OSMANLININ ARAPÇAYA İLGİSİ

Bir önceki yazımızda değindiğim Selçuklular döneminde Arapça'nın devamı olarak Anadolu'da kurulan Anadolu Selçuklu Beylikleri arasında yer alan Osmanlı Beyliğinin kardeş beyliklerle değil Batıda yer olan gayrimüslim ülkelerle mücadele ederek büyüyen ve üç kıtaya yayılan Osmanlı Devleti'nde Arapça'nın yeri konusunda bir şeyler söyleyeceğim.

İslamiyet her ne kadar atalarından miras aldıkları geleneksel bir din olsa da pratikte uyguladıkları bu dine gereken önemi vermişler ve ilk yıllardan itibaren Kuran'-ı Kerim'i ve buna dayalı ilimleri öğrenmeye ve öğretmeye başlamışlardır. Osmanlının kurucusu Ertuğrul Gazinin oğlu Osman Bey, Kuran ve Arapça üzerine bir eğitim alır. Kayınpederi Şeyh Edebali'nin evinde  misafir kaldığı odada duvarda asılı Kur'an-ı Kerim'e hürmeten sabaha kadar uyumayan bir ahlaka sahipti.  Oğlu Orhan Bey bir ilim öğrenme mekânı olarak Mescidi Medreseye dönüştürmüş ve bu alanda belki ilk olarak İzmir Medresesini kurmuştur. Burada İbn Malik'in Elfiyesi, el-Curcani'nin Avamili, İbn Hişam'ın Katru'n-neda, el-Fenari'nin Esasu't-tasrif ve Ahmed b. Ali b. Mesud'uun Merahu'l-ervah gibi pek çok Arapça eser okutulmuştur. Hala günümüzde bu uygulama Türkiye'nin bazı yerlerinde devam etmektedir.

Osmanlı Padişahları ve üst düzey yöneticileri ileri derecede Arapça öğrenmişlerdir. Enderun benzeri kurumlar bu tür eğitimlerin mekânı olmuştur. Bazı padişahları Sultan II. Murad'ın Edirne'de inşa ettirdiği Daru'l-hadis vakfiyesi gibi Arapça vakfiyeleri vardır.

Türkiyede kütüphanelerde 300.000 kadar Arapça yazma eseri bulunmakta. Sadece Süleymaniyede 200.000 civarında Arapça yazma eser vardır.

Arapça eser kaleme alan pek çok Osmanlı alimi vardır. Bunlar arasında öne çıkanları şunlardır. İbn-i Kemal (Kemalpaşazade), Taşköprüzade, Kâtip Çelebi, Fuzuli.

Kemalpaşazade'nin Tıp, tarih, felsefe, şiir, fıkıh alanlarında dört yüze yakın risâle ve kitapları arasında seksen kadarı, Arap dili ve edebiyatı alanındaydı. Onun Arapça eserlerinden öne çıkanları şunlardır: et-Tenbîh ʿalâ Galati'l-Câhil ve'n-Nebîh, Dakâyıku'l-Hakâyık, Zagyir ve Tenkîh, Islâh-ı Mefatih, Şerhu Mefatih, Makîtu'l-Luga,

İlahiyat ve tarih alanında pek çok eser veren Taşköprü-zade'nin en dikkate değer eseri, 10 tabaka halinde Osman Gazi döneminden Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar 522 bilim adamının biyografisini içeren ve Arapça kaleme alınan eş-Şakâ'iku'n-Nuʿmâniyye fî ʿUlemâ'id-Devleti'l-Osmaniyye adlı eseridir. Bu eser Arap dünyasında pek çok kişi tarafından bilinmekte ve yazarının Arap olduğu sanılmaktadır.  Taşköprüzade'nin diğer Arapça eserleri şunlardır: Miftahu's-Seʿâde ve Misbâhu's-Siyâde, Risâle fî Beyân Mukaddimeti ʿİlmi'l-Belâga, elʿİnâye fî Tahkîki'l-İstiʿâre bi'l-Kinâye, Nuzhetu'l-Elfâz, Lezzetu's-Semʿ fi'stiğrâki'l-Mufred ve'l-Cemʿ, Risâletu'l-İstiksâ fi'l-İstisnâ, Risâletu'l-İltifât, Risâle fî Âdâbi'l-Bahs ve'l-Munâzara.

Arap dünyasında "Hacı Halife” olarak tanınan Kâtip Çelebi, Keşfu'z-Zunûn fî Esâmi'l-Kutub ve'l-Funûn adlı Arapça eserinde, mevcut bütün Arap ve İslâm eserlerini sistematik olarak, alfabetik bir düzende tek tek saymıştır. Bu eser Arap literal araştırmaları için zorunlu bir başvuru kitabı olmaya devam etmektedir. Hacı Halife, bu eserle, kendisinden yaklaşık yedi yüzyıl önce İbnu'n-Nedîm'in el-Fihrist'inde yaptığı hizmetin aynısını çağdaşı bilginlere sunmuştur.

Osmanlı Devleti döneminde Irak'ta yetişen Fuzuli, Türkçe ve Farsça'nın yanısıra Arapça divan da kaleme almıştır.

Ünlü Arap lügat yazarı Firuzabadinin el-Kamus el-muhit adlı eserini tercüme eden Mütercim Asım Efendi'nin el-Okyanus el-basit adlı eseri de önemli bir eser olarak kabul edilmektedir.

Yaklaşık altı asır hüküm sürmüş Osmanlı hakimiyeti sırasında burada hepsine yer veremeyeceğim İslamiyet'e dair pek çok Arapça eserin yanı sıra salt Arap dili ve edebiyatıyla ilgili de sayısız eser verilmiştir.  

 


Yazarın Diğer Yazıları