Bir Delinin Elinde Yok Oluşa Doğru
HICRETİ ANLAYABİLMEK
Dijital Çıplaklık
İSRAİL-İRAN SAVAŞI, ÇIKARILACAK DERSLER VE ÖNERİLER
ASIL HİCRET; ALLAH’IN YASAKLARINI TERK EDEREK EMİRLERİNİ YAPMAKTIR
Sınavları kaldırma gücümüz yok mu?
12 günlük savaş kime ne öğretti?
Netanyahu küresel ekonomiyi sabote eden intihar komandosuna dönüştü
NEHİR
“Babanın Gölgesi” İyi Bir şey mi?
BASIN DİLİ
İSRAİL İRAN ÇATIŞMASINA DAİR BİRKAÇ SÖZ
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
İlkokula giderken “27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı” diye bir bayram kutlardık ve tatil olduğu için sevinirdik. (Benim için ayrı bir önemi vardı, zira aynı zamanda doğum günümdü. Hatta üniversite mezuniyet yıllığında arkadaşlar “27 Mayısta doğduğu için devrim ruhludur” şeklinde yazmışlardı.) İlkokul öğretmenimiz bir konuşma yapardı; güya bugünde halk iradesi gerçekleşmiş. Ne biçim iradeyse, halkın oylarıyla iktidara gelen insanları süngüyle alaşağı edeceksin, olmadık iftiralarda bulunacaksın, Türk adalet tarihinin utanç sayfalarını oluşturan mahkemelerde yargılayacaksın, sonra da idam edeceksin ve buna da devrim diyeceksin. Bu devrim falan değil düpedüz orman kanunlarında bile olmayan bir rezalet.
27 Mayıs vb. darbeler Türk demokrasisine ve siyasetine hiçbir faydası olmayan, tam tersi halkın demokrasiye olan inancını kaybettiren ve birilerine maddi ve manevi getirim sağlayan ahlaksız bir harekettir. Bu darbelerin sonunda da darbecileri koruyan, siyasetçileri küçük düşüren, istikrarı bozan, antidemokratik bir sistem getirilmiştir. Bütün darbelerin temelinde vesayetçi bir rejim özlemi vardır. Fakat hiçbirisinde de evdeki hesap çarşıya uymamış ve 27 Mayıstan sonra Adalet Partisi, 12 Eylülden sonra Anavatan Partisi, 28 Şubattan sonra Adalet ve Kalkınma Partisi kurularak her şeye rağmen halk iradesi vuku bulmuştur.
Ancak bütün bunlara rağmen darbeci ve vesayetçi zihniyet hiçbir zaman bunu kabullenmemiş, elini Yüce Meclise ve siyasi partilere sokarak onları idare etmeye çalışmışlardır. Bunun için de hep gayrı meşru yolları kullanarak hainlerle bile işbirliği yapmaktan çekinmemiştir. Bunu yakın tarihimizde gayet açık bir şekilde görüyoruz. PKK’yı, Hizbullah’ı onlar yetiştirip piyasaya sürmüşlerdir. Kanlı olaylara imza atmışlardır. Çorum ve Maraş’ta Alevileri katlettirmişlerdir, Sivas’ta Madımak Oteli’ni yaktırmışlardır. Taksim’de işçilerin üzerine ateş açtırmışlardır. Güneydoğu’da onbinlerce insanımızı katlettirmişlerdir.
2002’den sonra ise bütün planları bozulmaya başlamıştır. Foyaları meydana çıkmıştır. Çünkü onlara ödün vermeyen ve korkmayan siyasiler ülkemizi yönetmeye başlamışlardır. Ülkenin gelir kaynakları birilerinin cebine değil, halkın cebine akmaya başlamıştır. Bunun sonucunda ise Türkiye Devleti dünya siyasetinde sözü dinlenir hale gelmiştir. Bölgemizin olayları yönlendiren devleti olmuştur. Milli gelirimiz on bin dolar aşmıştır. Asker, aslî görev yeri olan kışlasına dönmüştür. Artık isteseler de ülkemizi geriye götüremezler.
Hâkimiyet kayıtsız şartsız HAKİKATEN milletindir.
Cemreler
Cerablus Ve Türkmenler
Hoca Ahmet Yesevi
Selçuk Üniversitesi Ve Rektörü
Nazarbayev Türkiye’ye Geliyor
Bir Öğrencimin İtirafları
Erken Kurban Bayramı
Zanaatkarlara Hasretiz
Bayrağımda Kan Sesleri
Al Bayraktan Gök Bayrağa Selam Olsun