

Müslümanlar, Hz. Peygamber'in de desteğiyle müşrik rakiplerine karşı ciddi bir üstünlük elde etti¬ler. Nitekim Peygamberimiz Mescid-i Nebevi'de kendi minberinin yanında şairler için bir minber koydu. Şairler bu minbere çıkıp şiirlerini oradan okurlardı. Şairlerin yanı sıra Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali gibi hatipler de bu minberden seslenirlerdi.

Peygamberimizin İslam karşıtı şairler karşısındaki tutumunu gösteren birkaç anekdot: Amr b. Abdillah b. Umeyr de Bedir esirleri arasında idi. Bir daha İslâm aleyhine şiir yazmayacağına dair söz vererek hayatını bağışlaması için Resûlullah'a yalvardı. Efendimiz onun yetim kalacak beş adet kız çocuklarını da düşünerek bağışladı. Ancak hürriyete kavuşunca, tekrar İslam aleyhinde şiirler söylemeye başladı ve Uhud'a katıldı. İkinci sefer esir düşünce, kurtulmak için yaptığı ricaları: "Müslüman bir yılana kendini iki sefer sokturmaz" diye geri çevirerek idam ettirdi.

Resûl-i Ekrem ile aynı mecliste yüzden fazla oturduğunu söyleyen Câbir b. Semura, sahabenin birbirlerine şiir okuduklarını ve bazı Cahiliye şiirlerini müzakere ettiklerini, bu durum karşısında Resûl-i Ekrem'in sükût ettiğini ve çoğu kez onlarla birlikte gülümsediğini ifade eder.

Übeyy b. Ka'b (r.a), Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu bildirmektedir: "Şüphesiz ki, bazı şiirler hikmetli ve bazı ifadeler büyülüdür”.

Bir peygamber olarak şiirde de en çok sevindirici bulduğu özelliğin, Allah'a bağlılık olduğunu Lebîd b. Rabîa'nın (56/675) Müslüman olmadan önce söylemiş olduğu: "Allah'tan başka her şey batıldır”şeklindeki dizesiyle ilgili olarak söylediği şu sözüyle ifade etmiştir:"Bir şairin söylediği en doğru söz, Lebîd'in bu sözüdür.”

Bu arada, Hz. Peygamber'in bizzat şiir terennüm ettiğini duyup duymadığı sorulan Hz. Aişe, şu cevabı vermiştir: Bazen eve girerken (ünlü Muallaka şairi Tarafa'ya ait) şu dizeyi söylerdi: "Günler, yakında sana, bilmediklerini gösterir ve kendisine yol azığı vermiş olmadığın kimse sana haberler getirir.” şeklinde son mısrada yer değişikliği yaptığını gören Hz. Ebû Bekir, ona doğrusunun böyle olmadığını söyler. Peygamberimiz de "Ben şair değilim ve böyle olmam da gerekmiyor” ifadesini kullanır.

Peygamberimizden sonra Dört Halife döneminde de şiir büyük rağbet görmüştür. Özellikle Hz. Ömer ve Hz. Ali'ye atfedilen şiire dair pek çok söz nakledilir. Mesela Hz. Ömer'in şiire verdiği şu söz anlamlıdır: Bir kavme ait şiir, o kavmi en iyi anlatan doğru bilgidir.

Burada daha çok Hz. Peygamber dönemi üzerinden yapacağımız bir değerlendirmeyle İslam'ın şiire karşı olmadığını, İslam'a aykırı olan şiire karşı olduğu sonucuna varırız.


Yazarın Diğer Yazıları