DOLAR
38,97
EURO
43,46
STERLİN
51,85
GRAM
4.094,80
ÇEYREK
6.729,00
YARIM ALTIN
13.449,00
CUMHURİYET ALTINI
26.773,00

Yılmaz Altunsoy 14 Mayıs’ı işaret etti! Oyun büyük

- Güncelleme Tarihi:

 Yılmaz Altunsoy 14 Mayıs’ı işaret etti! Oyun büyük
Türkiye, tarihinin en önemli seçimi için 14 Mayıs’ta sandığa gidiyor. Siyasette deprem yağmacılarının siyasi rant devşirme çabası içerisine girdiğini, 6’lı masanın PKK, HDP ve küresel emperyalist güçler tarafından kurulduğunu ifade eden Siyaset Bilimci Yılmaz Altunsoy seçimin iç ve dış siyasi yansımalarını Yeni Konya Gazetesi’ne anlattı.

Ayşegül Şencan: Baş döndürücü bir siyasi ve sosyal hareketlilik yaşıyoruz. Son yaşanan gelişmeleri nasıl okumak lazım?
 
Yılmaz Altunsoy: Tarihin hiçbir döneminde, son birkaç ay içinde yaşadığımız şeylere şahit olmadık. Bir yandan ülkemizin bir kısmını yıkan ve tüm insanımızı yasa boğan deprem felaketi ile uğraşırken, diğer yandan iç siyasette deprem yağmacılarının, sel önünden kütük kaparcasına bir siyasi rant devşirme çabası içerisine girdiğini görüyoruz. Ülkemiz dâhili ve harici hasımlarımızın yoğun bir bombardımanı altındadır. Deprem gibi tabi ya da tetiklenmiş de olsa netice olarak büyük yıkıma yol açan bir afetten bile nemalanmaya çalışan zavallıların, sosyal medya trolleri ve tüm medyadaki uşakları vasıtasıyla nasıl bir kaos ve kalkışma planları içinde olduğuna şahit olduk ne yazık ki. Bunlar o kadar zavallı ama bir o kadar da tehlikeli güruhlar. Gözleri Türk düşmanlığı ile öylesine dönmüş ki, depremin enkazından insanımızı kurtarmaya çalışan onlarca sivil toplum kuruluşundan sadece 40 kişilik bir ekip olan Ahbap Derneği, sanki 100 bin kişilik Afad'dan ve dolayısıyla da devletten daha fazla iş yapıyor gibi bir algı oluşturmaya çalıştılar. Allah'tan, Haluk Levent çıktı ve bu çabaların Fetöcüler tarafından ortaya konulduğunu, kendilerinin yardım ekiplerinin en küçük bir parçası olduğunu hem de Fox TV'de canlı yayında açıkladı ve bu algı mühendislerinin planları bozulmuş oldu. Eğer Haluk Levent bu açıklamayı yapmasa idi, sanki Ahbap Derneği, devletten daha fazla iş yapmış gibi bir algıyı pompalayarak tüm topluma bunu kabul ettireceklerdi. İşte dezenformasyon ve toplum mühendisliği dediğimiz tam da budur. Hakikati, tam tersine çevirmek ve geniş kitleleri yalanlarla belli bir siyasi yapıya yönlendirmek. Şimdi sormak lazım, depremin ilk günlerinde yağma yapan o çapulcu insan müsveddeleri ile kasten yanlış bilgi yayarak toplumu manipüle etmeye çalışanlar arasında bir fark var mı? Şüphesiz bunların cezasını halkımız 14 Mayıs'ta sandıkta verecektir…
 
Ayşegül Şencan : Deprem ile beraber dış politikada da bir dizi gelişmeler yaşandı. Sanki bir kötü ruh ülkemizin üzerine çöreklenmiş gibi. Küresel güçler, depremi bir fırsata mı dönüştürmeye mi çalışıyor?

