KONYA’MIZIN ESKİ VE YENİ EĞİTİM KURUMLARI

Müderrisler, mesailerini talebe yetiştirmeye hasreden insanlardır. Fakat bu arada eser yazanlar da bulunmaktadır. Medreselerin vakıf eser olmaları, kontrol edilmedikleri anlamına gelmez. Eğitim-öğretim yönünden, Meşihat'e bağlı Ders Vekâleti'nce; gelir-gider yönünden ise Vakıflar İdaresi'nce teftiş edilmektedirler. Ayrıca en büyük müfettişleri halktır. Zira talebesinden, müderrisine medreseler, halkın bir çeşit kontrolündedirler.

Konya'da 1900'ler itibariyle 60 civarında medrese vardır. Bu normalde iki mahalleye bir medrese tarzında düşünülebilir. Fakat medreseler, konum olarak çoğunlukla çarşı merkezindedirler. Selçuklu'nun medreseler sitesi durumunda olan Akıncı Mahallesi yerine; Osmanlı'nın, Şems Mahallesi (Şerafeddin Camii civarı) medreseler bölgesidir. Hükümet tarafı çıkarılırsa Kayalıpark çevresinde medreseler kümelenmiştir. Mahallelerde olanlar da vardır. Talebeleri, sadece Konya içinden değildir. Konya dışından, köylerden gelenler vardır.

Konya Medreseleri; mimarî yönden, gelir kaynakları ve işleyiş bakımlarından birbirine benzemektedirler. Çoğunluk, genel öğretim medresesi tarzındadır. Eski ihtisas medreseleri de, son zamanlara genel medrese olarak ulaşabilmişlerdir. Fakat müderrisinin sivrildiği sahada, diğerlerinden seçilen medreseler yok değildir. Bu arada medreselerin, hat sanatında da talebe yetiştirdiği görülmektedir. Özdemirli ile Simavlı Medreseleri, hat okulu gibi çalışmış; güzel yazı yazma konusundaki yaygın rağbete cevap vermeye gayret etmişlerdir.

Ders olarak ağırlık, Arapça ve Fıkıh öğretimi üzerinde toplanmıştır. Usulde, tarihî metod takip edilmiştir. Dersler de tarihîdir. Tefsir, Hadis dersleri azalmıştır. Fen ve müsbet ilimlere ait dersler, yok gibidir. Zaten o sahalarda artık medreselere ihtiyaç kalmamıştır. Zira mühendislik, tıp vb. sahalarda yeni açılan okullar, bu alanları medreselere kapatmış gibidir. Medreselerin müsbet ilimleri dışlaması kadar artık medreselerin de dışlanması, bir kenarda kaderlerine terk edilmeleri söz konusudur. Zaten devlet, medreselerle pek ilgilenmemiştir.

Fakat asırlar boyunca süren ihmalle kendi köşesinde bildiği yolda devam eden medreseler; 1908'den sonra âdeta Islahat bombardımanına tabi tutulurlar. 1910, 1914, 1917, 1921'de peşpeşe ıslah çalışmalarına muhatap olurlar. 1921 hariç diğerleri, İstanbul'da başlatılan Islahat çalışmaları olarak taşraya istenildiği gibi yansıtılabilmiş değildir. Harp yıllarında ıslah çalışmasının yapılması da bir başka şanssızlık olmuştur. Plânlamanın, uygulamada istikrarsızlıkla karşılaşması, sık değişiklikler, medrese ıslahatının en büyük açmazıdır. 1921 Ankara düzenlemesi, Osmanlı (İstanbul) ıslah çalışması dışında kalan medreseleri hedef almıştır. 1923'te yeni düzenlemeler düşünülürken, 1924'te kapatılarak; eğitim kurumlarından medrese kısmı ortadan kaldırılmıştır.


Yazarın Diğer Yazıları