İHANETTEN- ZAFERE 15 TEMMUZ

5 yıl önceydi. Hepimizin şahit olduğu bir gece yaşadık. Film olsa senaristi, kitap olsa yazarı abartmakla hatta uçmakla itham eder "böyle şey mi olur” derdik. Evveliyatında yaşanılanları henüz bilmediğimiz darbenin adımlarını önce sosyal medyadan sonra internet sitelerinden ve nihayetinde Televizyon ekranlarından işittik. Darbelerden illallah etmiş bu millete nasıl darbe yapılırdı? Askerler köprüleri tutuyor, tanklar caddelerden geçiyor, Tv'lerden sürekli son dakika yazıları geçiyor ve millet ne olduğunu anmaya çalışıyordu. Evet milletin kafasına balyoz vurmaya hazırlanan hainler TRT'yi işgal ederek açıkça darbe yaptık diyorlardı. Millet önce ne olduğunu idrak etmeye çalıştı ve yerinden doğruldu. Ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı milleti ayağa kalmaya çağırınca kutlu direniş başlıyordu. Akif'in İstiklal Marşında "Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın” dediği mısraları bizzat yaşıyorduk. Tankların önüne kendilerini atanlar, silaha karşı yürüyenler, bombalara karşı daha da kalabalıklaşanlar. O kadar hayâsızdı ki akınlar milletin meclisi bombalanıyor, Özel Harekat binasına bomba atılıyor, emniyet binaları, TÜRKSAT hiç tereddütsüz bombalanıyor, elinde sadece bayrağı olan bu vatanın öz evlatları silahlarla taranıyordu. Tüm bu alçaklıklara karşı Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da olduğu gibi geri dönmeyi asla düşünmeyenlerin zaferi adım adım gelecekti. Ezanlar, salalar, salavatlar ve dualar semada karşılığını buluyor Allah bu millete yardım ediyordu. İşgal edilen kışlalar, kurumlar, binalar, havalimanları bizzat milletin ta kendisi tarafından geri alınıyordu.

Bu milletin ne kadar aziz olduğunu bir kez daha canlı canlı gördük-yaşadık. Gecenin zifiri karanlığı aydınlığa dönüyordu artık. Milleti bölemediler, bayrağı indiremediler, vatanı parçalayamadılar, ezanı susturamadılar, bu ülkeye diz çöktüremediler, başaramadılar… Millet meydanları boş bırakmadan günlerce çocuk, kadın, ihtiyar demeden meydanlardan ayrılmadı. Aradan geçen 5 yıla rağmen hala yargılamalar, soruşturmalar, operasyonlar devam ediyor. Terörist başının "devletin kılcal damarlarına sızacağız” dediği ve gerçekten de devletin her kademesine nasıl yerleştiklerini bu süreçte daha iyi anladık. Mahrem yapılarla nasıl irtibat sağlandığına, milletin alın terine nasıl çöküldüğüne, dinin temeline nasıl dinamit koyduklarını da daha net gördük. Bu yapıyla çetin bir mücadeleyi yürütecek güçlü bir lider, liderin arkasında dimdik duracak aziz bir millet vardı. Bugün gelinen noktada devlet kendini bağlayan zincirlerden kurtularak tam bağımsız yoluna devam ediyor. Kendi milli silahlarıyla dünyada boy gösteriyor. Daha bitmedi. HAK-Batıl mücadelesi bu ülke topraklarında kıyamete kadar devam edecek. Bu millet var oldukça asla zalime boyun eğmeyip gerektiğinde yine bedenini hayasızca gelecek akınlara siper edecek. Ve yine kazanan Hakk'ın yanında duranlar olacak. Eyvallah…


Yazarın Diğer Yazıları