Yılmaz Altunsoy : Ben bu depremin HAARP teknolojisi ile yapay olarak tetiklendiğini düşünüyorum. Bu düşünceme sebep onlarca delil var. İşin teknik tarafını birçok mecrada anlattım şimdi ona girmeyeceğim. Sadece şunu nazara vermek isterim, en son 500 sene evvel büyük bir deprem üreten bu fay hattı durdu durdu da tarihin en önemli seçimlerine 3 ay kala, Cumhuriyetin ve Lozan'ın 100. yılında ve hükümetimizin yeni yüzyılı "Türk Yüzyılı” ilan ettiği bir zamanda mı kırıldı? Ülkemizin etrafının kuşatıldığı, Türkiye'nin tarafsız ve denge politikası ile Ukrayna-Rusya Savaşında insanlığın faydasına bir duruş sergilediği zamanda mı bu stres açığa çıktı?
Küresel emperyalist Batı sistemi Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki ispatlanmış 85 trilyon m3 lük hidrokarbon zenginliğinden payına düşeni almasını kâbus gibi görüyor. ABD Başkanı Biden, Beyaz Saray'da asılı duran Doğu Akdeniz doğalgaz yatakları haritasına baktıkça uykularını kaçırıyor. Üstüne bir de Karadeniz doğalgazı, Gabar ve Adana petrol keşifleri ile Rusya'nın Türkiye'yi enerji üssü haline getirme düşüncesi eklenince Türkiye tabii olarak Batı'nın hedefi haline geliyor. Batı, kendi savunma sanayiini kurmuş, kendi insansız muharip hava araçlarını, süpersonic savaş uçaklarını ve füzelerini üretmiş bir Türkiye'yi kabul edemiyor ve edemez de. Hele hele Erdoğan liderliğinde bağımsız dış politika yürüten bir Türkiye, eğer enerji sorununu çözer ve hatta enerji ihraç eder hale gelirse, artık dünyaya yeni bir kutup olarak doğacaktır, Batı buna müsaade etmek istemez. Bunun için kadim maşası olan Yunan'ı ağzına kadar mühimmat ile dolduruyor, bunun için Suriye'nin kuzeyinde 100 bin kişilik bir PKK/YPG terör gruplarına 40 bin tır silah gönderip, onları eğitiyor. Yunanistan'ı üslerle donatmasındaki amacı Rusya olmadığı gibi, PKK'yı silahlandırıp eğitmesindeki amaç da asla Daeş ile mücadele değildir. Bugün sahada Daeş bulunmamaktadır. ABD, Genelkurmay Başkanı'nın, böylesine hassas bir dönemde, ülkemizin deprem enkazı ile boğuştuğu bir hengâmda, Suriye'deki terör kamplarını bizzat yerinde denetlemesini iyi okumak gerekir. ABD, İsrail, AB ve NATO'dan oluşan bizim genel olarak "Batı” dediğimiz cephe, Türkiye'nin güçlenmesine müsaade etmek istemiyor. Bu yüzden planlı bir şekilde ülkemiz dört bir taraftan kuşatılıyor. Zamanımızın Haçlıları halen, 1071 Malazgirt, 1453 İstanbul ve 1915 Çanakkale'nin kuyruk acısını ruhlarının en derin yerlerinde hissediyor ve nesillerini böylesine bir tarih şuuru ile inşa ediyorlar. General Allenby'nin 1917'de Kudüs'e girişi ve 1918 Eylül'ünde Şam'daki Selahaddin Eyyubi makberini ziyaret etme şekli hep bu tarih farkındalığının mahsulüdür. Biz o yüzden diyoruz ki, tarih şuuru, iman şuurundan hemen sonra gelir ve ikisi bir arada olursa milli, yerli, İslami bir siyasi duruş ortaya konabilir.

 "YUNANİSTAN MAŞADIR”

Ayşegül Şencan : Yunanistan'dan seçim öncesi bir hamle bekliyor musunuz?

