ESKİMİŞ VE ESKİMEYE BAŞLAMIŞ MESLEKLER

İstanbul'daki ünlü Hakkâkler Çarşısı, bir zamanlar halkın "Güvercinli Cami de dedikleri Bayezid Camiinin yanındaydı. Bu çarşı için söz konusu yerin seçilmiş olmasının da bir anlamı olmalıdır. Bu semt, eski devirlerde İstanbul'un merkezi konumunda olduğu gibi, çarşı pazar dünyası da yine bu çevrede odaklanmıştı. Gerek İstanbullular gerekse taşralardan gelenler, Kapalıçarşı'da, hanlarda alış verişlerini yaparlarken mühür, arma, madalyon, nazarlık kazdırmak, çakmaklarına, tütün tabakalarına, meşin keselerine, kılıç ve kamçılarının kabzalarına, mataralarına, divitlerine, muska kaplarına... kendi künyelerini, uygun gördükleri dilek sözlerini, dua ve âyetleri yazdırmak için Hakkâkler Çarşısına uğrarlardı. Kuşkusuz hepsi de mühür kazmakla birlikte olasılıkla kimi hakkâkler, mücevher üzerine hat yazmak, kimileri, takılara türlü motifler, simgeler işlemek; kimileri maden, kimileri ahşap, abanoz, fildişi üzerine kazıma işi yapmak, oyma ya da kabartma tekniği alanlarında uzmanlaşmış olduklarından, gündelik iş kapasitesinin dağılımında kendiliğinden bir denge kurulabiliyordu. Her hakkâk, kazdığı her mührü mürekkepleyip birkaç kezbasarak gerek imla gerekse okunaklık bakımından bir kusur bulunup bulunmadığını dener; müşterinin de onayını aldıktan sonra, ilginç bir gelenek olarak, kendine mahsus mühür defterine bir örneğini basardı. Bu, onlar için bir meslek ilkesi olup referans özelliğinde bir tür katalog oluştururlardı. Aynca, bu defteri, yeni kazacakları mühürler için de bir rehber olarak kullanırlardı. Çünkü eski mühürler; salt kişinin adı ve unyanıyla babasının adını içermez, çoğunca, künyeyle kafiye oluşturan bir dizeye, bir dua veya hikmetli söze de yer verilirdi.

16. yüzyılda yaşayan Ebubekir adlı bir zatın mühründe "Hakka tevfiz eyledi cümle umurun Ebubekir" okunuyor. 17. Yüzyıla ait bir mühür de şöyledir: 

 

"Allahın lütfunun râci Mahmud", 18. Yüzyılda kazılan bir mühürde de "Ya Muhammed kıl şefaat, ümmetindir Mustafa" okunmuştur.Tırnak üstü kadar bir mühür yüzüne bu yazılan ustaca istiftemek, üstelik basılınca doğru çıkması için tersten kazımak, sonra yazının çevresine gözle zor fark edilecek kadar küçük gül, karanfil, yaprak motifleri işlemek, herhalde el sanatlarının en zor olanıydı.  


Yazarın Diğer Yazıları