Yılmaz Altunsoy : Yunanistan bir maşadır, yani sadece kullanışlı bir alet. Ama bu sefer iş biraz daha ciddi. Siyonistlerin ve Küresel Emperyalistlerin amaçları aynı düzlemde buluştu yine. Bu yüzden Yunanistan mutlaka yeniden sahneye sürülecektir. Yunan gazeteleri, Yunan hükümetinin Mart ya da Nisan ayında Girit Adasının güney ve batısında karasularını 12 mile çıkaracağından bahsetmektedir. Bu, Türkiye'yi batıdan kuşatan güçler için çatışma ortamını hızlandırmanın bir aracıdır. Yunanistan Türk korkusu ile aklını yitirmiş, bağımsızlığını kaybetmiş ve adeta ABD üssü haline dönmüş bir devlettir. Yunan halkının mukadderatı, buralara mühimmat yığanların elindedir artık. Ben, eğer seçimleri Erdoğan'ın kazanacağını görürlerse, seçim öncesi küreselcilerden böyle bir hamle bekliyorum. Biliyorsunuz bu adım, 1995 senesinde alınan meclis kararı mucibince bizim için savaş sebebidir. Seçim öncesi olmasa bile seçim sonrası kurulacak hükümetin birinci gündem maddesi Türkiye'nin batıdan ve güneyden yapılan bu kuşatmayı kırma meselesi olacaktır. Eğer masa ehli iktidar olursa, Mavi Vatan Doktrini çöpe gideceğinden, Yunan ve umumi manada Batı, savaşmadan alacağını almış olacaktır. Mavi Vatan, bu milletin evlatlarının geleceğinin, bağımsızlığının garantisi ve teminatıdır. Gerekirse bu uğurda harp de göze alınabilmelidir. Milletimiz bu tehlikeyi de nazarı dikkate alarak tercih yapmak durumundadır. İçinde HDP'nin de olduğu yedi başlı bir hükümet böylesi bir savaşı idare edebilir mi? Hiç sanmıyorum

"MASADA KÜRESELCİLER, FETÖ, PKK VE HDP VAR”

Ayşegül Şencan : Altılı masada yaşananları ve hatta masanın kuruluş şeklini, tarih şuuru ile nasıl okumak gerekir?

Yılmaz Altunsoy : Masa, kesin olarak Türkiye düşmanı dış güçler, küreselciler, Arz-ı Mev'udcular tarafından kurulmuştur. İşin içinde ve dahi belki de başında, küreselcilerin maşası olan Fetö de vardır. Zaten hem ABD Başkanı Biden ve hem de Fetö'nün ileri gelenleri bunu açıkça ifade ediyorlar. Aksi takdirde, yedi benzemezin, tek bir hedef etrafında, tüm derin dâhili ayrılıklarını bir yana bırakarak, Erdoğan düşmanlığı ortak paydasında birleşmelerini anlamak mümkün değildir. Varlık sebebi laik sistemi ayakta tutmak olan CHP ile laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu iddiasıyla defalarca kapatılan Milli Görüşün siyasi kolu olan Saadet Partisinin aynı şemsiye altına girmesi nasıl izah edilebilir? Elinde binlerce masum Müslüman'ın kanı olan bölücü terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı olan HDP ile ülkücü gelenekten gelen ve halen ülkücülük iddiasında bulunan İYİ Parti'nin ortak bir zeminde buluşması nasıl okunmalıdır? Tarih bize şunu söylüyor: Siyasi hırs ve düşmanlık öylesine habis bir histir ki, şeytanı melek, meleği de şeytan gösterir. İktidar şehveti insanların gözünü kör, kulağını sağır, aklını alil eder. Küreselciler ve Siyonistler, Erbakan Hocamızın ocağında, hem de mübarek Berat gecesi, "Türkiye laiktir, laik kalacak” ve " Başkan eğilme, Selahattin Demirtaş gibi dik dur” sloganları attırırlar da, atılan sloganları idrak etmekte zorlanırsınız, tepki bile koyamazsınız. Zira kalbiniz taş bağlamıştır, basiretiniz bağlanmıştır, iktidar şehveti ile nevriniz dönmüştür. Hak ile batılı ayırt edemez olmuşsunuzdur. Derin bir narkozun etkisindesinizdir de, üzerinizde yapılan ameliyat-ı cerrahiyeden habersizsinizdir. Sizi ayıktırmaya çalışanlara karşı tepkisiz ve hissiz kalırsınız, uyanmanız mümkün olmaz. Uyandığınızda bir de bakmışsınız ki, organlarınız alınmış, içiniz boşaltılmış, ruhunuz örselenmiştir. Durum işte tam da böyledir. Yaşadığımız bu 7'li masa çadır tiyatrosunu biz daha önce izledik. 1908 ihtilali tam da böyle olmuş, Abdülhamid Han, Siyonist, Sabetayist, İngiliz yanlısı dış mihraklarla gözü kapalı bir şekilde ittifak yapan bu vatanın evlatları olan İttihatçılarca tahtından indirilmiş ve daha sonra da vatan toprakları adeta bozuk para gibi harcanmıştır. Tarih eğer ders ve ibret alınmazsa tekerrürden ibarettir, Allah korusun aklımızı başımıza devşirmezsek yine olacak olan budur. Ama bu sefer milletimiz Erdoğan'ı, Abdülhamid Han'ın yalnızlığına terk etmeyecektir. Evet, ümitvarız ki gelecek sadece İslam'ın ve Müslümanların olacaktır. Allah nurunu tamamlayacaktır. Velev ki bazı safdil Müslümanlar, bunu anlamamış ve gaflet uykusuna dalmış olsunlar.

"ÜLKEMİZ KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞACAKTIR”

Ayşegül Şencan : Seçime kadar olan süreç ve seçim sonuçları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir, neler bekliyor bizleri?

Yılmaz Altunsoy : Tarihin en önemli seçimlerine doğru gidiyoruz. Bir yanda yıkılan şehirlerimizin ayağa kaldırılması ile uğraşıyor, diğer yanda küresel emperyalist güçlerin ülkemizi işgal planlarını bozmakla meşgul oluyoruz. İç politika ise tam bir facia. Belki Maraş depreminden daha yıkıcı olabilecek hadiselere şahit oluyoruz. Bana göre, masa seçime kadar dağılacak ve masa ehli maşa olamadan tarihin çöplüğünde kendisine yer bulacaktır. İYİ Parti tabanı, HDPKK'nın masaya alenen ya da üstü kapalı olarak dâhil olmasına daha fazla dayanamayacak ve seçimlerde tercihini Cumhur İttifakından yana kullanacaktır. Saadetli Milli Görüşçüler, Haymana Mutabakat Heyetinin, tarihi çağrısına daha fazla kulak kapayamayacak ve derin uykudan uyanacaklardır. Davutoğlu'nu ve Babacan'ı hiç hesaba katmıyorum. Zira onların bu tutumlarına karşı söylenebilecek sözler henüz insanoğlunca icat edilmedi. Onları Allah'a ve necip milletimizin ferasetine havale ediyorum. Milletimizin içinde ve ruhunun en nadide yerinde saklı olan ve "Anadolu İrfanı” olarak isimlendirilen o ruh, seçimlere beş kala öylesine bir infilak edecektir ki, Erdoğan, Allah'ın izni ile yeniden, kahir ekseriyetin reyini alarak yeniden Cumhurbaşkanı olacaktır. Allah, Ayasofya'yı açan bir lideri, Ayasofya'yı kapatan ve dahi yeniden kapatmaya and içenlere mağlup ve zelil ettirmeyecektir. Küresel sistem, depremin enkazı altında kalacağını düşündükleri ülkemizin, Erdoğan'ın liderliğinde küllerinden yeniden doğacağına şahitlik edecektir. Türk milleti, gerek 15 Temmuz hain ihtilal ve işgal teşebbüsünde ve gerekse de asrın felaketi olan Maraş depreminde ihsan ve lütfa istihkak kesp etmiştir. Bu millet dünyaya sultan olacaktır. 15 Mayıs günü doğacak olan güneş, Müslüman Türk'ün yüzyılının muştusu ile doğacaktır. Ne mutlu bu kutlu günden hissedar olabilene.

"KARAR VERİRKEN VİCDANINIZIN SESİNİ BASTIRMAYIN!"

Ayşegül Şencan : Hocam verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyorum. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Yılmaz Altunsoy : Ben teşekkür ediyorum ve son söz olarak şunu söylemek istiyorum. Ey Milli Görüşçü kardeşim! Ey Süleyman Efendi'ye müntesip kardeşim! Aynı gemideyiz, yıllardır aynı idealler için çabaladık durduk. Gelinen noktada önümüzde iki yol var: Ya küreselcilerin kurduğu Masaya ya da Ayasofya'yı açan ve dünya beşten büyüktür nidası ile zulme meydan okuyup, Müslüman Türk milletine özgüven aşılayan Erdoğan'a evet diyeceksiniz. Karar verirken vicdanınızın sesini sakın bastırmayın. Unutmayalım ki kul kaderini yaşar ama tercihlerimiz da kaderimizi oluşturur. Yanlış tercih yaptığımızda ortaya çıkacak tablonun vahameti kısa zamanda anlaşılacaktır ama bade harabil Basra.


 

Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber grubumuza katılabilirsiniz. Yeni Konya WhatsApp haber kanalımız için tıklayınız!

Yorum Yap

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan yenikonya.com.tr hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Bu habere henüz yorum yapılmadı. İlk yorumu siz yapın!
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. yenikonya.com.tr'ye yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
BENZER HABERLER